Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2011/13965 E. 2012/9283 K. 19.06.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/13965
KARAR NO : 2012/9283
KARAR TARİHİ : 19.06.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R
Davacı … 18.12.2002 günlü dilekçesiyle, … Beldesi (…), Hacılar mahallesi, ağaçarası mevkiinde bulunan sınırlarını bildirdiği 2 dönüm yüzölçümündeki taşınmazı, babasının imar ve ihya edip malik sıfatıyla zilyet ederken kendisine bağışladığını, eklemeli olarak 40 yılı aşkın süredir çekişmesiz ve aralıksız zilyet ettiğini, yararına kazandırıcı zamanaşımı yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu iddia ederek, adına tapuya kayıt ve tescilini istemiş; yerel mahkemenin 03.10.2007 gün ve 2002/1358-372 sayılı kararı ile davanın kabulüne, … 622 sayılı parselin davalı … adına olan tapu kaydının iptaline ve davacı adına tapuya tesciline ilişkin kararının Hazine tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26.03.2009 gün ve 2009/2253-5125 sayılı kararıyla [3402 sayılı Kadastro Yasasının 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ve ihya olarak kabul edilemez) ve imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Yasasının 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ve ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmî olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 – 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması ya da orman ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 20 yıldan fazla süre geçmesi, o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağından, bu şekilde yapılacak inceleme sonucu dava konusu yerin, orman sayılan veya orman rejimine girmiş (15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliği madde 26) yerlerden ya da 3402 sayılı Yasanın 16. maddesinde belirtilen özel mülkiyete tâbi olmayacak kamu mallarından olduğunun belirlenmesi (3402 sayılı Yasanın 16. md. A, B, C, D bentleri kapsamında kalan yerler), kamu hizmetine tahsis edilmiş olduğunun anlaşılması (3402 sayılı Yasanın 17/1. maddesi gereğince orman yetiştirilmek üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen arazi ya da başka bir amaçla kamu hizmetine tahsis edilen arazi, imar ve ihya, zilyetlik
2011/13965 – 2012/9283
yoluyla kazanılamaz. H.G.K. 03.06.1998 gün ve 1998/8-347-394; 12.12.2001 gün ve 2001/20-118-1156 S.K.), il, ilçe ve kasabaların nazım veya uygulamalı imar planlarının kapsadığı alanlarda kaldığının saptanması (3402 sayılı Yasanın 17/2. md. H.G.K. 25.04.2001 gün ve 2001/20-390-396 S.K.), tescil davalarında, davanın açıldığı; kadastro tesbitine itiraz davalarında ise, kadastro tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritaları veya fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilmeyen yerlerden olduğunun anlaşılması, kadastro tesbit ve tescil harici bırakma işleminin kesinleştiği tarihten tescil davasının açıldığı tarihe kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin geçmemiş olması (H.G.K.’nun 22/03/1995 gün ve 1994/8-873-216; 19/02/1997 gün ve 1996/8-768-100; 24/09/1997 gün ve 1997/20-372-718; 18/02/1998 gün ve 1998/8-15-129 sayılı kararları), o yerde orman kadastrosu kesinleşmiş olsun olmasın, taşınmazın 6831 sayılı Yasanın 17/2. ve Orman Kadastrosunun Uygulaması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a. maddeleri kapsamında orman içi açıklık konumunda bulunması (H.G.K.nun 10.12.1997 gün ve 1997/20-830-1034; 17.12.1997 gün ve 1997/20-808-1039; 22.10.2003 gün ve 2003/20-665-614; 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları ile orman içi açıklıkların zilyetlikle kazanılamayacağı kabul edilmiştir.), dava konusu taşınmazın veya yakın çevresinin, arazi kadastro ekiplerince kadastro paftası üzerinde orman nitelemesi yapılarak tesbit ve tescil