Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2010/6658 E. 2010/10077 K. 14.07.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/6658
KARAR NO : 2010/10077
KARAR TARİHİ : 14.07.2010

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi …, …, Orman Yönetimi ve Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

2007 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında … Köyü 123 ada 513 parsel sayılı 12.664,87 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 1974 yılında yapılan kadastro sırasında taşlık belirtmesi ile kadastro dışı bırakıldığı, 1995 yılında orman kadastro komisyonunca orman sınırları içine alındığı, Yargıtay 20. Hukuk Dairesince onanarak kesinleşen Kütahya Kadastro Mahkemesinin 22.09.1999 gün 1999/20-53 sayılı kararıyla orman sınırları dışına çıkarıldığı, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, … ve … tarafından tarla haline getirildiği, taşınmaz hakkında Kütahya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/51 esas sayılı dosyasında dava bulunduğundan söz edilerek 3402 Sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca maliki mahkemece belirlenmek üzere davalı olarak tespit edilmiştir.
Davacılar … ve …; 06.03.2007 tarihinde, … Köyünde bulunan dava dilekçesinde sınırlarını belirttiği taşınmazın adlarına tapuya tescili istemiyle Kütahya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2007/51 esas sayılı tescil davasını açmışlardır. Mahkemece dava dosyası çekişmeli taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlendiği gerekçesiyle 3402 Sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca kadastro mahkemesine aktarılmıştır. Orman Yönetimi, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla davaya katılmıştır. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın kadastro tespit tutanağının aslı, aktarılan dava dosyası ile birleştirildikten sonra dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin iptal edilerek … bilirkişi tarafından düzenlenen krokili raporda (A) ve (B) ile işaretlenen bölümlerinin davacılar adlarına, (C) ile işaretlenen bölümünün ise tarla niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş hüküm …, …, Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 10.06.1996 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 3302 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması vardır.
1- Davacılar … ve …’in temyiz itirazları çekişmeli taşınmazın (C) ile işaretlenen kesimine yönelik olup; taşınmaz başında yapılan ikinci keşif sonucu davacıların temyize konu yeri kullanmadıkları, kaldı ki taşınmazın 1974 yılında yapılan ilk kadastro çalışmaları sırasında … Devlet Ormanı belirtmesi ile tesbit dışı bırakıldığı belirlendiğine, taşınmazın öncesi orman olup bu niteliğini koruduğu sıradaki zilyetliğe değer verilemeyeceğine, orman kadastrosunun kesinleştiği tarih ile çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin yapıldığı tarih arasında 20 yıllık sürenin bulunmadığına, davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşulları oluşmadığına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının REDDİNE,
2- Davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazları çekişmeli taşınmazın (A) ve (B) ile işaretlenen kesimlerine yönelik olup, mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki; dosya kapsamından yörede 1974 yılında yapılan ilk genel arazi kadastrosu çekişmeli taşınmazın … Devlet Ormanı niteliğiyle tespit dışı bırakıldığı anlaşılmaktadır. 3402 Sayılı Kadastro Yasasının uygulanmaya başladığı 10/10/1987 tarihten önce 2613, 5602 ve 766 sayılı Yasaların hükümlerine göre, kadastrosu yapılacağı ilan edilen ve önceden sınırları belirlenen çalışma alanları içerisindeki ormanlar tesbit dışı bırakılmışlardır. Bir diğer anlatımla; arazi kadastrosu ekipleri ormanların kadastrosunu yapmamış, ancak bölgede daha önce orman kadastrosu yapılıp kesinleşen ve tapuya tescil edilen ormanlara ait kayıtlar, o birliğin çalışma alanının tapu kütüğüne aktarılmıştır (766 Sayılı Yasanın madde 46/3). Bölgede orman kadastrosu yapılmamışsa, arazi kadastrosunun yapılacağı bölgedeki, ormanların sınırlandırılması Orman İdaresinden istenmiş, İdarenin orman sınırlarını belirlemesinden sonra arazi kadastro ekipleri bu sınırlamayı esas almak suretiyle, belirlenen orman sınırına girmeden arazi kadastro çalışmalarını yürütmüşlerdir. Bu uygulama, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının yürürlüğe girdiği 10/10/1987 tarihine kadar sürdürülmüş, 3402 Sayılı Yasanın yürürlüğünden sonra ise anılan Yasanın 4. maddesi gereğince işlem yapılmıştır. Her olaya olayın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan yasa hükümlerinin uygulanması gerekir.
1974 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında davaya konu taşınmazla birlikte bu taşınmazın bitişiğinde bulunan arazi bölümlerinin tesbit dışı bırakıldığı, çekişmeli taşınmazın bitişiğindeki ya da yakınındaki arazi bölümünün ise tarım arazisi niteliğiyle hak sahipleri adına tesbit ve tescil edildikleri anlaşılmaktadır. 1995 yılında yapılan orman kadastrosu sırasında davaya konu taşınmazın da içerisinde yer aldığı arazi orman tahdit hattı içine alınmış , davacıların ; Hazine ve orman yönetimini taraf göstererek açtıkları dava sonucu Kütahya Kadastro Mahkemesinin 22.09.1999 gün 1999/20-53 sayılı kararıyla orman sınırları dışına çıkarılmış, temyiz üzerine Dairece onanarak 08.03.2000 tarihinde kesinleşmiş ise de orman kadastrosuna itiraz davası ile temyize konu davanın dava sebepleri farklı olduğundan H.Y.U.Y.’nın 237. maddesi uyarınca kesin hükümden söz edilemez. Çekişmeli taşınmazın konumu ve davalı taşınmaz ile orman arasında ayırıcı bir unsurun olmayışı ve arazi kadastrosunun yapıldığı yıllardaki kadastro ekiplerinin ormanlarla ilgili yukarıda anlatılan çalışma yöntemleri gözönünde bulundurulduğunda, davaya konu taşınmazın yer aldığı arazi bölümünün de orman olarak tesbit dışı bırakıldığının kabulü zorunlu bulunmaktadır. Her ne kadar bilirkişi ve tanıklar taşınmazın öncesinin orman olmadığını, taşınmazın davacılar tarafından kullanıldığını ifade etmişlerse de, kadastro işlemi olan tesbit dışı bırakma işlemine, araziye ve eylemli duruma uygun düşmeyen bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilemez. H.G.K.’nun 24/10/2001 gün ve 2001/8-964-751 sayılı ve 13/02/2002 gün ve 2002/8 – 183- 187 sayılı kararları ile kadastro (tapulama) komisyonlarınca orman sayılarak tesbit harici bırakılan yerlerde, yukarıda … gerekçelerle orman kadastrosunun kesinleştiği güne kadar orman sayılacağından, sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyeceği kabul edilmiştir.
Davaya konu taşınmazın öncesi orman olup bu niteliğini koruduğu sıradaki zilyetliğe değer verilemez. Orman kadastrosunun kesinleştiği tarih ile çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin yapıldığı tarih arasında 20 yıllık süre bulunmamaktadır. Bu durumda davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşulları oluşmadığından davacı gerçek kişilerin davalarının reddine karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ve gerekçelerle kısmen kabul yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: 1-Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle; davacılar … ve …’in temyiz itirazlarının REDDİNE,
2- Yukarıda 2. bentte açıklanan nedenlerle; Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde Orman Yönetimine iadesine 14.07.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.