Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2010/2161 E. 2010/2629 K. 03.03.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/2161
KARAR NO : 2010/2629
KARAR TARİHİ : 03.03.2010

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … Yönetimi ve davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Çekişmeli …Köyü 5774, 5775, 5776, 5901 ve 5902 parsellerin 1969 yılında yapılan tapulama sırasında, gerçek kişiler adına yapılan tesbitlerine karşı, Orman Yönetimi ve bazı gerçek kişiler tarafından itiraz edilmesi üzerine, kadastro komisyonunca 24.04.1975 günlü kararla, bir kısım taşınmazların orman olarak tapulama harici bırakılmalarına karar verildiği, buna karşı gerçek kişilerin açtığı kadastro tesbitine itiraz davasında kısmen kabul yönünde verilen kararın tüm davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 30.06.1992 gün 9959-3372 sayılı kararı ile “24.04.1975 gün 48 numaralı komisyon kararının, lehine tespit yapılanların tümüne tebliğ edilmediği, tapulama komisyonunca tesbit iptal edildiğine göre, tesbit maliklerinden ölü olanların mirasçılarının; adresi tesbit edilemeyenlerin adreslerinin belirlenerek davada yer almalarının sağlanması” gereğine işaret edilerek hükmün bozulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra 5774 ve 5775 parsellerin orman niteliği ile Hazine adına; 5776 parselin 17.12.1990 tarihli krokide (A)=27,300 m2 işaretli, 5901 parselin 17.12.1990 tarihli krokide (B)=553,500 m2 işaretli, 5902 parselin 17.12.1990 tarihli krokide (C)=20,300 m2 işaretli bölümlerinin orman niteliği ile Hazine adına; kalan kısımlarının ilk tesbit malikleri adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı … Yönetimi ve davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma, inceleme sonucunda çekişmeli taşınmazların tamamının orman sayılan yer olduğu belirlendiği halde, önceki hükmün yalnızca davacılar tarafından temyiz edildiği, Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmediği, bu nedenle davanın kısmen kabulü yönünde verilen hükmün, davacılar yönünden usulü kazanılmış hak oluşturduğu ve dolayısıyla davacı gerçek kişilerin daha aleyhinde hüküm kurulamayacağı gerekçesinden hareketle önceki kararın aynısına hükmedilmiştir.
Oysa, dava tapulama komisyon kararına itiraz niteliğinde olup, 24.04.1975 gün 48 numaralı komisyon kararında, davacı gerçek kişiler adına tespit edilen çekişmeli taşınmazların bir bölümünün tapu kaydı miktar fazlası ve Orman Bakanlığı mütalaasına göre orman sayılan yerlerden olması nedeniyle ilk tespitler iptal edilerek, 5902 parselin (A) işaretli 27700 m2 bölümünün, 5901, 5774, 5775, 5776 parsellerin ise tamamının orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesi üzerine davacı gerçek kişiler tarafından sadece Orman Yönetimi hasım gösterilmek suretiyle komisyon kararının iptali istenmiş, ormanların mülkiyeti Hazineye ait olduğu halde, mülk sahibi Hazineye husumet yöneltilmemiştir. Dairenin 30.06.1992 gün 9959-3372 sayılı bozma kararı ise yalnızca komisyon kararı tebliğindeki eksikliğe ilişkin olup sair yönler incelenmemiştir.
Bozma sonrası yapılan araştırmada çekişmeli taşınmazların tamamının orman sayılan yerlerden olduğu açıklanmışsa da, yörede yapılan orman kadastro çalışmalarına ait harita ve tutanakların getirtilmemesi, taşınmazların orman kadastro haritası ve memleket haritasındaki konumlarının gösterilmemiş olması nedeniyle yapılan araştırma hükme yeterli değildir. Ayrıca, 24.04.1975 tarihli komisyon kararı ile orman olarak Hazine adına tescil edilen yerlerin miktarı (1912 dönüm) ile mahkemece bozma kararı öncesinde orman olarak tescile karar verilen taşınmazların miktarı (yaklaşık 977 dönüm) da birbirini tutmamaktadır. Mahkemece itiraza konu komisyon kararının krokisi de uygulanmamıştır. Ancak, Hazinenin davada taraf olarak yeralmasının sağlanmamış olması nedeniyle kamu düzenine ilişkin olan taraf teşkili konusunun öncelikli bozma nedeni olması dolayısıyla sair hususlar bozma nedeni yapılmamıştır.
O halde; öncelikle, mülk sahibi Hazinenin davada taraf olarak yeralması sağlanmalı, daha sonra işin esasına girilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı … Yönetimi ve davacı gerçek kişilerin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 03/03/2010 günü oybirliği ile karar verildi.