harici bırakılması (H.G.K.nun 21.01.2004 gün ve 2004/8-15-7; 12.05.2004 gün ve 2004/8 – 242-292; 12/03/2008 gün ve 2008/20-214-241 sayılı kararları), kadastro (Tapulama) komisyonu tarafından orman sayılarak tesbit ve tescil harici bırakılması (H.G.K.nun, 24.10.2001 gün ve 2001/8-964-751; 13.02.2002 gün ve 2002/8-183-187 sayılı kararları), 15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26. maddesinin 2. fırkasında yazılı, 4785 sayılı Yasayla devletleştirilmiş orman, 3116 sayılı Yasanın Geçici 1. maddesine göre kamulaştırılmış orman, 6831 sayılı Yasanın 3. maddesine göre orman rejimine alınmış yer, aynı Yasanın 13. maddesinin (B) bendine göre orman olarak ağaçlandırılan veya ağaçlandırılacak yer, aynı Yasanın 24. maddesine göre kamulaştırılan ya da diğer suretle orman yetiştirmek üzere kamulaştırılan yer, Devlet Ormanı olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararı bulunan yer, herhangi bir nedenle orman sınırı dışında kalmış orman, Maliye Bakanlığınca orman olarak tahsis edilmiş yerlerden ağaçlandırılmış ya da ağaçlandırılmak üzere planlanmış saha, orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alan olduğunun belirlenmesi halinde, bu tür yerlerin herhangi bir şekilde komisyonlarca sınırlama dışı bırakılmış veya orman sayılmamış olmasının bu yerlerin orman olma vasfını ortadan kaldırmayacağı düşünülerek başka bir araştırmaya gerek kalmadan Hazine davasının kabulü ile dava konusu taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesi (H.G.K.’nun 15/03/2006 gün ve 2006/8-106-68 sayılı kararı). yazılı koşulların somut olayda bulunmaması halinde, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddî olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmesi, somut olayın özelliği gözönünde bulundurularak ayrıca; taşınmazın eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınması, keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulması, davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra Hazine yetkilileri tarafından hazırlanan idarî tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa, bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişilerin tanık sıfatıyla dinlenilmesi, Özgürler Toprak Sanayii A.Ş. tarafından beton santrali yaptırılmak üzere Hazineden taşlık ve çalılık nitelikli 26500 m2 alanın kiralanmak ya da satın alınmak istenmesi üzerine, Hazine tarafından bu yer için yaptırılan tahkikat ve oluşturalan haritalar uygulanarak bu tahkikatta ne olarak belirlendiğinin saptanması, doğuda yer alan 485 sayılı parselle ilgili Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.12.1984 gün ve 1983/474-922 sayılı dava dosyasının getirtilmesi ve bu yerin Hüseyin Metin tarfından işgal tazminatı ödenen yer olması nedeniyle bu yerle ilgisinin saptanması, ayrıca, 3402 sayılı Yasanın 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırması] gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda bu kez, yine, davanın
2011/13965 – 2012/9283
KABULÜNE, çekişmeli … 622 sayılı parselin Hazine adına olan tapu kaydının iptaline ve davacı … adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre, dava; arazi kadastrosunda tapulama harici bırakılmış taşınmazın, imar, ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, Medeni Yasanın 713. maddesi gereğince tapuya tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3116 sayılı Yasaya göre 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidi, daha sonra 1974 yılında yapılıp, 20.10.1975 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 1744 sayılı Yasanın 2. madde uygulaması, 1988 yılında yapılıp 14.02.1988 tarihinde ilân edilerek dava tarihinden önce kesinleşen aplikasyon, orman kadastrosu yapılmamış yerlerin kadastrosu ve 3302 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması vardır.
