Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2011/16440 E. 2012/4463 K. 26.03.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/16440
KARAR NO : 2012/4463
KARAR TARİHİ : 26.03.2012

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27/01/2011 tarih ve 2010/16019 – 2011/949 sayılı bozma kararında özetle ” Dava konusu parsellerin Başkomutanlık Milli Parkının Kocatepe bölümü için ilan ve tescil edilen sit alan içinde kaldığı, 2873 sayılı Milli Parklar Yasasının 15. maddesi ile bu Yasa kapsamına giren yerleşim yerlerinin özel mülkiyete teşkil edecek biçimde tapuya tescili ve zilyetlik yoluyla kazanılması olanağı bulunduğundan davanın reddine karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine ve dava konusu Büyükkalecik kasabası 125 ada 1, 130 ada 5, 123 ada 65, 212 ada 65 ve 215 ada 1 sayılı parsellerin tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 26/03/2012 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinden önce 2873 Sayılı Milli Parklar Kanununun 3. maddesi gereğince Bakanlar Kurulu tarafından ilan edilen milli park alanında kalması nedeniyle Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 14.01.2000 gün 1040-1041 sayılı kararları ile Kocatepe Tarihi Sit Alanı olarak tescil edildiği, toplanan deliller ve dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Taraflar arasında bu konuda uyuşmazlık da bulunmamaktadır.
2873 Sayılı Kanunun 15. maddesi gereğince milli park alanında kalan taşınmazların zilyetlikle kazanılması mümkün değil ise de, kanunun 5. maddesinde milli park alanları içerisinde kalan gerçek ve tüzel kişilere ait taşınmazların kamulaştarılacağı öngörülmüştür.
Bu hükümden kanunun kazanılmış haklara dokunmadığı, yeni yasa ve düzenleyici kuralların geriye yürütülemeyeceği ve tamamlanmış hukuki durumları etkilemeyeceği, onlar üzerinde hukuki sonuç doğurmayacağı anlaşılmaktadır. Ayrıca; taşınmazlar 5663 Sayılı Yasa ile değişik 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 11. maddesi kapsamına giren yerlerden de değildir. Dosya içeriğinden taşınmazların milli park alanı olarak ilan edildiği tarihe kadar davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla mülk edinme koşullarının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin kararı doğru olmayıp BOZULMASI görüşü ile çoğunluğun ONAMA kararına katılmıyorum.