Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2011/393 E. 2011/1407 K. 21.02.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/393
KARAR NO : 2011/1407
KARAR TARİHİ : 21.02.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 1976 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında çekişmeli … Köyü 3107 parsel sayılı 2841 m2 yüzölçümündeki taşınmaz 12.03.1963 tarih 27 nolu tapu kaydına dayanılarak belediye başkanlığı adına tespit edilmiş, tespite Hazine itiraz etmiş, tapulama komisyonu 25.12.1985 tarihli kararı ile miktar fazlası olan 1000 m2’lik kısmın ayrılarak Hazine adına, kalan 1841 m2’lik kısmın tespit gibi … Belediyesi adına tesciline karar vermiş; bu karara karşı Belediye Başkanlığı tapulama mahkemesinde dava açmış ancak daha sonra davasından vazgeçmesi üzerine tapulama mahkemesinin 1979/176-1980/226 sayılı kararı ile taşınmazın komisyon kararında olduğu gibi tesciline hükmedilmiştir. 3107 parsel sayılı taşınmaz 1841 m2 yüzölçümü ile tapuda davalı … adına kayıtlıdır. Davacı … Yönetimi, taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları içinde orman sayılan yerlerden olduğu iddiası ile dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulü ile 3107 numaralı parselin tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalan taşınmazın tapusunun iptali ve tescili talebine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1947 yılında 3116 Sayılı Yasaya göre yapılan ve kesinleşen orman tahdidi ile 1986 yıllında yapılan ve 22.05.1987 tarihinde ilan edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1947 yılında 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan ve kesinleşen orman kadastrosunda dava konusu taşınmaz orman sınırları içinde bırakılmış, 1986 yılında yapılan ve 22.11.1987 tarihinde kesinleşen aplikasyon işlemi sırasında da yine orman sınırları içinde gösterilmiş, 1976 yılında yapılan arazi kadastrosunda ise taşınmazın, daha önce yapılan orman kadastrosu sınırları içinde olduğu gözönünde bulundurulmadan, hata sonucu ikinci kere kadastrosu yapılarak davalı … adına özel mülk olarak tesbit ve yolsuz olarak tescil edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve uzman orman ve fen bilirkişiler tarafından kesinleşen orman kadastrosuna ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosu paftasının uygulanması sonucu dava konusu taşınmazın 1947 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı, taşınmaz daha önce yapılan orman kadastrosunun sınırları
içinde olduğu halde, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu gözönünde bulundurmadan, hata ile ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak sicil oluşturulmuşsa da, 766 Sayılı Yasanın 46/2 ve 3402 Sayılı Yasanın 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (T.M.Y.nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve T.M.Y.’nın 1026. (E.M.Y. 934 – İsviçre 976) maddesi gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceği,hazine ile davalı … arasında görülen tapulama mahkemesinin1979/176-1980/226 sayılı kararı ile Orman Yönetiminin katılımı olmaksızın oluşan tapu kaydı Yönetimi bağlamayacağından ve somut olayda 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının da bulunmadığı, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan sicil kaydının, davalıya hiç bir zaman mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve başlangıcından itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (ihzari), başka bir anlatımla; sicilin oluştuğu tarihten itibaren mülkiyet hakkının doğmadığını, sicilin yolsuz ve geçersiz olduğunu belirleyen bir hüküm olduğu, bu tür kayıtlarda T.M.Y.’nın 1023. (E.M.Y.931 – İsviçre M.Y.974) maddesindeki “iyi niyetle edinme” kuralının da uygulanamayacağı belirlenerek kaydın iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı … başkanlığının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 21/02/2011 gününde oybirliği ile karar verildi.