Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2011/17526 E. 2012/6766 K. 08.05.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/17526
KARAR NO : 2012/6766
KARAR TARİHİ : 08.05.2012

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine ve davalı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Kadastro sırasında ….. köyü…..mevkii 101 ada 4 parsel sayılı 931,94 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tarla niteliğiyle, önceden dava dışı aynı ada 4 ve 152 sayılı parseller ile bir bütün olarak … ve ……’in atalarından intikalen zilyetliğindeyken 1985 yılında üçe böldükleri 3 ve 4 parsellerin … 152 parselin ise……payına düştüğü ve halen onların zilyetliğinde olduğundan söz edilerek … adına tesbit edilmiştir. Davacı Hazine taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu iddia ederek, tesbitin iptali ve Hazine adına tesciliini istemiştir. Mahkemece davanın KABULÜNE, çekişmeli ….. köyü 101 ada 4 sayılı parselin tesbitinin iptaline ve Hazine adına tapuya tesciline, taşınmaz içinde bulunan 8-10 yaşında 6 adet zeytin ağacının muhdesat olarak davalı adına kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişi ile davacı Hazine tarafınan temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1966 yılında yapılıp 11.10.1968 tarihinde ilan edilen ve 11.01.1969 tarihinde kesinleşen orman tahditi, 1981 yılında yapılıp 13.5.1982 tarihinde ilan edilerek itirazsız yerlerde 13.05.1983, itirazlı yerlerde ise 30.07.1982 tarihinde ilan edilip, 30.07.1983 tarihinde kesinleşmiş, sınırlandırması yapılan ormanların aplikasyonu, orman kadastrosu ve 6831 sayılı Yasanın, 1744 sayılı yasa ile değişik 2. madde uygulaması, 1991 yılında 3302 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan aplikasyon ve 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması mevcuttur.
1) İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve kesinleşmiş orman kadastro tutanak ve haritalarının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporuyla, çekişmeli parselin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyecek yerlerden olduğu belirlenerek, davanın kabulü yolunda hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmadığından, davacı gerçek kişinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2) Hazinenin temyiz itirazlarına gelince; 3402 sayılı Yasanın 19/2 maddesi gereğince, taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevccut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve kazanma sebbi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi gerekmektedir.
Ne var ki; çekişmeli parselin bulunduğu köyde seri bazda yapılan orman kadastrosunda, dava konusu yerin niteliğinin araştırılmadığı, resmi belgelere dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırma sonucu verilen bilirkişi raporlarıyla, çekişmeli parselin 2004 yılına kadar, yüksek eğimli, üzerinde orman bitki örtüsü bulunan ve toprak muhafaza karakteri taşıyan, hiç işlenmemiş yerlerden iken son zamanda bitki örtüsünün kaldırıldığı saptanmıştır.
Yüksek eğimli funda ve makilerle kaplı alanlar orman ve toprak muhafaza karakteri taşıması nedeniyle 6831 sayılı Yasanın 1/J maddesi kapsamı dışında aynı yasanın 1. maddesinin 1. fıkrası gereğince orman sayılan yerdir. Orman Yasasının 1. maddesinin 2. fıkrasının (İ) bendinde “Sahipli arazideki aşılı ve aşısız zeytinliklerle, özel yasası gereğince devlet ormanından tefrik edilmiş ve imar ıslah ve temlik şartları yerine getirilmiş bulunan yabani zeytinlikler ile 09.07.1956 tarih ve 6777 sayılı Kanunda tasrih edilen yabani ve aşılanmış fıstıklık, sakızlık ve harnupluklar” ın orman sayılmayacağı, kabul edilmişse de, çekişmeli taşınmazlara ait her hangi bir tapu kaydına dayanılmadığı gibi, 3573 Sayılı Yasa gereği tahsis de bulunmamaktadır.
Bilimsel ve teknik olarak ve 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/P maddesi gereğince eğimi %12 yi geçen yerler orman ve toprak muhafaza karakteri taşıdığından aynı Yönetmeliğin 26/i bendi gereğince orman olarak sınırlandırılır.
