Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2010/8561 E. 2010/9316 K. 30.06.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/8561
KARAR NO : 2010/9316
KARAR TARİHİ : 30.06.2010

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Yörede 2005 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında, … Köyü 133 ada 49 parsel sayılı 10150 m2 yüzölçümündeki taşınmaz Şubat 1953 tarih 90 numaralı tapu kaydı uygulanmak suretiyle tarla niteliğinde davalılar adına tespit edilmiş; Hazine, taşınmaza uygulanan tapu kaydının değişir sınırlı olduğu, bu nedenle miktarı ile geçerli sayılması gerektiği; evveliyatı orman olan, ormandan ve meradan kazanılan yerlerin zilyetlik ve zaman aşımı yolu ile edinilemeyeceğini ileri sürerek, tapu kaydı miktar fazlasının Hazine adına tescilini istemiş; mahkemece davanın reddi ile taşınmazın davalılar adına tesciline karar verilmiş, hükmün davacı Hazine tarafından temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesince bozulmuştur. Hükmüne uyulan 01/05/2008 tarih, 2008/ 2111- 1919 sayılı bozma ilamında; “her ne kadar; mahkemece, tespit dayanağı kaydın çekişmeli taşınmaza ait olduğu, kayıt miktar fazlası üzerinde ise tespit günüde davalı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı kabul edilmişse de yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığı, hükme esas alınan bilirkişi rapor ve haritasında orman kadastro haritasının hangi poligon ve röper noktaları esas alınarak yerine uygulandığının anlaşılamadığı, taşınmazın orman tahdit haritasında konumunun da yeterli biçimde gösterilmediği, çekişmeli taşınmazın sınırında eylemli biçimde orman bulunup kayıt sınırlarının da orman okuduğu gözetildiğinde orman sayılan yerlerden olup olmadığının sağlıklı bir biçimde saptanması gerektiği belirtildikten sonra kesinleşen orman kadastrosu ile aplikasyon ve 2/B madde uygulamalarına ait harita ve tutanaklarının usulünce uygulanması; ilk orman kadastrosu ile aplikasyon harita ve tutanakları arasında çelişki bulunması halinde ilk orman kadastrosuna ait haritanın; bu uygulamaya ait harita ve tutanaklar arasında çelişki bulunması halinde ise tutanakların uyuşmazlığın çözümünde esas alınması, taşınmazın fiziksel yapısı, eğim durumu, ve çevresi incelenip 6831 Sayılı Yasanın 17/2 maddesi gereğince orman içi açıklık olup olmadığı da tartışılarak sonucuna göre bir hüküm kurulması” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede ilk kez 1979 yılında 1744 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan ve sonuçları 15/11/1979 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra, … Köyü mülki sınırları içinde bulunan ormanların 3402 Sayılı Kadastro Kanunu uygulamalarına esas olmak üzere 6831 Sayılı Yasaya göre orman sınırlarının tespiti ile 1979 yılında yapılan sınırlamanın aplikasyonu ve 3302 Sayılı Yasa ile değişik 2/B madde uygulaması yapılmış, bu çalışma temyize konu davanın varlığı nedeniyle kesinleşmemiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kaldığı, tapu kaydının çekişmeli yeri kapsayıp, miktar fazlası olan bölümlerde ise zilyetlik koşullarının oluştuğu kabul edilerek hüküm kurulmuşsa da yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Hazine; tapu miktar fazlası olan taşınmaz bölümlerinin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olmadığı iddiası ile dava açmıştır. Bu nedenle, davanın reddine karar verilebilmesi için taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalmış olması yanında öncesi itibarıyla da orman sayılan yerlerden olmaması gereklidir. Bu yolda memleket haritası, amenajman planı ile … fotoğrafları da yöntemince uygulanmalı, taşınmazın öncesi de araştırılarak duraksama yaratmayacak biçimde belirlenmelidir.
Kaldı ki; yörede ilk orman kadastrosunun 1979 yılında herhangi bir köy ya da belde sınırı esas alınmadan seri bazında yapıldığı ve köyün tamamını kapsamadığı anlaşılmaktadır. 6831 Sayılı Yasanın 1744 Sayılı Yasa ile değiştirilen 12/3 maddesine dayanılarak çıkartılan ve 19 Ağustos 1974 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Orman Kadastro Yönetmeliğinin “Sınırlama Dışı Kalan Ormanlar İçin Yapılacak İşlemler” başlıklı 128. maddesinin (b) fıkrasında “sınırlaması yapılan devlet ormanının dış ve iç sınırlarına bitişik olmayan Devlet Ormanları hakkında orman kadastro komisyonunca herhangi bir karar verilmiş olmayacağından ve bu gibi Devlet Ormanlarının orman kadastrosu yapılmış sayılmayacağından ıttıla hasıl oldukta hemen orman kadastrosunun yapılması merkezce sağlanır. Bu gibi ormanlarda orman kadastrosu yapılıncaya kadar ilgili kanun hükümlerine göre işlem yapılır” hükmü bulunmaktadır.
Bu durumda; yörede seri usulde yapılan orman kadastrosunda, Devlet Ormanı olarak sınırlandırılan yerlerin dışında kalan taşınmazların orman kadastro komisyonlarınca incelemesi yapılamadığı ve niteliği belirlenmediğinden o yerde orman kadastrosunun yapılmış sayılmayacağı, bir başka anlatımla, o orman serisi dışında kalan yerlerde bir orman sınırlandırılmasının varlığından söz edilemeyeceğinden, bu nitelikteki taşınmazların orman olup olmadıkları ve hukuki durumlarının eski tarihli memleket haritası ve … fotoğraflarının uygulanması, üzerindeki bitki örtüsü, … yapısı, eğimi ve çevresinin de incelenmesi sonucu belirlenmesi gereklidir.
