YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/7812
KARAR NO : 2010/13350
KARAR TARİHİ : 01.11.2010
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 22.04.2008 gün ve 2008/3579-6212 sayılı bozma kararında özetle; “Mahkemece çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosunun yapılıp yapılmadığı Orman Yönetiminden sorulup alınacak cevaba göre orman bilirkişileri aracılığıyla orman araştırması yapılması gerekirken salt Orman Bakanlığının mütalasına değer verilerek karar verilmiştir. Bundan ayrı; çekişmeli taşınmaz kadastro sırasında orman niteliği ile Hazine adına tespit edildiği halde, Orman Yönetiminin davaya katılımı sağlanmaksızın karar verilmesi de doğru değildir. Ormanların mülkiyeti Hazineye kullanma yararlanma hakkı Orman Yönetimine aittir. Bu sebeple; orman niteliği ile Hazine adına tespit edilen taşınmazlara yönelik açılacak davalarda Orman Yönetimi ve Hazine yasal hasım olduğu halde, yerel mahkemece Orman Yönetiminin yokluğunda yargılama yapılıp yazılı şekilde sonuçlandırılmıştır. Pasif dava ehliyeti dava şartlarından olup mahkemece istek olmaksızın resen dikkate alınmış, Orman Yönetiminden delil ve belgeleri istenmiş, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosunun yapılıp yapılmadığının yapılmış ise orman kadastrosuna ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme, sonuçlarının askı ilan tutanakları ve çekişmeli taşınmazı orman sınır noktalarıyla birlikte gösterir orijinalinden renklendirilmiş tahdit haritası örneği Orman İdaresinden getirtilmemiş, dava tarihinden önce kesinleşmiş orman kadastrosunun bulunup bulunmadığı belirlenmemiş, kural olarak bir yerde, 4785 Sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 13.07.1945 tarihinden sonra orman kadastrosu yapılmışsa mahkemece, bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak iki kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla inceleme ve keşifte kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilerekçekişmeli taşınmazın orman sınırı dışında kaldığının belirlenmesi halinde veya yörede dava tarihi itibariyle kesinleşmiş orman kadastrosunun bulunmadığının tespiti durumunda, en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planları ilgili
yerlerden getirtilip, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği, 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasalar karşısındaki durumunun saptanması; orijinal-renkli memleket haritası ölçeği kadastro paftası ölçeğine çevrildikten sonra yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz ile komşularının memleket haritasındaki konumlarını gösterir, yalnız büro incelemesi ile değil, uygulama ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili rapor alınması, taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı kesin olarak tespit edilmesi ve orman sayılan yerlerden olduğunun tespiti halinde davanın reddine karar verilmesi,
Çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu sınırları dışında ve ayrıca devletin hüküm ve tasarrufu altında öncesi ve halen orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, davacı gerçek kişinin bu yeri Hazineye karşı 3402 Sayılı Yasanın 14 ve 17. maddeleri gereğince imar-ihya ve zilyetlik yoluyla kazanıldığını kanıtlaması gerekeceğinden, bu kez yerel, fen ve … bilirkişileri aracılığıyla yapılacak keşifte taşınmaz üzerinde tam olarak hangi tarihten itibaren zilyetliğin başladığı belirlenmeli, kadastro tesbit tarihine kadar geçen zilyetlik süresinin iktisap için yeterli olup olmadığı üzerinde durulması, zilyetlik olgusunun maddi olaylara dayalı olmasından hareketle, maddi olayların ancak tanık, bilirkişi ve benzeri anlatımlarla kanıtlanacağı gözetilerek (H.G.K. 30/03/1994 gün ve 1993/8-939-1994/176 sayılı kararı), komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanıp, bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri; tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmesi; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınması, tespit tarihine kadar davacı kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmesi; 3402 Sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davacı ile eklemeli zilyetler yönünden de Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlükleri ile Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünden senetsiz belgesiz araştırması yapılıp, sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği 40/100 dönüm sınırlamasının aşılıp aşılmadığının saptanması ve toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirdi.
Ne var ki; somut olayda; 2613 Sayılı Yasaya göre kadastro yapılmış ve komisyon kararının tebliği üzerine 15 günlük yasal süre içinde dava 2613 Sayılı Yasa hükümlerine göre Şehir Kadastro Mahkemesi sıfatıyla görev yapan asliye hukuk mahkemesinde açılmış ve mahkeme bu sıfatla davayı 15.10.1971 tarihinde karara bağlanmıştır. Hüküm tarihinden sonra 10.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 Sayılı Kadastro Yasasının geçici 1/1 maddesindeki “asliye hukuk mahkemelerinde bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce 2613 Sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri Kanununa göre açılan veya müracaata bırakılan davalara, kadastro mahkemelerinde bu kanundaki hükümler doğrultusunda bakılmaya devam olunur” hükmü gereğince bu davaya bakma görevi kadastro mahkemesine aittir.
Görev konusu kamu düzeniyle ilgili olduğundan yargılamanın her aşamasında gözönünde bulundurulması gerekir. O halde görevsizlik kararı ile dava dosyası kadastro mahkemesine aktarılması
” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve dava konusu Karasu – Yukarı İncili Mahallesi 212 ada 11 parselin Mahmut ve … Keskin mirasçıları adlarına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden sonra 1744 Sayılı Yasaya göre 03.08.1977 tarihinde ilanı yapılıp eldeki dava nedeniyle kesinleşmeyen orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması ile daha sonra 3302 Sayılı Yasaya göre 1985 yılında başlayıp 1996 yılında bitirilen ve 08.05.1998 tarihinde ilan edilen ve kesinleşmeyen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Yasasının değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 01/11/2010 günü oybirliği ile karar verildi.