Çekişmeli parselin bulunduğu yörede ilk orman kadastrosu 1966 yılında seri usulüne göre, her hangi bir köy ya da belde sınırı esas alınmadan ve isimleri belirlenen orman bazında yapılıp, 1969 yalında kesinleşmiştir. Daha sonra 1981 ve 1991 yılında çalışan orman kadastro komisyonlarınca, her hangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların kadastrosu yapılmayıp, sadece aplikasyon ve 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması yapılmıştır. Başka bir deyişle çekişmeli taşınmazların orman niteliğini belirleyen bir çalışma bu güne kadar yapılmamıştır. 02.12.2003 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 4999 sayılı Yasanın 3. maddesi ve 6292 sayılı Yasanın 13/(1) maddesi ile değişik, 6831 sayılı Yasanın 7. maddesinin 1. fıkrasıyla “Devlet ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup da sınırlandırma sırasında orman olduğu halde orman sınırları dışında kalmış ormanların, hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanların, hususi ormanların, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti ile 2 nci madde uygulamaları ile ilgili olarak kadastrosu kesinleşmiş yerlerde tespit edilen fenni hataların düzeltilmesi işleri orman kadastro komisyonları tarafından yapılır.” Hükmü getirilmiş ve bu hükümle orman kadastro komisyonlarına daha önce sınırlaması yapılmış olup da, sınırlandırma sırasında orman olduğu halde orman sınırları dışında kalmış ormanların kadastrosunu yapma görev ve yetkisi verilmiş ve Orman Kadastro Yönetmeliğinde de benzer hükümlere yer verilmiştir.
Eğimi %12 den fazla olan tamamen maki cinsi ağaçcıklarla kaplı, orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan, çevresinde bulunan aynı karakterdeki devlet ormanının devamı niteliğindeki çekişmeli parsel, öncesi ve eylemli durumu itibariyle 6831 sayılı Yasanın 1. maddesinin 2. fıkrasının (J) bendi gereğince orman sayılan yerlerden iken 2004 yılından sonra açılarak tarım alanı haline getirilmeye çalışıldığı, ancak imar ihyasının tamamlanmadığı ve tarım alanına dönüşmediği, 1969 yılında kesinleşen orman kadastrosu sınırları dışında bırakılsa da, 4999 sayılı Yasanın 3. maddesi ve 6292 sayılı Yasanın 13/(1) maddesi ile değişik 6831 sayılı Yasanın 7/1 maddesi gereğince orman olarak sınırlandırılabileceği gibi, orman olarak kullanılmak üzere tahsisinin istenebilecek veya Orman Yönetimi tarafından tapu kaydının tapu iptali ve orman olarak tapuya tescili istemiyle her zaman dava açılabilecektir.
Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlenmesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır. Bu yasaklamaya aykırılık teşkil eden eylemler, 6831 sayılı Yasanın 93/1 ve 93/2 maddesine göre suç oluşturur.
Diğer taraftan, 3402 sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince kadastro mahkemesinin, Medeni Yasanın öngördüğü biçimde doğru sicil oluşturma görevi bulunduğu, başka bir deyişle, uyuşmazlığın esası hakkında karar verirken, çekişmeli parselin hangi nitelikte, miktarda ve kimin adına tapuya tescil edileceğine, beyanlar hanesinde hangi şerhlere yer verileceğine tereddüte yer bırakmayacak biçimde karar verme görevinin bulunduğu gözetilerek, taşınmazın hangi nitelikte Hazine adına tescil edildiği hükümde belirtilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilerek, çekişmeli parselin orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline ve beyanlar hanesinde yer alan muhdesata ilişkin şerhlerin silinmesine karar verilmesi gerekirken, çekişmeli parselin niteliği belirtilmeden Hazine adına tesciline ve üzerindeki ağaçların, olarak, davalı gerçek kişiye ait olduğunun beyanlar hanesine yazılmasına karar verilmesi yasaya aykırı olup hükmün bu nedenlerle bozulması gereklidir.
SONUÇ : 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle davacı gerçek kişinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının REDDİNE,
2) Yukarıda ikinci bentde açıklanan nedenlerle davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 08/05/2012 günü oybirliği ile karar verildi.