YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/16817
KARAR NO : 2011/15995
KARAR TARİHİ : 28.12.2011
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında … köyü 194 ada 10 parsel sayılı 3016,51 m² yüzölçümündeki taşınmaz, Nisan 1973 tarih 55 sıra numaralı tapu kaydı uygulanarak çayırlık niteliğiyle davalılar adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine, davalılar yararına imar-ihya ve zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, davanın REDDİNE, çekişmeli taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Yasanın 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Temyiz incelemesi aynı gün yapılan mahkemenin 2008/896, 902, 905, 906, 907, 909, 912, 913, 938, 943, 947, 948, 1042, 1051, 1048, 1088, 877. 886, 888, 892 ve temyiz incelemesi 14/12/2011 tarihinde yapılan mahkemenin 903, 941, 1063, 882 esasa sayılı dosyalarında davalı sırasıyla 195 ada 1, 4, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 14, 17 ve 18, 194 ada 1, 4, 3, 10, 12, 18, 19, 22 ile 195 ada 5, 13, 194 ada 5 ve 15 parsel sayılı taşınmazlar, Şubat 1967 tarih 39 sayılı tapudan ifrazen oluşan tapular uygulanarak davalı kişiler adına tespit edilmişlerdir. Şubat 1967 tarih 39 sayılı tapu kaydı ise asliye hukuk mahkemesinin 11/12/1962 gün ve 162/264 sayılı ilamıyla Ocak 1967 tarih 70 sayılı tapu kaydının yüzölçümünün düzeltilmesi sonucu oluştuktan sonra ifrazen Ağustos 1967 tarih 127 ila 140 sırasına tedavül görmüş, kadastroda ise Ağustos 1967 tarih 127 nolu tapunun tedavülleri 195 ada 1 ila 18 parsellere, Ağustos 1967 tarih 128 nolu tapunun tedavülleri 194 ada 1, 2, 3 parsellere, Ağustos 1967 tarih 129 nolu tapunun tedavülü 194 ada 4 parsele, Ağustos 1967 tarih 130 nolu tapunun tedavülleri 194 ada 5 parsele, Ağustos 1967 tarih 133 nolu tapunun tedavülü 194 ada 10 parsele, Ağustos 1967 tarih 135 nolu tapunun tedavülü 194 ada 12 parsele, Ağustos 1967 tarih 137 nolu tapunun tedavülleri 194 ada 15, 16, 17 parsellere, Ağustos 1967 tarih 138 nolu tapunun tedavülü 194 ada 18 ve 19 parsele, Ağustos 1967 tarih 140 nolu tapunun tedavülleri 194 ada 22 parsele revizyon görmüştür.
Bilindiği üzere; aynı kök tapudan ifraz tapu kayıtlarının uygulanmasında, öncelikle … tapuya yöntemine uygun biçimde kapsam belirlenmesi, daha sonrada saptanan bu kapsam içerisinde ifraz edilen tapuların yerlerinin bulunması zorunludur. Başka bir anlatımla; … tapunun sınırları arazi üzerinde bir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde tespit edilmeden, bu sınırların konumları ve niteliklerine göre … tapuya bir kapsam tayin etmeden, ifraz tapularının nereye ait olduklarının ve kapsamlarının, tam ve doğru olarak açıklığa kavuşturulmasına olanak yoktur.
İfraz tapu kayıtlarının … tapunun kapsamı içerisindeki yerleri belirlenirken de; ifraz işlemi zemine uygulama olanağı bulunan bir haritaya bağlanmışsa, kapsamlarının Medeni Kanunun 719 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddeleri uyarınca haritalarına değer verilerek bulunacağı kuşkusuzdur.
