Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2010/8696 E. 2010/12626 K. 19.10.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/8696
KARAR NO : 2010/12626
KARAR TARİHİ : 19.10.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … Yönetimi, … Köyü 967 parsel sayılı 23500 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tapuda davalılar adına kayıtlı olduğunu, yörede 1993 yılında yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığını ve işlemin kesinleştiğini belirterek davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1993 yılında 6831 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan ve kesinleşen orman kadastrosunda, dava konusu taşınmaz orman sınırları içinde bırakılmış, 1973 yılında yapılan arazi kadastrosunda ise kişiler adlarına özel mülk olarak tesbit ve yolsuz olarak tescil edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve 6831 Sayılı Orman Yasasının 7. maddesi “Devlet ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit (bu kavrama daha önce arazi kadastrosu yapılan ve yapılmayan tüm taşınmazlar dahildir) taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırının tayini ve tesbiti orman kadastro komisyonları tarafından yapılır.” hükmü gereğince yapılıp davalı yönünden 1993 yılında kesinleşen orman kadastrosuna ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosu paftasının uzman orman ve fen bilirkişisi tarafından uygulanması sonucu, dava konusu taşınmazın 1993 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosunda kısmen orman sınırları içinde kaldığı, davacı … Yönetimi, genel arazi kadastrosundan önceki hukuki sebeplere değil, genel arazi kadastrosundan sonraki hukuki nedene dayanarak iptal ve tescil istediğinden, somut olayda 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmadığı, orman kadastrosunun kesinleşmesiyle taşınmaz kamu malı niteliğini kazandığı ve mülkiyet hakkının Hazineye geçtiği, bu nedenle temyize konu mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten itibaren davalının mülkiyet hakkının sona erdiğini belirleyen ve mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (ihzari) bir hüküm olduğu, bu tür kayıtlarda T.M.Y.’nın 1023 (E.M.Y. İsviçre M.Y.974) maddesindeki “iyi niyetle edinme” kuralının da uygulanamayacağı, dava konusu taşınmazın bitişik Kargatepe Devlet Ormanının devamı ve ayrılmaz bir parçası olması, tarım arazisi olarak kullanılmaması nedeniyle 6831 Sayılı Yasanın 1/F maddesinin somut olayda uygulama olanağının bulunmadığı, Orman Kadastrosuna ilişkin 14/12/2007 tarihinde çekişmeli taşınmaz başında yapılan keşifte dinlenen üç kişilik orman mühendislerinin verdiği 20/11/2009 tarihli raporda “taşınmazın % 6-8 eğimli olup tarım alanı
olarak kullanılmadığı, halen tabii olarak yetişmiş 20 ila 40 yaşlarında aktif kızılçam ağaçları ile kaplı olduğu, 1965 yılı hava fotoğraflarında orman olarak görüldüğü, bu nedenle sözü edilen tapu kaydının Medeni Yasanın 1025 (EMY.933) yolsuz tescil niteliğinde olduğu ve 3402 Sayılı Yasanın 45/3. maddesindeki “orman sınırı içinde kalan tapulu yerlerle, toprak tevzi yoluyla verilen yerler başka bir şart aranmadan hak sahipleri adına tespit ve tescil edilir” hükmünün Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün 1987/31-13 ve 13.06.1989 gün 1989/7-25 sayılı kararları ile iptal edildiği, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarından önce davalı yararına tamamlanmış bir hak oluşmadığı; başka bir anlatımla, taşınmazı içine alan orman kadastrosunun Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarından sonra kesinleşmesi nedeniyle, Anayasa Mahkemesi kararlarından önce davalı yararına oluşan kazanılmış haktan söz edilemeyeceği; sözü edilen A.İ.H.M.’nin 22 Temmuz 2008 tarih 3583/03 sayılı kararının devlet ormanı niteliğinde olan taşınmazın tapu kaydının kamu yararı gereğince iptali edilemeyeceğine ilişkin olmayıp, kamu yararı amacıyla iptal edilebileceğine ilişkin olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, davalı adına olan tapu kaydının orman kadastrosu nedeniyle iptaline karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalıların temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 19/10/2010 günü oybirliğiyle karar verildi.