YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/3125
KARAR NO : 2011/6660
KARAR TARİHİ : 02.06.2011
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 2010/1768-2563 sayılı 29.03.2010 günlü bozma kararında özetle: “Mahkemece, çekişmeli taşınmazın tapu kayıt miktar fazlası olan temyize konu bölümünün öncesinin orman olduğu, orman sınırlandırmasının kesinleştiği 1991 tarihinden kadastro tespitinin yapıldığı tarihe kadar 20 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, tapu kayıt miktar fazlası yönünden Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde öngörülen koşulların davalı yararına gerçekleşmediği kabul edilmek sureti ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan değerlendirme dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Kadastro tespitinin ve davalı tarafın dayanağını oluşturan tapu kaydının tüm sınırları “çalılık” okumaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dayanak tapu kaydı miktar fazlasının zilyetlikle kazanılıp kazanılamayacağı hususundadır. “Çalılık” sınırı gayrisabit sınırlardan olmakla birlikte, gerekli yasal koşulların oluşması halinde kayıt miktar fazlası bölümün ziyetlikle kazanılması olanaklıdır. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede yapılan orman tahdidi 13.08.1991 tarihinde kesinleşmiştir. Tespitin ve davalının dayanağı olan tapu kaydı 1929 yılında oluşmuş ve tapu kaydının dört sınırında ” çalılık” okumakta olup, sınırlarda “orman” okunmamaktadır ve eylemli olarak da taşınmazın sınırlarında orman bulunmamaktadır. Bu durumda tapunun tesis tarihinde çekişmeli taşınmazın sınırında orman olmadığı anlaşılmaktadır. Uzman ziraatçı bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmazın temyize konu bölümü üzerindeki zeytin ağaçlarının 100-150 yaş ortalamasında olduğu ve gençleştirme sonucu 20 yaşında gözüktüğü bildirildiği gibi, keşifte dinlenen 1947 doğumlu mahalli bilirkişi beyanlarına göre de davalı lehine zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Tespit ve davalı dayanağı tapu kaydı hudutları “çalılık” okuyup, orman okumadığına ve çekişmeli taşınmazın orman olmadığı fen, zirai ve orman bilirkişilerinin raporları ile belirlendiğine göre davalının zilyetliğinin başlangıcının orman tahdidinin kesinleştiği tarih değil, tapu kaydı tarihi olan 1934 tarihi olarak kabulü gerekir. Diğer bir ifadeyle tapu kaydı miktar fazlası, orman tahdit tarihine kadar orman sayılan yer kabul edilemez. Hal böyle olunca davanın reddi ile taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine ve dava konusu Zeytinbağı Beldesi 140 ada 348 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1991 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Yasasının değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 02.06.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.