Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2010/3181 E. 2010/6641 K. 18.05.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/3181
KARAR NO : 2010/6641
KARAR TARİHİ : 18.05.2010

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi dahili davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 30.06.1998 gün ve 1998/2145-2964 sayılı bozma kararında; “Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olmadığı, davacının dayandığı Haziran 1976 tarih 3 nolu tapu kaydı ve geldilerinin dava konusu taşınmaza ait olduğu yerel bilirkişi tarafından bildirildiği gibi bu yönün mahkemenin de kabulünde olduğu, ayrıca, komşu 139 ila 141 nolu parsellere revizyon gören tapu kaydının geldilerinin taşınmaz yönünü “Hacık …” okumakla dayanak tapu kaydının taşınmaza aidiyetinin kayden de doğrulandığı, kaydın Ocak 1931 tarih 2 nolu sicilden geldiği, Ocak 1931 tarih 2 nolu kayıtta Hazinenin temliki sonucu yarı payının … oğlu …, yarı payının da … zevcesi… … adına tescil edildiği, … oğlu …’nin 1931, …’nin ise 1952 yılında öldüğü ve tek mirasçı olarak oğulları … …’yı bıraktıkları, tapu kaydının Ekim 1952 tarih 91 sıra numarada … … adına intikal ettikten sonra … … ve arkadaşlarına satılarak Nisan 1967 tarih 27 numarada … … ve müştereklerine, onların da satışı ile Haziran 1976 tarih 3 nolu tapu kaydı ile davacı … adına tescil edildiğinin anlaşıldığı, yerel bilirkişinin ölene kadar davalı …’in, daha sonra mirasçılarının taşınmaza zilyet olduklarını, 40 yıl önce fındıklık haline getirildiğini, davacı tanığı … …’de taşınmazın öncesinin hali olduğunu, daha sonra fındıklık haline getirildiğini, davacının bu çevrede bazı taşınmazları satın aldığını duyduğunu, ancak dava konusu taşınmaza zilyet ederken görmediğini söylediği,
Hal böyle olunca; 1931 yılında ölen … oğlu … 1/2 payının 3402 Sayılı Yasanın 13/B-C maddesi gereğince hukuki değerini yitirip yitirmediği ve davacının Medeni Yasanın 931. maddesinde … iyi niyet ilkesinden yararlanıp yararlanmayacağı konusunun karar yerinde tartışılmasının yapılmadığını,
Uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulması için taraflardan yöreyi ve taşınmazı iyi bilen elverdiğince yaşlı tanık göstermelerinin istenmesi, önceden dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanığı ile tespit bilirkişileri ve taraflarca gösterilecek tanıklar hazır edilmek suretiyle yerinde yeniden keşif yapılarak davalı …’in taşınmazdaki zilyetliğinin başlangıç
tarihi, süresi ve sürdürülüş biçimi ile davacının satış tarihlerinde taşınmazın davalı …’in ve mirasçılarının zilyet olduğunu bilip bilmediği, bilmekte ise sessiz kalıp çekişme yaratmamasının nedenleri ve dolayısıyla taşınmazı kayden satın alırken iyi niyetli olup olmadığı olaylara dayalı olarak bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı sorulup saptanması, bilirkişi ve tanık sözleri arasında da ayrılık doğduğunda giderilmesi ve gerektiğinde bu yönlerle ilgili olarak komşu parsel malik ya da zilyetlerinin tanık sıfıtayla bilgilerine başvurulması, bu arada taşınmaz içerisinde fındık ağaçları bulunup bulunmadığı, bulunmakta ise, hangi tarihte kimler tarafından dikildiğinin sorulup saptanması, ziraat yüksek mühendisi bilirkişiden fındık ağaçlarının yaşı ve miktarı konusunda gerekçeli rapor alınması, teknik bilirkişisine keşifi izlemeye olanak verecek biçimde kroki düzenlettirilmesi, ondan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra davacı …’ün davasının kabulü ile dava konusu 138 sayılı parselin kadastro tespitinin iptali ile davacı adına tapuya tesciline, Orman Yönetiminin davasının reddine karar verilmiş, hüküm dahili davalılar Hazine ve Ormana Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1989 yılında orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması yapılmış, 05.03.1990 günü ilan edilerek kesinleşmiştir.
Çekişmeli 138 sayılı parsel, 1978 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında davalı … adına tespit edilmiş, davacı … tapu kaydına tutunarak Orman Yönetimi de taşınmazın orman olduğunu bildirerek 29.08.1980 tarihli dilekçe ile tesbit tutanağına itiraz etmişlerdir. Kadastro komisyonu 13.02.1996 günlü kararıyla sadece …’ün itirazının reddine karar verilmesi üzerine … temyize konu bu davayı açmıştır. Kadastro komisyonunca Orman Yönetiminin itirazı incelenmemiş ve bu konuda bir karar verilmemiştir. Orman Yönetimi yasal süre içinde tesbit tutanağına itiraz ettiğine göre, kadastro tutanağı Orman Yönetimi bakımından kesinleşmemiştir. Orman Yönetimi davanın doğal tarafıdır. Diğer taraftan; yargılamanın devamı sırasında yörede orman kadastrosu yapılması nedeniyle görülmekte olan dava aynı zamanda orman kadastrosuna itiraza dönüşmüştür. Davanın varlığı orman kadastrosunun kesinleşmesini önler. Bu durumda, hükme esas alınan 01.06.2009 tarihli orman bilirkişiler kurulu raporunda, taşınmazın (A) işaretli 4511,42 m2’lik bölümünün eylemli orman olduğu belirlendiğinden bu bölüm yönünden Orman Yönetiminin davasının kabulü gerekirken davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde Orman Yönetimine iadesine 18/05/2010 günü oybirliği ile karar verildi.