YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/8559
KARAR NO : 2010/9607
KARAR TARİHİ : 06.07.2010
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 2006 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında … Köyü 104 ada 48 parsel sayılı 2288.94m2 yüzölçümündeki taşınmaz ile 101 ada 539 parsel sayılı 8200.26m2 yüzölçümündeki taşınmaz tarla niteliğinde zilyedinin belirlenememesi nedeniyle Hazine adına tespit edilmiş; davacılardan … 48 parselin murisleri …’a ait iken ölümü ile yapılan paylaşım sonucunda kardeşi Rasim payına düştüğü, kendisinin kardeşinden satın aldığı; davacılar …, … ve … ise 539 parselin tapu ile murisleri …’a ait olup ölümü ile tüm mirasçılarına kaldığı ve bu yerlerin tarım alanı niteliğinde bulunduğunu ileri sürerek adlarına tescilini istemiş; mahkemece davanın kabulü ile 48 parsel sayılı taşınmazın davacı …, 539 parselin payları oranında muris … mirasçıları adına tesciline karar verilmiş, hükmün davalı Hazine tarafından temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesince bozulmuştur. Hükmüne uyulan 04/07/2008 tarih, 2008/ 2401- 3022 sayılı bozma ilamında “her ne kadar mahkemece davacılar dayanağı kaydın çekişmeli 539 parsele ait olduğu, 48 parselde ise tespit günüde davalılar yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı kabul edilmişse de yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığı, hükme esas alınan bilirkişi rapor ve haritasında orman kadastro haritasının hangi poligon ve röper noktaları esas alınarak yerine uygulandığının anlaşılamadığı, taşınmazın orman tahdit haritasında konumunun da yeterli biçimde gösterilmediği, çekişmeli taşınmazın sınırında eylemli biçimde orman bulunup kayıt sınırlarının da orman okuduğu gözetildiğinde orman sayılan yerlerden olup olmadığının sağlıklı bir biçimde saptanması gerektiği belirtildikten sonra kesinleşen orman kadastrosu ile aplikasyon ve 2/B madde uygulamalarına ait harita ve tutanaklarının usulünce uygulanması; ilk orman kadastrosu ile aplikasyon harita ve tutanakları arasında çelişki bulunması halinde ilk orman kadastrosuna ait haritanın; bu uygulamaya ait harita ve tutanaklar arasında çelişki bulunması halinde ise tutanakların uyuşmazlığın çözümünde esas alınması, taşınmazın fiziksel yapısı, eğim durumu, ve çevresi incelenip 6831 Sayılı Yasanın 17/ 2 maddesi gereğince orman içi açıklık olup olmadığı da tartışılarak sonucuna göre bir hüküm kurulması” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, çekişmeli 104 ada 48 parselin davacı …; 101 ada 539 parselin payları oranında muris … mirasçıları adına tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede ilk kez 1968 yılında seri bazında yapılan ve sonuçları 16/ 03/ 1970 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra, … Köyü mülki sınırları içinde bulunan ormanların 3402 Sayılı Kadastro Kanunu uygulamalarına esas olmak üzere 6831 Sayılı Yasaya göre orman sınırlarının tespiti ile 1968 yılında yapılan sınırlamanın aplikasyonu ve 3302 Sayılı Yasa ile değişik 2/B madde uygulaması yapılmış, bu çalışma temyize konu davanın varlığı nedeniyle kesinleşmemiştir.
1) İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre Hazinenin 539 parsele yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2) 48 parselle ilgili temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kaldığı ve davacılar yararına zilyetlik koşullarının oluştuğu kabul edilerek hüküm kurulmuşsa da yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Taşınmazın gerçek kişiler adına tesciline karar verilebilmesi için taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalmış olması yanında öncesi itibarıyla da orman sayılan yerlerden olmaması gereklidir. Bu yolda memleket haritası, amenajman planı ile … fotoğrafları da yöntemince uygulanmalı, taşınmazın öncesi de araştırılarak duraksama yaratmayacak biçimde belirlenmelidir.
Kaldı ki, yörede ilk orman kadastrosunun 1968 yılında herhangi bir köy ya da belde sınırı esas alınmadan seri bazında yapıldığı ve köyün tamamını kapsamadığı anlaşılmaktadır. 6831 Sayılı Yasanın 1744 Sayılı Yasa ile değiştirilen 12/3 maddesine dayanılarak çıkartılan ve 19 Ağustos 1974 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Orman Kadastro Yönetmeliğinin “Sınırlama Dışı Kalan Ormanlar İçin Yapılacak İşlemler” başlıklı 128. maddesinin (b) fıkrasında “sınırlaması yapılan devlet ormanının dış ve iç sınırlarına bitişik olmayan Devlet Ormanları hakkında orman kadastro komisyonunca herhangi bir karar verilmiş olmayacağından ve bu gibi Devlet Ormanlarının orman kadastrosu yapılmış sayılmayacağından ıttıla hasıl oldukta hemen orman kadastrosunun yapılması merkezce sağlanır. Bu gibi ormanlarda orman kadastrosu yapılıncaya kadar ilgili kanun hükümlerine göre işlem yapılır” hükmü bulunmaktadır.
