Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2010/2669 E. 2010/5151 K. 15.04.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/2669
KARAR NO : 2010/5151
KARAR TARİHİ : 15.04.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki elatmanın önlenmesi ve orman kadastrosuna itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … 01.07.2002 tarihli dilekçesiyle, tapuda kendi adına kayıtlı olan … köyü 116 sayılı parselin orman sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle orman sınırları dışına çıkarılmasına ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesinin 1957/221-341 sayılı kararının bulunduğunu, orman kadastro komisyonlarının bu kararı gözetmediklerini, 116 parsel sayılı taşınmazının çaplı taşınmazını taş duvar ile çevirmek istediğinde davalı … Yönetiminin 17.05.2002 tarihinde taşınmazının 650 m2 bölümünün orman sınırları içinde olduğu iddiasıyla buna engel olmak suretiyle taşınmazına el attığını, davalı yönetimlerin el atmasının önlenmesini ve Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı ile orman sınırları dışında bırakılan 7390 m2 yüzölçümündeki taşınmazın orman sınırları içinde bırakılmasına ilişkin orman kadastro komisyonu çalışmalarının iptalini istetmiş, davalar birleştirilmiştir. Mahkemece davanın REDDİNE karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, elatmanın önlenmesine ve orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu … köyünde 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre 1940 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 1978-1980 tarihleri arasında yapılıp kesinleşen aplikasyon ve 1744 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2. madde uygulaması, 1987 yılında yapılıp, 1.12.1989 tarihinde ilan edilerek dava tarihinden önce kesinleşen aplikasyon ve 3302 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde bulunmaktadır.
1970 yılında yapılıp 09.04.1971 tarihinde kesinleşen orman kadastrosunda çekişmeli … köyü 116 parsel sayılı 4760 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tarla niteliğiyle, kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde kalıyorsa da, orman sınırları dışına çıkarılmasına ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesinin 1957/221-341 sayılı kesinleşmiş kararının bulunduğundan söz edilerek kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle … … adına tesbit ve tescil edilmiş, 03.12.2001 tarihinde … adına tescil edilmiştir.
Aynı gün temyiz incelemesi yapılan … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/241 esasına kayıtlı dava dosasında, Davacı … tarafından 01.07.2002 günlü dilekçeyle, davalı Hazine ve Orman Yönetimi aleyhine, tapuda kendi adına kayıtlı olan Ekincik köyü 116 sayılı parselinin orman sayılmayan yerlerden olduğuna ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesinin 1957/221-341 sayılı kararı bulunduğu halde, bu yerin etrafını taş duvar ile çevirmek istediğinde, Orman Yönetiminin taşınmazın 650 m2 bölümün orman sayılan yerlerden olduğunu söyleyerek engel olduğu ve bu şekilde taşınmazına el attığı, el atmasının önlenmesi iddiasıyla açtığı davanın, gerçek kişinin tutunduğu Asliye Hukuk Mahkemesinin 1957/221-341 sayılı kararının, Orman Yönetiminin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 25.03.2008 gün ve 2008/648-4648 sayılı kararı ile bozulduğu, parselin dava konusu bölümünün kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde bırakıldığının belirlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/302 esasına kayıtlı dava dosyasında ise aynı davacı … tarafından davalılar Ekincik köyü Tüzel Kişiliği, Hazine ve Orman Yönetimi aleyhine, 14.11.2006 tarihli dava dilekçesinde sınırları bildirilen 7390 m2 yüzölçümündeki taşınmazın bir bütün olduğu aynı köy 116 sayılı parsel ile bir bütün olduğu, bu taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğuna ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesinin Asliye Hukuk Mahkemesinin 1957/221-341 sayılı kesinleşmiş kararının bulunduğu, bu bölümün medeni yasanın 713. maddesi gereğince adına tapuya tescili iddiasıyla açtığı davanın da iddiasıyla açtığı davanın, gerçek kişinin tutunduğu Asliye Hukuk Mahkemesinin 1957/221-341 sayılı kararının, Orman Yönetiminin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 25.03.2008 gün ve 2008/648-4648 sayılı kararı ile bozulduğu, parselin dava konusu bölümünün kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde bırakıldığının belirlendiği gerekçesiyle dava red edilmiştir.
Uyuşmazlık Ekincik köyü 116 sayılı parsel ve bu parselle bir bütün olduğu iddia edilen ve tescil davasına konu edilen bölümün kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içindeki orman sayılan yerlerden olup olmadığı ve bu yerlerin orman sayılmayan yerlerden olduğuna ilişkin kesin hüküm bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.10.1959 gün ve 1957/221-341 sayılı kararı ve dosyasında; Davacı Kürkçüler köyünden … oğlu … … tarafından davalı sıfatıyla Orman Yönetimi aleyhine 14.01.1957 tarihli dilekçesinde sınırları bildirilen 4 parça taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu halde, orman kadastro komisyonunca orman olarak sınırlandırılmasının yasal olmadığı iddiasıyla açılan davanın, Ziraat Vekaletinin görüşüne uygun olarak kabulüne karar verildiği, kararın davalı … Yönetimine tebliği edilmeden arşivde bekletildiği, 2008 yılında tebliğe çıkartılması üzerine Orman yönetimince temyiz edildiği, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 25.03.2008 gün ve 2008/648-4648 sayılı kararı ile araştırma eksikli nedeniyle bozulduğu, dava dosyasının … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/340 esasını kayıt edildiği, 10.02.2009 tarihli celsede davacı taraf duruşmaya gelmediği için, dava dosyası işlemden kaldırıldığı, 18.05.2009 gün ve 2008/340-218 sayılı kararı ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Kesinleşmiş orman kadastro haritasının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporuyla çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu sınırları içinde bırakıldığı, sonraki işlemlerde durumunun değişmediği, davacı tarafın tutunduğu mahkeme kararının Yargıtay tarafından bozulduğu, Yargıtay bozmasından sonra orman kadastrosuna itiraz davasının açılmamış sayılmasına karar verildiği, bu nedenle orman sınırlarının kesinleştiği, orman kadastrosuna ilişkin tutanak ve haritaların uygulanmasına dayalı araştırma inceleme ve keşif sonucu çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde bırakıldığı, sonraki işlemlerde durumunun değişmediği belirlenerek davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı gerçek kişinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, aşağıda … onama harcının temyiz eden gerçek kişiye yükletilmesine 15/04/2010 günü oybirliği ile karar verildi.