Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2010/8586 E. 2010/11950 K. 07.10.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/8586
KARAR NO : 2010/11950
KARAR TARİHİ : 07.10.2010

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında … Köyü, 106 ada 98 parsel sayılı 4642,98 m² yüzölçümündeki taşınmaz, …’ın irsen intikal eden zilyetliği varsa da parselin güneyindeki parsele uygulanan tapu kaydının kuzey hududunun metruke okumasından dolayı senetsizden iktisabı mümkün olmadığından 3402 Sayılı Yasanın 18. maddesi gereğince zeytinlik niteliğiyle belgesizden davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı … dava konusu yeri … … mirasçılarından satın alıp zilyetliğinde, kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik koşullarının yararına oluştuğundan adına tescil iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece; davanın reddine ve dava konusu parselin önceden olduğu gibi aynı vasıfla davalı Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1993 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
Mahkemece; dava konusu taşınmazın güneyindeki parsele uygulanan tapu kaydının kuzey hududunun çekişmeli parsel yönünü metruke okuduğu, bu yönde de eylemli orman bulunduğu, orman kadastrosunun kesinleştiği tarih ile kadastro tespitinin yapıldığı gün arasında 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ne varki; 19.06.2009 günlü keşifte dinlenilen yerel bilirkişi, tanık ve tutanak bilirkişileri, çekişmeli yerin ilk malikinin … olduğunu, bu kişiye iskanen verildiğini, davacının da burayı …’in mirasçılarından 4-5 yıl önce satın aldığını, üzerinde bulunan zeytin ağaçlarının kök yaşlarının 250-300 civarında, gençleştirilmiş yaşlarının 25-30 civarında, taşınmazın tümünde 115 adet zeytin ağacı olduğunu beyan etmeleri üzerine davacının bildirimine göre, 1925 tarihli 16 nolu … oğlu …’nın ve eşi 13423 doğumlu Şaziye adına 2 dönüm 45 ağaç miktarlı zeytin cinsli iskan kaydı getirtildiği halde, komşu 106 ada 99 nolu parsele uygulanan Ağustos 1944 tarihli 15 sıra nolu tapu kaydı ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve varsa krokisi ile birlikte getirtilip iskan kaydı uygulanmamış, davacının taşınmazı, iskan kaydı maliki …’in mirasçılarından satın aldığı belirtildiği halde mirasçılarının kimler olduğu, davacının
hangi mirasçıdan ne zaman aldığı belirlenmemiş, satan kişi ile iskan malikinin irsı bağlantısı ve satın almanın senede dayanıp dayanmadığı araştırılmamış, iskan kaydının tapuya aktarılıp aktarılmadığı sorulmamıştır. Eksik inceleme ve araştırmaya dayalı hüküm kurulamaz.
O halde; mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek komşu 106 ada 99 nolu parsele uygulanan Nisan 1958 tarihli 17 sıra nolu tapu kaydı ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve varsa krokisi ile çekişmeli yere uygulanan 1925 tarihli 16 nolu iskan kaydının tapuya aktarılıp aktarılmadığı sorularak aktarıldıysa tüm gittileri ve varsa krokisi, iskan maliklerinin nüfus kayıt örnekleri, satın alma senede dayanıyorsa satış senedi ile eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ve 1980’li yıllara ait memleket haritası ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisi veya olmadığı takdirde bir tapu fen elemanından oluşacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaza ve çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yer üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, tapu kayıtları, varsa satış senedi ve iskan kayıtları yöntemince zemine uygulanıp kapsamı belirlenmeli; kim adına tespit ve tescil edildiği belirlenmeli, iskan kaydı buraya ait değilse nereye uyabileceği sorularak uyduğu parselin tutanak örneği istenip asıl taşınmazın kapsamı, orman veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilmeli; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı, varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; ekonomik amaca uygun bir zilyetlik olup olmadığı, taşınmaz üzerinde bulunan 250-300 kök yaşlarında olduğu söylenen zeytin ağaçlarının kim yada kimler tarafından dikilip yetiştirildiği konusunda yerel bilirkişi ve tanıkların duygu ve bilgisinin ne olduğu sorularak, gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; arazideki dağılımının nasıl olduğu konusunda ziraat mühendisinden rapor alınmalı, 3402 Sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davacı yanında, miras bırakanlar yönünden de Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlükleri ile
Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı yasanın 03.07.2005 gün 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı …’ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 07.10.2010 günü oybirliği ile karar verildi.