YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/4468
KARAR NO : 2010/6542
KARAR TARİHİ : 17.05.2010
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı … Yönetimi, davalılar adına tapuda kayıtlı dava konusu … Köyü 176 ada 454 parsel sayılı 1840.50 m2 yüzölçümündeki taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, 3402 Sayılı Yasanın 12. Maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin tamamlanması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 16.02.1990 tarihinde ilanı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması vardır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın uygulaması yapılan resmi belgelerde … ve orman bilirkişi raporunda ve krokide (A) harfi ile gösterilen 1726 m2’lik bölümünün orman kadastro sınırları içinde orman sayılan ve (B) harfi ile gösterilen 114.50 m2’lik bölümünün orman kadastro sınırları dışında orman sayılmayan yerlerden olduğu saptanmış ve fakat 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolmuş olduğundan ve 5841 Sayılı Yasaya göre yapılan değişiklikle yasada öngörülen bu sürenin devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanacağından davanın reddine karar verilmiştir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1990 yılında 6831 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan ve kesinleşen orman kadastrosunda dava konusu taşınmaz kısmen orman sınırları içinde bırakılmış, 2/B madde uygulamasınada tabi tutulmamıştır. 1992 yılında yapılan arazi kadastrosunda ise taşınmazın, daha önce yapılan orman kadastrosu sınırlarının kısmen içinde olduğu gözönünde bulundurulmadan, hatalı işlem sonucu ikinci kere kadastrosu yapılarak kişiler adlarına özel mülk olarak tesbit ve yolsuz olarak tescil edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, uzman orman ve … bilirkişiler tarafından kesinleşen orman kadastrosuna ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosu paftasının uygulanması sonucu dava konusu taşınmazın kısmen 1990 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı, taşınmaz daha önce yapılan orman kadastrosunun sınırları içinde olduğu halde, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu gözönünde bulundurmadan, hatalı işlem sonucu ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak sicil oluşturulmuşsa da, 766 Sayılı Yasanın 46/2 ve 3402 Sayılı Yasanın 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (T.M.Y’nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve T.M.Y.’nın 1026. (E.M.Y. 934 – … 976) maddesi gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceği, somut olayda 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının da bulunmadığı, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde
oluşturulan sicil kaydının, davalıya hiç bir zaman mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve başlangıcından itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (ihzari), başka bir anlatımla; sicilin oluştuğu tarihten itibaren mülkiyet hakkının doğmadığını, sicilin yolsuz ve geçersiz olduğunu belirleyen bir hüküm olduğu, bu tür kayıtlarda T.M.Y.’nın 1023. (E.M.Y.931 – … M.Y.974) maddesindeki “iyi niyetle edinme” kuralının da uygulanamayacağı, davalı dava konusu taşınmazı satın almışsa, taşınmazı kendisine devir eden kişi ya da kişilerden satış bedelini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri alabileceği gözönünde bulundurularak kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının kısmen iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, … olduğu gibi hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı … Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 17/05/2010 günü oybirliği ile karar verildi.