Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2011/16696 E. 2012/5869 K. 16.04.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/16696
KARAR NO : 2012/5869
KARAR TARİHİ : 16.04.2012

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

…köyü 153 ada 109 parsel sayılı taşınmaz, 3402 sayılı Yasaya 5831 sayılı Yasayla eklenen ek 4. maddesi gereğince yapılan kadastro çalışmalarında 16.12.2003 tarih 18 cilt, 1720 sahife nolu tapu kaydı ve tarla niteliğiyle, beyanlar hanesinde “2001 yılından beri … oğlu …’un kullanımındadır. Taşınmaz üzerinde bulunan Ka. Tek katlı iki adet bina ve zeytinlik … oğlu …’a aittir. Tamamı 3. derece doğal sit alanı içerisinde kaldığından korunması gereken tabiat ve kültür varlığıdır. Tamamı kıyı kenar çizgisi içerisinde kalmaktadır.” şerhi verilerek hazine adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi ve sit alanı olması nedeniyle özel mülkiyete konu olamayacağından zilyetlik şerhinin iptalini talep etmiştir. Mahkemece davanın kabul nedeniyle KABULÜNE, dava konusu parselin kadastro tutanağının beyanlar hanesinin 2 ve 3 nolu bentlerinin iptaline karar verilmiş, hüküm davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 2/B uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazda bulunan kullanım durumuna itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 3116 sayılı Yasaya göre 1948 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidi bulunmaktadır. Daha sonra, 3302 sayılı Yasaya göre 18.03.1999 tarihinde yapılarak 02.06.1999 – 02.12.1999 tarihleri arasında askıya çıkartılan ve dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve davanın HMY.’nun 308 maddesi (H.Y.U.Y.nun 92. maddesi) gereğince davalı tarafından kabul edildiğine ve HMY.’nın 311. maddesi gereğince kabul beyanının geçersiz kılan irade bozukluğunun da bulunmadığı anlaşıldığına göre, mahkemece davanın kabulü yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, davalının haksız davranışı ile davanın açılmasına sebebiyet vermediği ve ilk celse gelerek davayı kabul ettiği anlaşılmasından HMY.’nın 312/2 maddesi (H.Y.U.Y.’nın 94. maddesi) gereğince yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerekirken, hüküm yerinde yargılama giderlerinin davalıdan alınmasına karar verilmesi isabetsiz ise de; bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hüküm fıkrasında yer alan 4 ve 5. bendlerin kaldırılarak yerine 4. bent olarak “4-Davalının, davanın açılmasına kendi hal ve
davranışlarıyla sebebiyet vermediği ve yargılamanın ilk celsesinde davacının talep sonucu kabul etmiş olması nedeniyle yargılama giderlerinin davacı Hazine üzerinde bırakılmasına“cümlesinin yazılmasına ve takip eden bendlerin devam eden numara ile devamı suretiyle düzeltilmesine ve 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve yatırdığı peşin temyiz harcının istek halinde iadesine 16/04/2011 günü oybirliği ile karar verildi.