Somut olaya gelince; mahkemece kök tapu kaydının yüzölçüm artırımına ilişkin kararı ve krokisi getirtilerek yöntemince kapsamı belirlenmediği gibi taşınmazın sınırında eylemli orman olduğu halde yüzölçüm artırılmasına ilişkin davada Hazinenin taraf olmaması halinde yüzölçüm artırılmasına ilişkin kararın Hazineyi bağlamayacağı da düşünülmemiş, kök kayıttan ifraz olan ve yukarıda revizyon gördüğü belirtilen tapular dışında Ağustos 1967 tarih 131, 132, 136 ve 139 nolu tapuların tedavüllerinin kadastroda revizyon görüp görmedikleri belirlenerek kök kaydın miktar fazlası olup olmadığı araştırılmamıştır.
Ayrıca, mahkemenin 2008/886, 888, 896, 902, 905, 906, 907, 909, 938, 948, 1048, 1088 esas sayılı dosyalarında bilgisine başvurulan orman bilirkişisi … …, … ve … … tarafından sunulan rapor ile mahkemenin 2008/877, 882, 892, 903, 912, 913, 943, 947, 1042, 1051, 1063 esas sayılı dosyalarında bilgisine başvurulan orman bilirkişi … …, … …, … … tarafından sunulan raporda dava konusu taşınmazların konumu 1959 tarihli memleket haritasında farklı işaretlenmiş olması nedeniyle çelişkilidir. … …, … ve … … tarafından sunulan raporda çekişmeli taşınmazlar daha batıda işaretlenmişken … …, … …, … … tarafından sunulan raporda çekişmeli taşınmazlar daha doğuda işaretlenmiştir. Bu durumda, yapılan uygulamanın doğru olmadığı anlaşılmaktadır.
Eksik inceleme ve birbiriyle çelişkili bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulamaz
Mahkemece, Şubat 1967 tarih 39 sayılı tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri, Şubat 1967 tarih 39 sayılı tapu kaydının revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları ve bu parsellere komşu parsel ve dayanakları ile asliye hukuk mahkemesinin 11/12/1962 gün ve 162/264 sayılı dosyası bulunamaması halinde karar ve krokisi bulunduğu yerden getirtilerek, önceki bilirkişiler dışında halen … ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir … elemanı aracılığıyla öncesi bir bütün olan parsellerin keşfi birlikte ve aynı bilirkişi kurulu ile yapılmalı, keşifte eski tarihli memleket haritası ve … fotoğrafı ile amenajman planı çekişmeli taşınmaz ile birlikte … araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan … kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, eski tarihli memleket haritası, … fotoğrafı ve amenajman planı … ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu … parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; taşınmazın memleket haritası ve kadastro paftasındaki konumuna ve komşu parsellerin niteliğine göre 6831 sayılı Yasanın 17/2.maddesi gereğince orman içi açıklığı olup olmadığı belirlenmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemle; yapılacak araştırma sonucu taşınmaz orman sayılan yerlerden değil ise, 3402 sayılı Yasanın 20. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesinin 11/12/1962 gün ve 162/264 sayılı ilamı uygulanarak kök kaydın kapsamı belirlenmeli, yüz ölçüm artırım davasında Hazine taraf değil ise miktar artırımı Hazineyi bağlamayacağından, kaydın artırımdan önceki yüzölçümüne değer verilerek kök kaydın kapsamı belirlenmeli, daha sonra bu kapsam içinde Şubat 1967 tarih 39 sayılı tapu kaydından ifrazen oluşan ve dava konusu taşınmazın tesbit dayanağı tapu kaydının yeri belirlenmeli, kök tapunun kadastroda revizyon gördüğü tüm taşınmazların yüzölçümü, yüzölçüm artırım davasında Hazine taraf değil ise önceki kayıt miktarı olan 11028 m², yüzölçüm artırın davasında Hazine taraf ise 40436 m² den fazla ise miktar fazlasının ormandan açılıp açılmadığı gözönünde bulundurulmalı, yapılan uygulamanın izlenmesine olanak verecek biçimde bilirkişilerden birleşik krokili rapor alınmalı ve oluşacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak … biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA 28/12/2011 günü oybirliği ile karar verildi.