Bu durumda; yörede seri usulde yapılan orman kadastrosunda, Devlet Ormanı olarak sınırlandırılan yerlerin dışında kalan taşınmazların orman kadastro komisyonlarınca incelemesi yapılamadığı ve niteliği belirlenmediğinden o yerde orman kadastrosunun yapılmış sayılmayacağı, bir başka anlatımla, o orman serisi dışında kalan yerlerde bir orman sınırlandırılmasının varlığından söz edilemeyeceğinden, bu nitelikteki taşınmazların orman olup olmadıkları ve hukuki durumlarının eski tarihli memleket haritası ve … fotoğraflarının uygulanması, üzerindeki bitki örtüsü, … yapısı, eğimi ve çevresinin de incelenmesi sonucu belirlenmesi gereklidir.
Mahkemece memleket haritası uygulanmış, … fotoğrafları ise uygulanmamıştır. Oysa taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli … fotoğrafı ve memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 – 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli … fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift … fotoğraflarının streoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.
Somut olayda mahkemece, anlatılan biçimde bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
O halde; dava konusu taşınmazın orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve … fotoğrafları ile tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 – 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik … fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler Ziraat Fakültelerinin … bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir Harita-Kadastro (Jeodezi ve Fotogrametri) mühendisi ile üç yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, … fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, tasarruf sınırlarının belli olup olmadığı, imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, … fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalıdır.
Çekişmeli yerle ilgili olarak bilirkişilerce düzenlenen ek raporda tamamı yeşil alanda gösterildiği halde taşınmazın halihazırda tarla niteliğinde olduğu, üzerinde bu görünümü doğrulayacak her hangi bir ağacın bulunmadığı anlaşıldığından ve raporda bu durumun nedeni hakkında bir açıklama yapılmamış olduğundan, değinilen yön üzerinde durularak bilirkişilere açıklattırılmalıdır.
Bu nedenle; mahkemece serbest orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi ve bir harita mühendisi ile yerel bilirkişi aracılığıyla yeniden keşif yapılarak 1968 yılı orman kadastro tutanaklarında, keza daha sonra yapılan aplikasyon tutanaklarında sözü edilen tepelerdeki nirengi noktaları, … ve yolların kesişme noktaları, mevki isimleri, bu tutanaklarda tarif edilen kişilere ait tarlaların o tarihteki sınırları ve bu tarlaların birleştiği köşe noktaları gibi sabit noktalar yerel bilirkişi aracılığıyla saptanmalı ve tutanakta isimleri … kişilere ait tarlaların arazi kadastrosunda kim ya da kimler adına, kaç numaralı parsel olarak tespit edildiği de belirlenerek, o parsellere ait tutanak örnekleri getirtilip bilirkişi sözleri denetlenmeli; 1968 yılına ait orman kadastrosu ile aplikasyon ve 2/B madde uygulamalarına ilişkin harita ve tutanaklar ile arazi kadastro paftaları 6831 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılacak orman kadastrosu ve aynı yasanın 2/B madde uygulaması hakkındaki yönetmelik ve bu yönetmeliğin 54. maddesine göre çıkarılan teknik izah namede tarif edilen yöntemle değişik açı ve uzaklıktaki en az 15-20 adet orman sınır noktasını gösterir şekilde çekişmeli parsele ve bu parselin geniş çevresine uygulanmalı; zeminde bulunmayan orman sınır noktaları bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda … mevkii, yer, kişi ismi ile açı ve mesafelere göre birer birer bulunup yerleri arazi kadastro paftası üzerinde işaretlenmeli; uygulamalarda 1968 yılı orman kadastro harita ve tutanakları ile, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması harita ve tutanaklarına göre belirlenmeli; bu haritalar aynı ölçekte birleştirilerek her bir uygulama farklı renkte kalemlerle gösterilmeli, aynı ya da yakın hatlarda bulunan dava konusu parseller aynı harita üzerine işlenerek müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalıdır. İlk orman kadastro harita ve tutanaklarının, aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanakları ile çelişkili olduğunun belirlenmesi halinde, tutanakların düzenlenmesinde esas alınan … fotoğrafları ve memleket haritası ile desteklenen ilk orman kadastro tutanaklarındaki sınırlara değer verilmesi gerektiği düşünülmeli; memleket haritası ve … fotoğrafları da uygulanarak öncesi değerlendirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Değinilen yönler gözetilmeksizin kurulan hüküm usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:
1- Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle Hazinenin 539 parselle ilgili temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA,
2- Yukarıda 2. bentte açıklanan nedenlerle 48 parsele yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 06/07/2010 günü oybirliği ile karar verildi.