YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/16790
KARAR NO : 2011/2822
KARAR TARİHİ : 16.03.2011
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine ve davalı … vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 23/11/2009 tarih ve 2009/14855-17268 sayılı bozma kararında özetle: “Her ne kadar dava konusu 106 ada 2 parsel sayılı taşınmaz memleket haritasında açık alanda kalmakta ise de, çekişmeli taşınmaz üzerinde doğal olarak yetişmiş meşe ağaçlarının bulunduğu, taşınmazın ziraat arazisi olarak kullanılmadığı, bu hali ile taşınmaz üzerinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği şartlarının oluştuğunun kabul edilemeyeceği, bu nedenle çekişmeli taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmesi gerektiği” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve dava konusu Bingöl ili, Merkez ilçesi, … Köyü, … Mevkiinde bulunan 106 ada 2 nolu parsele ilişkin kadastro tespitinin iptali ile orman niteliğiyle davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre davanın kabulü yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasanın 16. maddesi ile getirilen 3402 Sayılı Yasanın 36/A maddesinde “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” ve 17. maddesi ile eklenen geçici 11. maddesine göre; “bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” hükmü gereğince davalı aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de; bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün 4., 5., ve 6. bentlerinin kaldırılarak, bunun yerine “6099 Sayılı Yasa ile getirilen 3402 Sayılı Yasanın 36/A maddesi gereğince yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, aşağıda … onama harcının temyiz eden davalı gerçek kişiye yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 16/03/2011 günü oybirliğiyle karar verildi.