YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/15449
KARAR NO : 2011/1332
KARAR TARİHİ : 17.02.2011
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında … Köyü 101 ada 434 parsel sayılı 7702.30 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, ham toprak niteliğiyle Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı, tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine ve dava konusu parselin orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Mahkemece dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu belirlendiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Davacı tapu kaydı ve zilyetliğe dayandığı halde mahkemece dayanak geldisi Arapgir Sulh Hukuk Mahkemesinin 04/04/1957 tarih ve 4/44 nolu ilamı ile oluşan Temmuz 1957 tarih 31 nolu tapu tüm tedavülleriyle getirtilip uygulanmamış, taşınmazın orman niteliğiyle tesciline karar verilmesine rağmen çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı araştırılmamıştır.
O halde; öncelikle çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı sorularak yapılmış ise bu orman kadastrosuna ilişkin tutanak ve haritalar; dayanak tapu kaydının varsa krokileri ile revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi, çekişmeli taşınmazın hangi bölümünde hangi ağaçların bulunduğu bu bölümlerin eğiminin ne olduğu detaylı olarak incelenerek krokisinde tek tek işaretlettirilmeli; Keşif sırasında hakim gözetiminde, taşınmazın bir birinden farklılık gösteren bölümlerinin ayrı ayrı dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dava dosyası içine konulmalı,orman kadastrosu var ise fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu
gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; Keşif sırasında hakim gözetiminde, taşınmazın bir birinden farklılık gösteren bölümlerinin ayrı ayrı dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dava dosyası içine konulmalı, çekişmeli taşınmazın komşusu olan parsellere uygulanan kayıtların bu yönü ne olarak nitelendirdiği belirlenmeli; dayanak tapu kaydı tescil ilamıyla oluştuğundan, tescil dosyası getirtilip hazinenin davada taraf olup olmadığı belirlenip taraflar yönünden kesin hüküm oluşturup oluşturmadığı değerledirilmeli; krokisi varsa, 3402 Sayılı Yasanın 20/A maddesine göre, “kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırları itibar” olunacağından, çekişmeli taşınmazın kroki ve tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığı, belirlenerek tespit tutanakları getirtilmeli ve tapunun uyduğu taşınmazlar harita üzerinde gösterilmeli, fen bilirkişiye kayıtların kapsamlarını belirtir ve keşfi izlemeye imkan verir kroki düzenlettirilmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı ve tapu kaydının kapsamında kalmadığının belirlenmesi halinde bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tespit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 Sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, murisler yönünden de Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlükleri ile Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı yasanın 03.07.2005 gün 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı, tespit bilirkişileri de tanık sıfatıyla dinlenerek aykırılığın giderilmesine çalışılmalı ve toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Eksik incelemeye dayalı yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı …’ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 17/02/2011 günü oybirliği ile karar verildi.