Taşınmazın bulunduğu Çamköyde 1 ilâ 135 sayılı parsellerin kadastro çalışmaları 1963 yılında yapılıp, sonuçları 23.11.1963 ilâ 23.12.1963 tarihleri arasında ilân edilmiş, ikinci arazi çalışması 1976 ilâ 1980 yıllarında yapılıp, sonuçları 17.06.1980 tarihinde ilân edilmiş, dava konusu taşınmaz 1964 yılında yapılan çalışmada tapulama dışı bırakılmış, Doğu Antalya Emlak Müdürlüğünün 10.12.2002 gün ve 28386 sayılı yazısı ve Kadastro Müdürlüğünün 21.01.2003 gün ve B021TKG4070020-285-383 sayılı yazısı gereği, 30.01.2002 tarihinde 1107 yevmiye numarası verilerek 4706 sayılı Yasa hükümlerine göre 2960 m2 yüzölçümündeki çekişmeli … 622 sayılı parsel ihdasen 30.01.2003 tarihinde tarla niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt edilmiştir. Dosyaya getirtilen ve çekişmeli parselin batısındaki alanlarla ilgili, Özgürler Toprak Sanayi tarafından, beton santralı yapılmak üzere Hazineden taşlık ve çalılık 26500 m2 alanın kiralanmak ya da satın alınmak istenmesi üzerine, Hazine tarfından bu yerin tesciline hazırlık olarak yürütülen incelemeye ilişkin evraklardan; kiralanmak istenen alan ve çevresinin üzerinde bulunan gecekondu sahipleri için işgalci olarak ecrimisil tahakkuk ettirildiği, gecekonduların yıkılma aşamasında olduğunun Milli Emlak Müdürlüğünce bildirildiği, yazı ekindeki 1987 yılında yapılan jeolog bilirkişi tesbitinde kiralanmak isetenen yerin ve geniş çevresinin taşlık ve çalılık olduğu saptanmış, Milli Emlak Genel Müdürlüğü, jeolog raporuna göre 2. ve 3. sınıf tarım alanı olduğu belirlenen 20750 m2 bölümün kiraya verilemeyeceğini, 5750 m2 bölümünün ise 5. sınıf olması nedeniyle kiralamaya konu olabileceğini bildirmiştir.
Mahkemece bozma kararından önce yapılan keşiflerde bilgisine başvuralan yerel bilirkişi ve tanıklar, çekişmeli taşınmazın 1960’lı yıllarda davacının babası Hüseyin Metin tarafından imar ve ihya edildiği ve tarla olarak kullandığını, bu kişinin sağlığında bu yeri davacıya bağışladığını, taşınmazın eklemeli 35 yıldır tarım alanı olarak önce babası sonrada davacı tarafından zilyet edildiğini bildirmişler, bilirkişi Orman Yüksek Mühendisi Rahmi Kuyucu’nun 20.10.2005 günlü raporunda çekişmeli taşınmazın eğiminin %1 olduğunu, stabilize malzeme dökülüp Pazar yeri olarak kulanıldığını, 3116 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan tahditte 9938-9939 OTS hattı ile tahdit dışında bırakıldığını, taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 2610 m2 bölümün 1952 yılında makiye ayırma komisyonunca makiye ayrıldığı, (B) harfi ile gösterilen 350 m2 yüzölçümündeki bölümün ise makiye ayrılan saha dışında kaldığını, ziraat uzmanı bilirikşi Ünal Acar 10.05.2004 tarihli raporunda çekişmeli parselin çalılık arazi iken imar ve ihya edilerek tarla haline getirildiğini, eğimin % 0-3 olduğunu, halen buğday ekili olduğunu, yaklaşık 40 yıl önce imar ve ihya edilerek tarım alanı haline getirildiğini bildirmişlerdir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada, Antalya Defterdarlığı Milli Emlak Müdürlüğü, çekişmeli 622 sayılı parselin, Özgürler Toprak Sanayi tarafından satın alınmak ya da kiralanmak istenen yerde kalmadığını bildirip, bu yerle ilgili düzenlenen etüd raporlarını göndermiş, Antalya Aksu Belediyesi İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanlığı 17.06.2010 günlü yazısı ile … 622 parselin 1/5000’lik imar planının … Belediye Meclisinin 1.12.2003 gün ve 53 saylı kararı ile onandığını, yine 1/1000 ölçekli uygulama imar planında 25.12.2003 tarih ve 54 sayılı meclis kararı ile onandığını, 1/5000 ölçekli nazım imar planında 622 sayılı parselin ticarî alana denk geldiğini, Antalya Büyükşehir Belediyesinin 15.02.2008 gün ve 84 sayılı kararı ile onayladığı, 1/25000 ölçekli
