YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/2530
KARAR NO : 2011/4703
KARAR TARİHİ : 19.04.2011
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki TAPU İPTALİ TESCİL davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 14/06/2010 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 19/04/2011 günü için yapılan tebligat üzerine, duruşmalı temyiz eden gelmedi, karşı taraftan,davacı … YÖNETİMİ vekili avukat … geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı … YÖNETİMİ, Duraliler Köyü 878 parsel sayılı taşınmazın 1942 yılında 3116 sayılı Yasaya göre yapılan orman kadastro çalışmasında orman sınırları içine alındığını,ancak çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 3402 sayılı Yasaya göre ek kadastro uygulaması yapılması sırasında orman kadastro haritası ile arazi kadastro paftası çakışmadığından, Orman Genel Müdürlüğünce görevlendirilen 36 numaralı orman kadastro komisyonunun, arazi kadastro müdürlüğü elamanları ile birlikte düzenledikleri 30.03.1990 tarihli mutabakat tutanağı ile orman sınırlarının 1976 yılında yapılan orman kadastrosu çalışmasında belirlenen orman sınırından farklı olarak belirlendiğini, fiilen orman olan taşınmazların orman olarak tescil harici bırakıldığını, 3402 sayılı ek kadastro tespitine yapılan itirazlar üzerine, mahkemelerde açılan tapu iptali ve tescil davalarında kazınıp değiştirilen haritalar üzerinden değerlendirme yapıldığı için davaların Orman Yönetimi aleyhine sonuçlandığını, bunun üzerine Orman Müdürlüğü Başmüfettişliğince yaptırılan inceleme sonucunda, görevliler hakkında Savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu,çekişmeli yerin kesinleşen orman kadastro sınırı içinde kaldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile orman olarak hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece DAVANIN KABULÜNE, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptaline ORMAN NİTELİĞİNDE HAZİNE ADINA TESCİLİNE karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve vakıfların tapulu taşınmazları yönünden Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanlığının hakem sıfatıyla iptal ettiği orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra ilk tahdidin aplikasyonu ve 1976 yılında yapılan ekip çalışmalarına yapılan itirazlar 7 numaralı Orman Kadastro Komisyonu tarafından 15.09.1976 tarihinde incelenerek 09.12.1976 tarihinde ilan edilmiştir. 1988 yılında 36 numaralı orman kadastro komisyonunca aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 3302 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması yapılmış ve sonuçları 15.06.1989 tarihinde ilan edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve Antalya 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/740 esas 1997/431 sayılı davada orman yönetiminin taraf olmadığı, davacı Hazinenin dava konusu taşınmazın Hazine adına tescili istemi ile dava açtığı mahkemece 1952 yılında maki orman sınırlarını tespit çalışması sonucunda makilik olarak ayrıldığı gerekçesi ile Hazinenin davasının reddedildiği, temyize konu davada ise Orman Yönetiminin kesinleşen
orman kadastrosu sınırı içinde kaldığını ileri sürerek orman niteliğinde Hazine adına tescilini istediğine göre, her iki davanın hukuki sebeplerinin farklı olması nedeniyle …Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/740 esas 1997/431 sayılı kararının H.Y.U.Y.’nın 237. maddesi gereğince kesin hüküm oluşturmayacağı, uzman orman ve fen bilirkişiler tarafından kesinleşen orman kadastrosuna ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosu paftasının uygulanması sonucu dava konusu taşınmazın 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı, halde, 1989 yılında yapılan arazi kadastrosunda, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu gözönünde bulundurmadan, hata ile ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak sicil oluşturulmuşsa da, 766 Sayılı Yasanın 46/2 ve 3402 Sayılı Yasanın 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (T.M.Y.nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve T.M.Y.’nın 1026. (E.M.Y. 934 – İsviçre 976) maddesi gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceği, somut olayda 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının da bulunmadığı, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan sicil kaydının, davalıya hiç bir zaman mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve başlangıcından itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı, başka bir anlatımla; sicilin oluştuğu tarihten itibaren mülkiyet hakkının doğmadığını, sicilin yolsuz ve geçersiz olduğunu belirleyen bir hüküm olduğu, bu tür kayıtlarda T.M.Y.’nın 1023. (E.M.Y.931 – İsviçre M.Y.974) maddesindeki “iyi niyetle edinme” kuralının da uygulanamayacağından, tapuya güven ve iyi niyet kurallarından faydalanamayacağı, davalı taşınmazı satın almışsa, ödediği bedeli, sebepsiz zenginleşme kurallarına göre bu yeri kendisine satanlardan geri alabileceği belirlenerek kaydın iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 19/04/2011 günü oybirliğiyle karar verildi.