Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2011/13366 E. 2012/12220 K. 08.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/13366
KARAR NO : 2012/12220
KARAR TARİHİ : 08.11.2012

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … Yönetimi, … ve arkadaşları ile müdahil Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında … Beldesi, Cumhuriyet Mahallesi 132 ada 53 parsel sayılı 1165,91 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tarla vasfı ile davalı adına tesbit edilmiştir. Davacı gerçek kişiler çekişmeli taşınmazın Mayıs 1928 tarih 27, 28, 29 ve 30 nolu tapu kayıtları kapsamında kaldığı iddiasıyla; Orman Yönetimi taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Hazine taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğu iddiasıyla davaya müdahil olmuştur. Mahkemece; davanın reddine 132 ada 53 parselin tesbit gibi davalı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı … Yönetimi, davacı … ve arkadaşları ile müdahil davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1951 yılında 3116 sayılı Yasa hükümleri gereğince yapılan orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra taşınmaz iki ayrı beldenin sınırında bulunması nedeniyle taşınmazın bulunduğu Sakarlı Cumhuriyet Mahallesinde 06.10.1990 tarihinde, … beldesinde 19.01.2003 tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
1) İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen davalı yararına 3402 sayılı Yasanın 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı Oman Yönetimi ile müdahil davacı Hazinenin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Davacı gerçek kişilerin temyiz itirazlarına gelince: Davacı gerçek kişiler çekişmeli taşınmazın Mayıs 1928 tarih 27, 28, 29 ve 30 nolu tapu kayıtları kapsamında kaldığı iddiasıyla dava açmış olup, aynı gün temyiz incelemesi yapılan … Beldesi, Cumhuriyet Mahallesinde bulunan 132 ada 32, 38, 40, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 52, 53, 54, 55, 56, 57 ve 58 parsel sayılı taşınmazlara yönelik olarak ta davacı gerçek kişilerin aynı tapu kayıtlarına dayanarak dava açtıkları , bu parsellerden 132 ada 38, 39, 43, 46, 47, 48 ve 53 parsel sayılı taşınmazlar hakkında da davacı gerçek kişilerin davasının reddine karar verildiği ve 132 ada 38, 39, 43, 46, 47, 48 ve 53 parsel sayılı taşınmazlar hakkında kurulan hükümlere karşı davacı gerçek kişiler tarafından temyiz isteminde bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı gerçek kişiler, Mayıs 1928 tarih 27, 28, 29 ve 30 nolu tapu kayıtları ile birlikte asliye hukuk mahkemesinin 1956/374 – 414 sayılı dava dosyasında tapuların tatbikinin
yapıldığını bildirmiş iseler de; keşif sonucu alınan fenni bilirkişi raporlarında asliye hukuk mahkemesinin 1956/374 esas sayılı dava dosyası kapsamında 18.12.1956 tarihinde bilirkişiler tarafından düzenlenen krokilerde sabit sınırlı olarak gösterilen ve davaya konu tapu kayıtlarınında ayni zamanda sınır olarak okuduğu “Karasu deresi – Güçük göl- Arım başında göl- Centik kuyusu- Mandırı geçeği- İsmail gölü ve Zanavar geçeği” olarak tabir edilen sınırlardan Karasu Deresinin Merkez Mahallesi hudutlarında ve davalı taşınmazdan yaklaşık 5 km uzakta kuzey batı istikametinde olduğu, Göçük göl ve Arım başında göl olarak tabir edilen yerlerin kesin bir yer göstermesinin yapılamadığı, Çentik kuyusu olarak tabir edilen yerin ise 132 ada 1 nolu parselin güneydoğu sınırını gösterdiği, gemi geçeği olarak tabir edilin yerin davalı taşınmazın yaklaşık 1 km kuzey doğusunda … -… karayolunun üzerinde bir olduğu, mandıra geçeği ile ilgili kesin bir yer gösterilemediği, Canavar geçeği olarak ise davalı taşınmazın yaklaşık 3 km kuzey doğusunda Akçay Köyü hudutları dahilinde Yonga Levha sanayinin bulunduğu fabrikanın önünde karayoluyla birleşen yerin gösterildiği, İsmail gölü olarak tabir edilen yer olarak ta yine Akçay Köyü hudutları dahilinde davalı taşınmazdan yaklaşık 5 km uzakta kuzey doğu yönünde Karadeniz ile … – … asvaltı arasında kalan yaklaşık bir yer gösterildiği; bu yer göstermelerin kesin bir nokta olmadığı, karayolları aleyhine açılan bedel artırımı davasında 1957/328 – 1958/128 sayılı dava dosyasıyla karara bağlanan yerlerin ise karayolları tarafından ibraz edilen yol güzergahını gösteren harita ülke koordinat sitemine bağlı olmadığından neresi olduğunun tesbitinin yapılamadığı, fenni bilirkişi … … tarafından değişik tarihlerde düzenlenen haritaların kendi arasında bile birbirini tutmadığı Mayıs 1928 tarih 27, 28, 29 ve 30 nolu tapu kayıtlarındaki sınırların gerek zeminde, gerek memleket haritasında ve gerekse kadastro paftasında yer almaması nedeniyle tapu kayıtlarının sağlıklı olarak uygulanmasının mümkün olmadığı ve bu nedenle tapu kayıtlarının kapsamının belirlenemediği bildirilmiştir. Davacı gerçek kişilerin dayandığı Mayıs 1928 tarih 28 ve 30 nolu tapu kayıtları Mart 1291 tarih 181 nolu tapu kaydından gelen hisse tapuları olup 50 dönüm miktarındadır. Aynı şekilde Mayıs 1928 tarih 27 ve 29 nolu tapu kayıtları da Mart 1291 tarih 180 nolu tapu kaydından gelen hisse tapuları olup 50 dönüm miktarındadır. Bu tapu kayıtlarının kadastro sırasında 254, 255, 256 ve 257 parsel sayılı taşınmazlara revizyon görmüş olduğu ve tapu kayıtlarının revizyon gördüğü 254, 255, 256 ve 257 parsel sayılı taşınmazların bulunduğu yerin dava konusu parselin bulunduğu yerden çok uzakta olup, tapu kayıtlarının revizyon gördüğü parseller ile dava konusu parselin bir irtibatının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Tüm bu bulguların ışığında davacı gerçek kişiler tarafından dayanılan tapu kayıtlarının dava konusu parseli kapsadığı kabul edilemeyeceğinden davacı gerçek kişilerin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı … Yönetimi, davacı gerçek kişiler ile müdahil davacı Hazinenin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimi ve gerçek kişilere ayrı ayrı yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 08/11/2012 günü oybirliği ile karar verildi.