Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2010/15271 E. 2011/1464 K. 21.02.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/15271
KARAR NO : 2011/1464
KARAR TARİHİ : 21.02.2011

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı gerçek kişi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında … Köyü 106 ada 10 parsel sayılı 535,28 m² yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle … adına tesbit edilmiştir. Davacı Hazine, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu parselin orman niteliği ile hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 6831 Sayılı Yasaya göre 2003 yılında yapılıp 30.12.2003 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, çekişmeli taşınmazın memleket haritasında … yerinde kalmasına, uzman orman bilirkişi tarafından yapılan inceleme ve araştırmada toprağının humuslu orman toprağı niteliğinde, dört tarafı orman ile çevrili 6831 Sayılı Yasanın 17/2. maddesi hükmüne göre orman içi açıklığı niteliğinde olduğu bildirildiğine ve bu nitelikteki taşınmazların, 15.07.2007 günlü Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a maddesi gereğince orman olarak sınırlandırılmasının zorunlu bulunmasına, H.G.K.’nun 10.12.1997 gün 1997/20-830-1034, 17.12.1997 gün 1997/20-808-1039, 22.10.2003 gün 2003/20-665-614 ve 11.10.2004 gün 2004/7-531-581 sayılı kararlarında da açıklandığı gibi bu tür yerler kesinleşen orman kadastro sınırları dışında bulunsa bile devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle zilyetlikle kazanılamayacağına ve özel mülk olarak kişiler adına tescil edilemeyeceği belirlenerek hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasanın 16. maddesi ile getirilen 3402 Sayılı Yasanın 36/A maddesinde “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına Karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” ve 17. maddesi ile eklenen geçici 11. maddesine göre; “bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” hükmü gereğince davalı gerçek kişiler aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de; bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden
yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün 2., 3. ve 4. bentlerinin kaldırılarak, bunun yerine “6099 Sayılı Yasa ile getirilen 3402 Sayılı Yasanın 36/A maddesi gereğince yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, aşağıda … onama harcının temyiz edene yükletilmesine 21/02/2011 günü oybirliğiyle karar verildi.