Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2010/8456 E. 2010/9784 K. 07.07.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/8456
KARAR NO : 2010/9784
KARAR TARİHİ : 07.07.2010

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı gerçek kişiler tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında … Köyü 104 ada 513, 514 ve 515 parsel sayılı sırasıyla 333,33 m2, 578,37 m2 ve 699,80 m2 yüzölçümündeki bahçe niteliğiyle ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ayrı ayrı davalılar adına tesbit edilmiştir. Orman Yönetimi, taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunu, tesbitinin iptalini ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescili iddiasıyla dava açmış davalar birleştirilmiştir. Mahkemece, davanın KABULÜNE ve çekişmeli parsellerin tesbitlerinin iptaline ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yer … İlçesi … Köyü sınırları içindeyken 1990 yılında yapılan ve 06.05.1994 tarihinde ilan edilen orman kadastrosu ve 6831 Sayılı Yasanın 2/B uygulaması mevcuttur, daha sonra bu yer genel kadastroda … Köyü çalışma alanı sınır içinde kabul edilerek, genel arazi kadastrosuna bu orman sınırları esas alınmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 31.01.2001 gün ve 2000/8-1836-2001/13; Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 17.02.2004 gün ve 2003/8340 – 894; Aynı Dairenin 09.03.2004 2003/9190-1666; ve 19.07.2007 gün 2007/7808-9782 ve Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 11.02.2002 gün ve 2002/269-976 Sayılı Kararlarında da kabul edildiği gibi, Yayla, genel tanımıyla “bir veya birkaç köy, kasaba halkının yaz aylarında hayvanlarını otlatmak ve serinlemek için tahsisen veya kadimen yararlandığı arazi parçalarıdır.” Yaylak ve yaylalar ; mer’a ve kışlaklar gibi köy ve belde halkının ortak yararlanmasına terk ve tahsis edilen mülkiyeti Hazineye ait yerlerdendir, Türk Medeni Yasanın 715 (Emy 641) ve 3402 Sayılı Yasanın 16/B madde hükümleri uyarınca kamu malı niteliğinde ve sınırlandırmaya tabi olup kazandırıcı zamanaşımı ve zilyedlik yolu ile edinilmesi mümkün olmayacağı gibi TMK.999 (E.M.Y.nun 912) maddesi hükmüne göre özel mülkiyetine tabi olmayan ve kamunun yararlanmasına ayrılan taşınmazlar, bunlara ilişkin tescili gerekli bir ayni hakkın kurulması söz konusu olmadıkça kütüğe kaydolunamaz. Bu tür yerlerden doğal olarak yararlanabilmenin gereği, yaylalar üzerinde geçici nitelikte basit bina ve hayvan ağılı bulunabilir, ancak; yerleşim amacına yönelik kalıcı inşaat ya da tarım yapılmış olması sonucu zilyetlik süresi ne olursa olsun yaylalarda özel mülk olarak … kazanılamaz. Başka bir anlatımla, yaylaların kişiler tarafından amacı dışında … evler yapılarak yaygın yapılaşma sonucu yerleşilmesi, belde teşkilatının kurulması, o yerde imar uygulaması yapılarak kesinleşmesi, kısa yada … süreli özel mülkiyet olarak kullanılması o taşınmazın öncesinin kadim yayla olma gerçeğini ortadan kaldırmaz ve o yerin özel mülkiyet olarak tapuya tescil edilmesini gerektirmez.
4342 Sayılı Mera Yasasının 4/1. Maddesi hükmü gereğince “Mera, yaylak ve kışlakların kullanma hakkı bir veya birden çok köy veya belediyeye aittir. Bu yerler Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.”
Somut olayda; yerel bilirkişi ve tanıklar çekişmeli taşınmazın Büyükküreci Yaylasında bulunduğunu bildirdiği gibi, uzman bilirkişi raporuna ekli eski tarihli haritalarda çekişmeli taşınmazın işaretlendiği yer, Büyükküreci Mitisin, …, Oluk Başı., ve Ürün Yaylaları olarak nitelendirilip, haritası üzerine isimleri açıkça yazılmıştır. H.Y.U.Y.’nın 238/2. maddesinin “Maruf ve Meşhur olan hususlar münazaalı sayılmaz.” hükmü gereğince dava konusu taşınmazın bulunduğu Mitisin, …, … ve … Yaylası gibi aynı bölgede bulunan yaylalar, sadece bölge halkı tarafından bilinmeyip, herkesin bildiği ve tanıdığı, yurt genelinde maruf yaylalardır. Ne var ki; Hazine tarafından yayla savıyla açılmış bir dava bulunmadığı gibi, aynı savla 3402 Sayılı Yasanın 26/D maddesi gereğince katılma isteğinde de yoktur. Bu olgular da göz önünde bulundurulup, resmi belge niteliğindeki eski tarihli harita ve fotoğraflar ve dava nedeniyle kesinleşmemiş olan orman kadastrosunun uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporlarıyla, çekişmeli parselin tamamı orman kadastrosu sınırları dışında bırakılmışsa da, eski tarihli memleket haritasında ve … fotoğraflarında orman olarak nitelendirildiği, toprağın, humuslu orman toprağı niteliğinde olduğu, üzerinde orman ağaçları bulunduğu, eski tarihli haritalardaki görünümüne uygun biçimde orman sınırları içindeki orman sayılan yerlerden olduğu belirlenerek davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı gerçek kişinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda … onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 07.07.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.