Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2010/817 E. 2010/4778 K. 08.04.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/817
KARAR NO : 2010/4778
KARAR TARİHİ : 08.04.2010

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu kaydındaki zilyetlik şerhinin taşınmazın bir bölümü yönünden silinip yerine kendi isminin yazılması ve elatmanın önlenmesi davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişi ile davalılardan Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı …, 31.07.2008 tarihli dava dilekçesiyle, ortak mirasbırakanları … Yamanın ölümü ile mirasçılar arasında yapılan paylaşım sonucu üç parçaya bölünerek …, … ile kendisine verildiğini, … …’dan verilen bölümün daha sonra kendisine satıldığını, … … kalan bölümün tamamı ile kendisine düşen yerin 872 m2 bölümünün 2/B madde uygulaması sonucu Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılarak 1491 parsel numarası verilip, tamamının … zilyetliğinde olduğu şerhi verilerek tapuya tescil edildiğini, bu şekilde … adına gerçekte zilyet ettiğinden 872 m2 daha fazla yer yazıldığını, … Tuncerin bu yeri çevirerek kendisinin zilyet etmesini önlediğini, 872 m2’lik bu bölüme davalı gerçek kişinin elatmasının önlenmesini, bu yerin kendi zilyetliğinde olduğunun beyanlar hanesine yazılmasını istemiştir. Mahkemece davanın REDDİNE karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi ile davalılardan Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, çekişmeli parselin tapu kaydındaki zilyetlik şerhinin taşınmazın bir bölümü yönünden silinip yerine kendi isminin yazılması ve el atmanın önlenmesine ilişkindir.
Çekişmeli Zeytinalanı Köyü 1491 sayılı parselin bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1976 yılında yapılıp 1981 yılında kesinleşen ilk orman kadastrosunun aplikasyonu, 1744 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2. madde uygulaması, 1987 ve 1988 yıllarında yapılıp kesinleşen, aplikasyon, sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 3302 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması vardır. Kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde iken Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan 637 hektar 6136 m2 ve 38 dm2 yüzölçümündeki taşınmaz, 6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesi gereğince 843 parsel sayısı ile Hazine adına tescil edilmiş, kullanım durumuna göre 24.06.1997 tarihinde düzenlenen tescil bildirimine göre 843 sayılı parselin ifrazıyla 1491 parsel sayılı 4072,04 m2 yüzölçmündeki taşınmaz 2/B madde sahasında olup, … kullanımında olduğu beyanlar hanesine yazılarak 24.06.1997 tarihinde Hazine adına tapuya tescil edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve kesinleşmiş orman kadastrosu ve 2/B tutanaklarının ve haritasının uygulamasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporuyla çekişmeli parselin kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içindeyken yine kesinleşmiş 2/B madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı belirlenmiştir. Bu durum tarafların da kabulündedir. Davacı, taşınmazın 872 m2 bölümünün kendi kullanımında olduğu halde tapu kaydının beyanlar hanesinde tamamının davalı Sevin Tuncer kullanımında olduğunun yazıldığı, beyanlar hanesindeki şerhin silinerek 872 m2 bölümünün kendisinin kullanımında olduğunun yazılmasını, davalının duvar çekmek suretiyle bu bölüme yaptığı el atmanın önlenmesini istemektedir.
Çekişmeli taşınmaz, öncesi 843 sayılı 2/B madde parseli iken 2924 Sayılı Yasa hükümlerine göre ifraz edilerek 24.06.1997 tarihinde tapuya tescil edilmiştir. 2924 Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkındaki Yasanın 30.10.1995 gün 4127 Sayılı Yasa ile değişik 11/3 maddesinde, orman rejimi dışına çıkartılacak yerler “Kadastro çalışmaları sırasında fiili kullanım durumuna göre sınırlandırılması ve Hazine adına tesbit yapılacak bu gibi yerler üzerindeki muhdesat ile tasarruf edenlerin isimleri, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilir. 3402 Sayılı Yasanın 11. maddesinde belirtilen askı ilanı hariç, diğer ilanlar yapılmaz. Kadastro çalışmaları sonucunda belirlenen kişilerin, bu maddenin dördüncü fıkrasına göre hak sahibi olup olmadıkları hususu, ayrıca Orman Bakanlığınca tesbit edilir. Hak sahiplerinin bu madde hükümlerinden yararlandırılmasında, … toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümlük sınırlamaya uyulur.” şeklinde,
Yine aynı yasanın döndüncü fıkrasında “Yararlanacak kişilerin hak sahibi olabilmeleri için orman köyü nüfusuna kayıtlı olmaları ve bu yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren geriye yönelik en az 5 yıl müddetle o yerde ikamet etmiş bulunmaları gerekir.” şeklinde hükümler bulunmaktadır.
