Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2010/6390 E. 2010/11258 K. 28.09.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/6390
KARAR NO : 2010/11258
KARAR TARİHİ : 28.09.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tescil ve elatmanın önlenmesi davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine, davaya konu, … Köyünde bulunan ve 1985 yılında yapılan genel kadastro sırasında orman olarak tescil harici bırakılan taşınmaz hakkında, davalı gerçek kişi tarafından Silivri Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tescil davasının, zilyetlikle kazanma koşulları oluşmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu iddia ederek, Hazine adına tescilini, çekişmeli taşınmaza davalı gerçek kişinin el atmasının önlenmesini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27/03/2009 gün ve 2008/2675-2009/5191 sayılı kararı ile (Mahkemece, delillerin takdirinde hataya düşüldüğü, dairece aynı gün temyiz incelemesi yapılan Silivri (2) Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/146, 147, 148, 156, 157, 158, 162, 163, 168, 169, 171, 173, 176, 177, 180 ve 181 sayılı toplam 17 dosyada dava konusu edilen 22 parça taşınmaza ve yine Silivri (2) Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/109, 149, 150, 151, 152, 154, 159, 160, 161, 164, 165, 166, 167, 170, 172, 174, 175, 178 ve 182 sayılı toplam 10 adet dosyada dava konusu edilen 21 parça taşınmazla ilgili olarak kişilerin dayandığı tapu kayıtlarının kadastro sırasında uygulanarak köylüler adlarına miktarlarından çok fazla olarak tesbit ve tescil edildiğinden dava konusu taşınmazlara ve bu taşınmazların bitişiğindeki tespit harici bırakılan yerlere uyduğunun kabul edilemeyeceği, dava edilen taşınmazların büyük bölümünün 1943 yılında yapılıp 1949 yılında kesinleşerek Nisan 1952 tarih 13 numarada 779 Hektar yüzölçümüyle Hazine adına tescil edilen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı gibi, daha önce, temyize konu taşınmazların da içinde bulunduğu taşınmazlar hakkında, kişilerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak Hazine aleyhine açtığı tescil davasının mahkemece “20 yıllık zilyetlik süresi dolmadığı gibi, … Köyünde 1985 yılında yapılan genel kadastrodan önce 228 sayılı tebliğe göre Orman Yönetimi tarafından düzenlenen 17.04.1979 günlü tutanak ve bunun eki haritada gösterilen yerlerin o tarihte yürürlükte bulunan 766 Sayılı Yasanın 2. maddesi gereğince orman olarak tapulama harici bırakıldığı, yine Silivri Kadastro Müdürlüğünün 30.03.2001 gün ve 502 sayılı yazı ile de taşınmazların kadastro sırasında “orman niteliği ile tescil harici bırakıldığının mahkemeye bildirildiği” kabul edilerek bu gerekçelere kişilerin tescil davalarının ret edildiği ve bu kararların 8. Hukuk Dairesince onanıp kesinleştiği, kesinleşen bu kararlarla saptanan maddi olgunun, davacı Hazine ile davalı kişi arasında kesin hüküm oluşturacağı, ayrıca dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosunun 4785 Sayılı Yasanın yürürlük tarihinden önce 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre 1943 yılında yapıldığından, orman kadastrosu dışında bırakılan yerlerin orman olup olmadığı 4785 sayılı yasa hükümlerine göre belirleneceği, bölgeye
ait 1957 basım tarihli memleket haritasında davaya konu taşınmazların kısmen yeşil renkte orman alanı kısmen de geniş yapraklı meşe ağacı sembollerinin bulunduğu beyaz alanda gösterildiği ve bitişikteki meşe cinsi orman alanları ile ayırıcı bir unsur bulunmadığından tümümün bitişikteki Devlet Ormanlarının devamı ve yüksek eğimli orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan yerler olduğu, 1986 tarihli Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23 ve 2004 tarihli Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesi ile H.G.K’nun 21.01.2004 gün 2004/8-15/7 ve 12.05.2004 gün 2004/8-242/292 ve 12.03.2008 gün ve 2008/20-214/241 sayılı kararlarında belirtilen ilkeler göz önünde bulundurularak davacı Hazinenin davasının kabulüne ve dava konusu taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tesciline, davalıların elatmalarının önlenmesine karar verilmesi” gereğine değinilmiştir
Mahkemece, bozmaya uyularak, davanın KABULÜNE, bu dosyadaki ve bu dosya ile birleştirilen mahkemenin 2005/597 Esas, 2005/635 Esas, 2005/643 Esas sayılı dava dosyalarındaki dava konusu, bilirkişilerin 30.11.2006 tarihli rapor ve ekli krokilerinde (A) ile gösterilen taşınmazların ORMAN NİTELİĞİ İLE HAZİNE ADINA TESCİLİNE, bu taşınmaza, davalı gerçek kişinin EL ATMASININ ÖNLENMESİNE karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan ve aynı yer hakkında davalı kişinin daha önce açtığı tescil davasının ret edilip kesinleşmesiyle davalının herhangi bir hakkı bulunmadığı belirlenen taşınmazın tesciline ve davalının bu yere el atmasının önlenmesine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce, 3116 Sayılı Yasaya göre 4785 Sayılı Yasanın yürürlük tarihinden önce 1943 yılında yapılan ve 28/12/1949 yılında ilan edilerek kesinleşmesinden sonra … Devlet Ormanı ismiyle Şubat 1952 tarih ve 19 numarada 1316 Hektar yüzölçümüyle ve yine Nisan 1962 tarih 13 numarada 779 Hektar yüzölçümüyle ve Sazlıdere Devlet Ormanı ismiyle tapuya tescil edilen orman kadastrosu ile daha sonra 3302 Sayılı Yasaya göre yapılıp 12/03/1996 tarihinde ilan edilerek dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi ise 1985 yılında yapılmış, 14.04.1987 – 13.05.1987 tarihlerinde ilan edilmiş, dava konusu yer tescil ve tesbit harici bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 28/09/2010 gününde oybirliği ile karar verildi.