Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2010/16875 E. 2011/925 K. 27.01.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/16875
KARAR NO : 2011/925
KARAR TARİHİ : 27.01.2011

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Kadastro sırasında …,… 10, 11, 12 parsel sayılı 3146.28 m2, 3539.87 m2, 2947.94 m2, 2948.66 m2, 4215.23 m2, 2300.43 m2, 1444.37 m2, 3013386.43 m2, 37656.56 m2 ve 2917.80 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, mera niteliyle orta malı olarak sınırlandırılmıştır. Aynı köy 149 ada 1, 2, 3, 4, 5 parsel sayılı 4419.24 m2, 879.98 m2, 1084.14 m2, 899.42 m2 ve 880.99 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar ise kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle kişiler adına tesbit edilmiştir. Davacı …, … ve … tüm taşınmazlara, diğer davacılar ise mera niteliğiyle sınırlandırılan taşınmazlara yönelik ayrı ayrı kazandırıcı zamanaşımı iddiasıyla dava açmışlar. Mahkemece açılan tüm davalar birleştirilerek, davacı …, …, …, …, … ve …, …, davacı …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … (…), …’in davasının kısmen kabul ve kısmen de reddine, davacı …, …, …’ın davasının reddine, … Köyü, 101 ada 10 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin 24/08/2009 tarihli raporunda “… 1” rumuzlu kısmının … adına, “… 2” ve “… 3” rumuzlu kısımlarının … adına, “…, …, … 1”, “…, …, … 2”, “…, …, … 3”, “…, …, … 4”, “…, …, … 5”, “…, …, … 6” ve “…, …, … 7” rumuzlu kısımlarının 1/3’er hisse ile …, … ve … adlarına, “…,…,… ” rumuzlu kısımlarının (… mirasçıları) 4/16 hissesinin …, 3/16 hissesinin …, 3/16 hissesinin …, 3/16 hissesinin … ve 3/16 hissesinin … adına tespit ve tesciline, “… 1”, “… 2”, “… 3” ve “… 4” rumuzlu kısımlarının … adına, “… 1”, “… 2”, “… 3” ve “… 4” rumuzlu kısımlarının … adına, “… 1”, “… 2”, “… 3”, “… 4” ve “… 5” rumuzlu kısımlarının … adına, “… 1” ve “… 2”
-2-
2010/16875-2011/925

rumuzlu kısımlarının … adına, “… 1”, “… 2” ve “… 3” rumuzlu kısımlarının … adına, “… 2”, “… 5”, “… 6”, “… 7” ve “… 9” rumuzlu kısımlarının 2/8 hissesinin …, 3/8 hissesinin … ve 3/8 hissesinin de … adına, “… 1”, “… 2” ve “… 3” rumuzlu kısımlarının … adına, “… 1” ve “… 3” rumuzlu kısımlarının … adına, “… 1”, “… 2”, “… 3” ve “… 5” rumuzlu kısımlarının … adına, “… 1”, “… 2”, “… 3”, “… 4” ve “… 5” rumuzlu kısımlarının … adına, “…-… 1” rumuzlu kısmının 1/2’şer hisse ile … ve … adına, “…-… 2” ve “…-… 4” rumuzlu kısımlarının … adına, “… 1” rumuzlu kısımlarının … adına tespit ve tesciline, …10 parsel sayılı taşınmazın yukarıda hüküm altına alınan kısımları dışında kalan bakiye kısmının mera vasfı ile sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına, …,… 2 parsel sayılı taşınmazın 1/3’er hisse ile …, … ve … adına tespit ve tesciline, Ardahan İli, … 4, 5, 6, 7, 8, 9, 11, 12 parsel sayılı taşınmazların mera vasfı ile sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına, …,… ada 1, 3, 4, 5 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tesciline, karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından 10 sayılı parselle ve vekalet ücretine yönelik temyiz edilmiştir.
Temyize konu taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Mahkemece çekişmeli 10 sayılı parsel içerisinde kalan ve davacıların ismi ile işaretli kısımların mera niteliğinde olmadığı ve davacılar yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunun belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Çekişmeli 10 parsel sayılı taşınmazın batısında ve güneyinde orman niteliğiyle tespit edilen 101 ada 1 ve 2 sayılı taşınmazlar bulunduğu halde çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı araştırılmamıştır. Bunun yanında somut olaylara dayanmayan soyut nitelikteki yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile yetinilmiş oması nedeniyle yapılan zilyetlik araştırması da yetersizdir.
Bir yerin mer’a olarak kabul edilebilmesi için, taşınmazın yetkili idari merciler tarafından mer’a olarak tahsis edilmesi ya da taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde kamu malı niteliğinde mer’a olarak kullanılagelmiş olmasına bağlıdır. O halde, uyuşmazlığın saptanan niteliği dikkate alınarak taşınmazların bulunduğu bölgede yetkili idari merciler tarafından 4753-5618 Sayılı Yasalar uyarınca mer’a tahsisi yapılmış ise Köy Hizmetleri İl ve Özel İdare Müdürlüğü’nden 4753 ve 5618 Sayılı Yasalar uyarınca taşınmazların bulunduğu bölgede mer’a tahsisi yapılmamış ise aynı doğrultudaki araştırma, 4342 Sayılı Yasa uyarınca taşınmazların bulunduğu mülki amirlikten ayrı ayrı sorulup saptanması zorunludur.
Bu sebeple; eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilmeli; mer’a yönünden tasınmazın bulundugu bolgede 4753 ve 5618 Sayılı yasalar gereğince mera tahsisi yapılıp yapılmadığı öncelikle Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünden yasada yapılan değişiklik uyarınca özel idareden de ayrı ayrı sorulup saptanmalı, 4342 Sayılı Yasa uyarınca taşınmazın bulunduğu bölgede mera tahsisi yapılıp yapılmadığı gibi mülki