2011/13965 – 2012/9283
nazım imar planında … 622 sayılı parselin bir kısmının yolda kaldığını, bir kısımının ticarî alanda kaldığını, bir bölümün ise 1. derece tarımsal niteliği korunacak alanlardan, ekolojik tarım turizm alanlarında kaldığını bildirmiş, 22.06.2010 tarihli keşif bilirkişi Orman Yüksek Mühendisi Neşet Ersoy, ziraat uzmanı bilirkişi …, fen bilirkişi … ve jeolog bilirkişi … tarafından düzenlenen raporda, çekişmeli taşınmazın 1942 yılı orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı, sonraki işlemlerde durumunun değişmediğini, 1952 yılında makiye ayrılan yerlerden olduğunu, 1962 memleket haritasında çalılık rumuzlu yeşil alanda, 1995 memleket haritasında; münferit yapraklı ağaç rumuzlu beyaz alanda, 1959 ve 1961’li yıllarda çekilen hava fotoğraflarında açık alanda kaldığını, eylemli olarak üzerinde orman ağacı ve bitki örtüsü bulunmadığını, orman içi açıklığı olmadığını, %1-2 eğimli taşınmazın üzerinde muhtelif yapılar ve malzeme depolanan boş saha olduğu, muhtelif yaş ve miktarda ağaç bulunduğu, dava dışı 482 sayılı parselin güneyindeki ekli kroide (A) harfi ile gösterilen 3132 m2 yer olduğunu, dava dışı 482 sayılı parselin davacı …’e ait olduğunu, 483 sayılı parselin Hazine adına kayıtlı iken 2002 yılının başında … oğlu … adına kayıt edildiğini, taşınmazın 1959 memleket haritasında taşlık çalılık olarak nitelendiğini, ancak 1982 haritalarında taşlık ve çalılıktan arındırıldığını, en az 25-30 yıl önce imar ve ihya edilerek tarla olarak kullanıldığını, keşif günü üzerinde dolgu malzemesi ile düzeltilip örtüldüğünü bildirmişlerdir.
Mahkemece, tanık beyanları ve bilirkişi raporlarıyla çekişmeli parselin kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dışında bırakılan ve orman sayılmayan yerlerden olduğu, ihdasen Hazine adına tescil edildiği tarihten önce davcı yararına zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğunun belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de, çekişmeli taşınmaza batıda sınır bulunan taşınmazların bir şirket tarfından kiralanmak istenmesi üzerine Hazine tarafından yapılan inceleme ve düzenlenen etüd raproları ile kiralanmak istenen sahaların ve çevresinin tarımda kullanılmamış yer yer gecekondulaşmanın başladığı taşlık ve çalılık alanlar olarak belirtilmesi, taşınmazın, hava fotoraflarında düzenli tarım emaresi görülmemesi, üzerindeki bitki örtüsü, zeminin önceden dolgu malzemesi ile doldurularak pazar yeri olarak kullanlması, daha sonra toprak taşınmak suretiyle tarla haline getirildiğinin saptanması, taşınmaza sonradan toprak taşımak suretiyle sürdürülen faaliyet imar ve ihya olarak kabul edilemeyeceği gibi, açık depo ya da pazar yeri olarak kullanmak şelindeki zilyetliğin taşınmazın ekonomik amacına uygun zilyetlik olmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 19.06.2012 günü oybirliği ile karar verildi.