Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2011/269 E. 2011/8285 K. 29.06.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/269
KARAR NO : 2011/8285
KARAR TARİHİ : 29.06.2011

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine ve davalı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Kadastro sırasında … köyü 101 ada 7 parsel sayılı 10087,74 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğiyle davalı gerçek kişi adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine, dava konusu parselin devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler ile kaçak ve yitik kişilerden kalma yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmış, katılan davacı … Yönetimi ise 03/03/2010 tarihli dilekçe ile taşınmazın orman vasfında olduğu iddiasıyla davaya katılmıştır. Mahkemece, davacı Hazinenin açtığı davanın reddine, katılan davacı … Yönetiminin açtığı davanın kabulüne ve dava konusu … ili, … ilçesi … köyü, 101 ada 7 parsel sayılı taşınmazın tespit tutanağının (kadastro tespitinin) iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 5304 sayılı Yasa ile değişik 3402 sayılı Yasanın 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; mahkemece tarafların dayandığı tapu kayıtları dosyaya getirtilmediği gibi taraflarca dayanılan tapu kayıtlarının ilk tesisinden itibaren sıra izler biçimde tüm geldi ve gittileri de getirtilmemiş ve tapu kayıtlarının başka parsellere revizyon görüp görmediği araştırılmamıştır. Keşifte davacı Hazinenin sunduğu fotokopi belge üzerinde yapılan tapu kaydı uygulaması yetersiz olduğu gibi davalı gerçek kişilerin dayandıkları tapu kaydı ise hiç uygulanmamıştır. Ayrıca keşif sırasında yerel bilirkişi usulüne uygun olarak dinlenmediği gibi davalı gerçek kişilerin mahkemeye sundukları tanıklar adına tebligat çıkartılmamış ve tanık dinlenmemiş, komşu parsel tutanak ve dayanakları denetlenmediği için, taşınmazın niteliği, intikali ve tasarrufu hususunda hiçbir bilgi edinilmeden karar verilmiştir.
Bu nedenle, mahkemece öncelikle, çekişmeli taşınmaza komşu olan parsellere ait kadastro tespit tutanakları ile eğer itirazlı iseler dava dosyaları ve tespite esas tapu kayıtları ile davacı Hazine ve davalı gerçek kişilerin dayandıkları tapu kayıtları tüm geldi ve gitti kayıtları ile birlikte getirtilerek, kadastro sırasında revizyon görüp görmedikleri araştırılmalı, revizyon görmüş iseler revizyon gördüğü kadastro parsellerine ait kadastro tespit tutanakları getirtilmeli, bu tapu kaydına dayanılarak çekişmeli taşınmaza komşu olan taşınmazlara ilişkin açılmış bulunan başkaca dava bulunup bulunmadığı araştırılarak varsa bu dava dosyaları tespit edilmeli, sonrasında önceki bilirkişiler dışında seçilecek bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte dayanılan tapu kayıtlarının mahalli bilirkişi eliyle mahallinde uygulanmalı, sınır denetimi yapılmalı, dayanılan tapu kayıtlarının mahalline uyup uymadığı tespit edilerek tapu kayıtları mahalline uyuyor ise, tapu kaydının kapsadığı taşınmazları gösterir fenni bilirkişi tarafından düzenlenecek denetlemeye elverişli krokili rapor alınmalı, dayanılan tapu kayıtları çekişmeli taşınmaza uyuyor ise, tapu kayıt malikleri ile davalılar arasında akdi veya irsi irtibat bulunup bulunmadığı araştırıldıktan sonra, dosyada bulunan orman bilirkişi raporu ve rapora ekli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki konumu dikkate alınarak tapu kaydının 4785 ve 5658 sayılı Yasa kapsamında hukuki değerini yitirip yitirmediği araştırılmalı, dayanılan tapu kayıtlarının miktarı ile geçerli kapsamı tayin edilerek, miktar fazlasının sınırdaki ormandan açıldığını kabul olunması ve tapu kaydının miktarı ile geçerli sayılması gerektiği düşünülmeli, tapu kayıtları taşınmaza uymuyorsa bu kez, davalı gerçek kişiler yönünden zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak, yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; arazi başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, ne durumda bulunduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, imar ihyaya konu edilip edilmediği, imar ihya’ya konu edilmiş, ise ihyanın hangi tarihte bağladığı ve ne zaman bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, tesbit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davalı kişi ve murisi yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı yasanın 03.07.2005 gün 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeye dayanarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazine ve davalı gerçek kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde gerçek kişiye iadesine 29/06/2011 günü oybirliğiyle karar verildi.