Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2010/5556 E. 2010/6643 K. 18.05.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/5556
KARAR NO : 2010/6643
KARAR TARİHİ : 18.05.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı … Yönetimi, … Mahallesi 101 ada 1, 2, 3, 4 ve 5 parsel sayılı, sırasıyla 2584,35 m2, 3862,02 m2, 1051,05 m2, 1044,33 m2 ve 4434,46 m2 yüzölçümündeki taşınmazların, tapuda davalılar adına kayıtlı olduğunu, taşınmazların 50 ve 60 yaşlarında ibreli orman ağaçları ile kaplı ve memleket haritasında da … devlet ormanı içinde kaldığını belirterek davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, 5841 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesi gereğince 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı … Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1987 yılında 6831 Sayılı Yasa gereğince orman kadastrosu ve 2/B uygulaması yapılmış, 15.05.1987 tarihinde ilan edilerek kesinleşmiştir. Genel arazi kadastrosu 24.10.1997 tarihinde kesinleşmiştir.
İncelenen dosya kapsamına göre, taşınmaz başında keşif yapılıp davalı taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu hattına göre konumu belirlenmemiştir. Mahkemece yapılacak keşifte; kesinleşen orman kadastrosuna ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosu paftasının uygulanması sonucu, dava konusu taşınmazın 1987 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığının anlaşılması halinde, taşınmazın daha önce yapılan orman kadastrosunun sınırları içinde olduğu halde, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu göz önünde bulundurmadan, hata ile ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak sicil oluşturulduğundan, 766 Sayılı Yasanın 46/2 ve 3402 Sayılı Yasanın 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (T.M.Y.nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve T.M.Y.nın 1026 (E.M.Y.nın 934. … 976) maddesi gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceği, somut olayda 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmadığı, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan sicil kaydının, davalıya hiç bir zaman mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve başlangıcından itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (ihzari), başka bir anlatımla; sicilin oluştuğu tarihten itibaren mülkiyet hakkının doğmadığını, sicilin yolsuz ve geçersiz olduğunu belirleyen bir hüküm olacağı, bu tür kayıtlarda T.M.Y.’nın 1023 (E.M.Y.931 … M.Y.974) maddesindeki “iyi niyetle edinme” kuralının uygulanamayacağı, davalı taşınmazı satın almışsa, bu yeri kendisine satan kişi ya da kişilerden satış bedelini sebepsiz zenginleşme
kurallarına göre geri alabileceği göz önünde bulundurularak, bu durumda kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekir, o halde; yukarıda belirtilen biçimde uygulama yapılıp davanın esası hakkında karar verilmelidir.
O halde; yukarıda belirtilen uygulama yapılıp davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken … olduğu gibi hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 18.05.2010 günü oybirliği ile karar verildi.