2924 Sayılı Yasanın 11/3. maddesi gereğince kadastro sırasında, muhdesat ile tasarruf edenlerin isimlerinin kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilenlerin hak sahibi olup olmadıkları, yani 2924 Sayılı Yasa hükümlerinden yararlanıp yararlanmayacakları, Orman Bakanlığınca kurulan Hak Sahipleri Tesbit Komisyonlarınca aynı yasanın 11/4 madde hükümleri gözönünde bulundurularak ayrıca tesbit edilmesi gerekir. Yine, 2924 Sayılı Yasanın 21. maddesi gereğince çıkartılan Yönetmeliğin 45. maddesi gereğince “Hak Sahipleri Tespit Komisyonu, beyanlar hanesinde ismi … kişilerin, hak sahipliği tanımı çerçevesinde, hak sahibi olup olmadıklarını tespit eder ve hak sahibi olarak tespit edilenleri, hak sahibi sicil defterine işler.”. Aynı yönetmeliğin 46. maddesinde, Hak Sahipleri Tesbit Komisyonun hak sahibi olarak belirlediği kişilere karşı itiraz ve dava hakları ile hak sahibi listelerinin nasıl kesinleşeceği gösterilmiştir.
Kütüğün beyanlar hanesinde … zilyedlik veya muhdesat şerhi, ayni hak olmayıp, kişisel hak niteliğinde olduğundan tapu sicilinden ayrı olarak alınıp, satılması mümkün değildir. Böyle bir talep, tarafların isteğiyle dahi Tapu Sicil Müdürlüğünce yerine getirilemez ve dava yoluyla genel mahkemeden istenemez. Orman Bakanlığı Hak Sahipliği Tespit Komisyonunun vereceği karara göre, davacının itiraz ve dava haklarını o aşamada kullanması mümkündür. Aksi halde, kadastro tespitinin kesinleşmesinden sonra yapılacak her devir işlemi ayrı bir dava konusu olacaktır. Bu durum yasanın amacına aykırıdır. Bu nedenle, zilyetliğe dayanılarak tapunun beyanlar hanesinde kullanıcı olan kişinin el atmasının önlenmesi istenemez, beyanlar hanesinde kullanıcı olarak gösterilen kişinin kendi kullanımında bulunan yer dışında başka yerlere de el atması söz konusu ise, el atmasının önlenmesine isteme yetkisi tapu maliki Hazineye aittir.
Diğer taraftan; 27.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5831 Sayılı Yasa ile 3402 Sayılı Kadastro Yasasına 4. madde eklenmiştir. Sözü edilen yasa hükmü şöyledir:
EK MADDE 4- “6831 sayılı Orman Kanununun 20.06.1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23.09.1983 tarihli ve 2896 sayılı 05.06.1986 tarihli ve 3302 Sayılı Kanunlarla değişik 2 nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir.
Bu maddeye göre yapılacak kadastro çalışmaları ikinci kadastro sayılmaz.” Bu madde hükmüne göre yapılacak kadastro sırasında da davacının itiraz ve dava hakkını kullanması mümkündür.
Ayrıca, 02.12.2003 gün 4999 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 11/5. maddesinde “… orman sınırı dışına çıkartılan, ancak fiilen orman olduğu Orman Genel Müdürlüğünce tesbit edilen yerler, talep üzerine Maliye Bakanlığınca Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilir. Tahsis yapılan bu yerler Hazine adına tapuya orman vasfıyla tescil edilir.” hükmü bulunmaktadır. Bu nedenle, şerhin kaldırılması ve değiştirilmesi davalı Hazineyi doğrudan ilgilendirdiğinden Hazinenin bu hükmü temyiz etmesinde hukuki yararı vardır. Kütüğün beyanlar hanesinde lehine şerh bulunan davalı kişinin hükmü temyiz etmemiş olması sonuca etkili değildir.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davacı gerçek kişi ile davalılardan Hazinenin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda … onama harcının temyiz eden gerçek kişiye yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 08.03.2010 günü oybirliği ile karar verildi.