Mahkemece memleket haritası uygulanmış, … fotoğrafları ise uygulanmamıştır. Oysa, taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli … fotoğrafı ve memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 – 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli … fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift … fotoğraflarının streoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak
incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.
Somut olayda mahkemece, anlatılan biçimde bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
O halde; dava konusu taşınmazın orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve … fotoğrafları ile tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 – 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik … fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler Ziraat Fakültelerinin … bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir Harita-Kadastro (Jeodezi ve Fotogrametri) mühendisi ile üç yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, … fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, tasarruf sınırlarının belli olup olmadığı, imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, … fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalıdır.
Çekişmeli yer Şubat 1953 tarih, 90 numaralı tapu kaydı uygulanmak suretiyle tespit edilmiş; Hazine kaydın değişir sınırlı olduğu, miktarı ile geçerli kayıt niteliği taşıdığı, miktar fazlasının ormandan kazanıldığı ve bu tür yerlerin kazandırıcı zaman aşımı yoluyla elde edilemeyeceğini ileri sürerek kayıt miktar fazlasının orman niteliği ile Hazine adına tescilini istemiştir. 1771 Sayılı Yasa gereğince oluşturulan bu kayıt üç sınırı itibarıyla orman okumakta; eylemli olarak da doğu ve güneyden Badina Devlet Ormanına bitişik bulunmaktadır. Kayıt miktarı 4595 m2 olup çekişmeli parsel 10150 m2 yüzölçümündedir. 5555 m2 oranında kayıt miktarı aşılmıştır. Tapu kayıtları tutunanın lehine olduğu kadar aleyhine de delil teşkil eder. Miktar fazlası olan bu … hem tapu kaydı sınırının orman okuması, hem de taşınmazların eylemli biçimde ormana sınır olması nedeniyle zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden değildir. Bu nedenle; mahkemece, serbest orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi ve bir harita mühendisi ile yerel bilirkişi aracılığıyla yeniden keşif yapılarak 1979 yılı orman kadastro tutanaklarında, keza daha sonra yapılan aplikasyon tutanaklarında sözü edilen tepelerdeki nirengi noktaları, … ve yolların kesişme noktaları, mevki isimleri, bu tutanaklarda tarif edilen kişilere ait tarlaların o tarihteki sınırları ve bu tarlaların birleştiği köşe noktaları gibi sabit noktalar yerel bilirkişi aracılığıyla saptanmalı ve tutanakta isimleri … kişilere ait tarlaların arazi kadastrosunda kim ya da kimler adına, kaç numaralı parsel olarak tespit edildiği de belirlenerek, o parsellere ait tutanak örnekleri getirtilip bilirkişi sözleri denetlenmeli; 1979 yılına ait orman kadastrosu ile aplikasyon ve 2/B madde uygulamalarına ilişkin harita ve tutanaklar ile arazi kadastro paftaları 6831 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılacak orman kadastrosu ve aynı yasanın 2/B madde uygulaması hakkındaki yönetmelik ve bu yönetmeliğin 54. maddesine göre çıkarılan teknik izah namede tarif edilen yöntemle değişik
açı ve uzaklıktaki en az 15-20 adet orman sınır noktasını gösterir şekilde çekişmeli parsele ve bu parselin geniş çevresine uygulanmalı; zeminde bulunmayan orman sınır noktaları bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda … mevkii, yer, kişi ismi ile açı ve mesafelere göre birer birer bulunup yerleri arazi kadastro paftası üzerinde işaretlenmeli; uygulamalarda 1979 yılı orman kadastro harita ve tutanakları ile, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması harita ve tutanaklarına göre belirlenmeli; bu haritalar aynı ölçekte birleştirilerek her bir uygulama farklı renkte kalemlerle gösterilmeli, aynı ya da yakın hatlarda bulunan dava konusu parseller aynı harita üzerine işlenerek müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalıdır. İlk orman kadastro harita ve tutanaklarının, aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanakları ile çelişkili olduğunun belirlenmesi halinde, tutanakların düzenlenmesinde esas alınan … fotoğrafları ve memleket haritası ile desteklenen ilk orman kadastro tutanaklarındaki sınırlara değer verilmesi gerektiği düşünülmeli; davacı tarafın dayandığı Şubat 1953 tarih 90 numaralı tapu kaydının miktarı ile geçerli kapsamı belirlenmelidir. 3402 Sayılı Yasanın 20/C maddesi gereğince gayri sabit hudutlu kayıtlar miktarları ile geçerli olup, aynı yasanın 21/1. maddesinde “kayıt ve belgelerde miktara itibar edilmesi gerektiği hallerde kayıt ve belgeler değişebilen ve genişletilmeye elverişli sınırı ihtiva ediyorsa miktar fazlası o taraftan ifraz edilir” denmektedir. Çekişmeli taşınmaz iki yönden devlet ormanlarına bitişiktir. Bu nedenle kayıt miktarının belirlenmesi, miktar fazlasının sınırda bulunan ormana el atmak suretiyle kazanıldığının kabul edilmesi, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gereklidir. Değinilen yönler gözetilmeksizin kurulan hüküm usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 30/06/2010 günü oybirliği ile karar verildi.