-3-
2010/16875-2011/925

amirlikten sorulup saptanmalı, sözü edilen yasalar uyarınca bölgede mera tahsisi yapılmış ise mera tahsis haritası ve eki belgeler getirtilmeli; komşu köylerden çekişmeli parseli bilen ancak tanıklığa engel hali bulunmayan yerel bilirkişiler belirlenmeli, serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir uzman orman yüksek mühendisi bulunamadığı takdirde orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak iki kişilik bilirkişi kurulu ile ziraat mühendisi bilirkişi aracılığıyla yapılacak keşifte çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; kesinleşmiş tahdit söz konusu olmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler uzman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; çekişmeli taşınmazın memleket haritasına göre, konumu saptanıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; mera tahsisi yapılmış ise mera tahsis haritasının ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlenerek arz uzerindeki doğal yada yapay sınır yerleri ile haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalardan yararlanılarak her iki harita çakıştırılarak yerine uygulanmalı, bu yolla dava konusu taşınmazın mera tahsis haritasının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız saptanmalı, mera tahsisi yapılmamış ise dava konusu taşınmazın oncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde mera olarak kullanıp kullanılmadıgı yolunda komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişi ve aynı yöntemle tarafların gösterecekleri tanıklardan ayrı ayrı olaylara dayalı bilgi alınmalı, bilirkişi ve tanık sözlerinin tutanak içeriğine aykırı düşmesi halinde 3402 Sayılı Yasanın 30/1. Maddesi gereğince tespit tutanağı bilirkişileri tanık sıfatıyla taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek aykırılık giderilmeli, komşu taşınmazların tespit tutanakları ve varsa dayanakları kayıtlar getirtilip uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmelidir.
Çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu sınırları dışında ve ayrıca devletin hüküm ve tasarrufu altında öncesi ve halen orman ve mer’a sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, davacı gerçek kişilerin bu yeri Hazineye karşı 3402 Sayılı Yasanın 14 ve 17. maddeleri gereğince imar-ihya ve zilyetlik yoluyla kazanıldığını kanıtlaması gerekeceğinden, bu kez dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ilişkin olarak tespit tarihinden 15-20 yıl öncesine ilişkin 1/20000 ve 1/25000 ölçekli stereoskopik hava fotoğrafları ile aynı yıllara ilişkin fotogonometri yöntemiyle düzenlenmiş harita bulundukları yerlerden getirtilmeli, bu belgeler Ziraat Fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir Harita-Kadastro (Jeodezi ve Fotogrametri) mühendisi ile bir yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava
-4-
2010/16875-2011/925

fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, taşınmaz üzerinde tam olarak hangi tarihten itibaren zilyetliğin başladığı belirlenmeli, kadastro tesbit tarihine kadar geçen zilyetlik süresinin iktisap için yeterli olup olmadığı üzerinde durulmalı, zilyetlik olgusunun maddi olaylara dayalı olmasından hareketle, maddi olayların ancak tanık, bilirkişi ve benzeri anlatımlarla kanıtlanacağı gözetilmeli (H.G.K. 30/03/1994 gün ve 1993/8-939-1994/176 sayılı kararı), komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tespit tarihine kadar davacı kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenerek toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeye dayanarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 27/01/2011 günü oybirliği ile karar verildi.