Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2010/15094 E. 2011/1140 K. 15.02.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/15094
KARAR NO : 2011/1140
KARAR TARİHİ : 15.02.2011

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 28/05/2009 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi DAVALILAR … VE … vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 23/2/2010 günü için yapılan tebligat üzerine,duruşmalı temyiz eden davalı vekili avukat … geldi, karşı taraftan … ve … vekili avukat …, ORMAN YÖNETİMİ vekili avukat … ,davacı … VE ARKADAŞLARI vekili avukat … geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında davaya konu … Köyü 394 parsel sayılı 8910 m2 yüzölçümündeki taşınmaz 15.12.1960 tarihli tapu ve 228 nolu vergi kaydı ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle … adına tesbit edilmiştir.
İtirazları komisyonca reddedilen Davacı … ve arkadaşları dava konusu taşınmaza, 07/02/1962 tarih 1 nolu tapu kaydı ile malik olduklarını ileri sürerek komisyon kararının iptali ile taşınmazın tapu malikleri adına tescili istemiyle dava açmışlardır.
ORMAN YÖNETİMİ davaya taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunu ileri sürerek orman niteliğinde hazine adına tescili, … VE … ise, davacı … murisleri …, … ve … , dava dışı … … isimli kişiye satmayı vaat ettikleri yerlerin bu defa anılan kişi tarafından 1991 ila 1994 yıllarıarasında düzenlenen sözleşmelerle kendilerine satışın vaat edildiğini belirterek … ait payın 1/2 oranında adlarına tescili istemiyle davaya katılmışlardır.
Davalılar ise taşınmazın kendilerine ait tapulu taşınmazları olduğunu; davacıların taşınmazda malikiyetlerinin söz konusu olmadığını, davalıların dayandıkları tapu kaydının hukuken geçerli bir tapu kaydı olmadığını bu nedenle de davanın reddi gerektiğini belirtmişlerdir.
“Mahkemece, Orman Yönetiminin davasının kabulüne ve dava konusu parselin orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 13/2/2001 gün ve 2001/380-1047 sayılı kararı ile,( Tespit dayanağı tapu kaydının 15.12.1960 tarih ve 4 nolu, 2640 m2 miktarlı zeytincilik tapusu olduğu, kadastro tespit tutanağına ve zemindeki duruma göre ise, taşınmazın
miktarının 8910 m2 olduğu ve bu miktarın tapu miktarının çok üzerinde olduğundan,sahkemece öncelikle yapılacak iş: taşınmaz başında evvelce görev almış bilirkişiler dışında yeniden seçilecek bir uzman orman yüksek mühendisi, bulunmadığı takdirde orman mühendisi ve bir fen bilirkişisi eşliğinde yeniden keşif yapılarak taşınmazın eylemli durumu ile öncesinin tespiti açısından memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planındaki durumunun ayrıntılı ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması, zeytincilik tapusunun miktarı ile geçerli olacağının düşünülmesi” gereğini değinilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, Orman Yönetiminin davasının reddine ve dava konusu parselin TESPİT GİBİ TESCİLİNE karar verilmiş, hüküm orman yönetimi tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 23/09/2003 gün ve 2003/ 4909-5898 sayılı kararı ile, (dosyaya getirtilen tapu müsbite evraklarındaki haritasına göre davalıya 4 ve 7 nolu zeytincilik parselinin tahsis edildiği 1/2000 ölçekli haritada 4 parselin 13.800 m2, 7 parselin 7800 m2 ve ikisinin toplam yüzölçümünün 21640 m2 olduğu yazılı olduğu,zeytincilik haritasında 13800 + 7800 = 21640 m2 olduğunun belirtildiği halde tahsisle ilgili evrakta 20640 m2 olarak yazıldığı ve bu miktar tapuya da aynen geçirildiği,tapu Sicil Müdürlüğünün gönderdiği yanlış kayıtta (sıfır) rakamını yazılmadığı ve 2640 m2 olarak bildirildiği,mahkemece gerekçeli kararda “zeytincilik tapusunun gerçek yüzölçümünün 20640 m2 olarak yazıldığı anlaşılmaktadır” gerekçesiyle hüküm kurulduğu,dairenin, 17.12.2002 günlü iade kararıyla ilk tapunun dayanağı evrak ve haritanın aslını getirtilere incelenmesi sonucunda, 21640 m2 olduğu halde hesap hatası olarak evraka 20640 m2 olarak yazıldığının anlaşıldığı,dosyadaki fen bilirkişi krokisi ve tapu dayanağı haritaya göre tapu haritasının dolayısı ile tapu kaydının davaya konu 394 parsele değil, kuzeydeki 393 parsele ait olabileceği pafta şeklinden anlaşıldığı ancak komşu 396 parsel hariç diğer hiçbir komşu tutanak ve dayanağı kayıtların dosyada bulunmadığı,komşu 396 parselin 1977/65 sayılı dosyada, yine komşu 395 sayılı parselinde 1977/77 sayılı dosyada davalı oldukları ve 1977/65 sayılı dosya ile birleştirildiğinin anlaşıldığı, o halde; hükmüne uyulan bozma gerekleri yerine getirilmediği ve dosyadaki haritalara göre davalının tapusunun dava dışı 393 parsele uyup uymadığının araştırılmadığından,sınırdaki 3 ve 8 nolu zeytincilik parsellerine ait kayıtlar ve haritalar ile 393 parsel tutanak aslı ve ekleri yine komşu 395-396 parsellere ait mahkemenin 1977/65 sayılı dava dosyası getirilerek tespite esas alınan tapu kaydı ve dayanağı haritası 3402 Sayılı Yasanın 20/A maddesi gereğince yerine uygulanıp, Zeytincilik Yasası uyarınca düzenlenen belgelerdeki kroki ve orada verilen miktarın tam olarak nereyi kapsadığının belirlenmesi, önceki bozma kararında değinilen yönlerde de araştırma yapılıp, sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak,davacıların davasının REDDİNE, katılan davacı … YÖNETİMİNİN DAVASININ KABULÜ ile davaya konu taşınmazın ORMAN NİTELİĞİNDE HAZİNE ADINA TESCİLİNE, katılan … ve …’ ın dava dilekçelerinin GÖREV YÖNÜNDEN REDDİ ile,görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren en geç 10 gün içerisinde başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili MARMARİS ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davalılardan … ve … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde … serisi olarak 1966 yılında yapılıp tespit tarihinden önce kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
Dosya kapsamına, mahkemece uyulan bozma kararı uyarınca işlem yapılıp, hüküm kurulmuş olmasına ve uzman bilirkişiler tarafından yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada, çekişmeli taşınmazın tespit dayanağı tapunun kapsamında olmayıp fiilen orman niteliğinde ve orman sayılan yerlerden olduğu, bu niteliği ile 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17.maddesine göre imar ve ihyaya dayalı zilyetlikle kazanılamayacak yerlerden olduğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 36. maddesine eklenen (a) fıkrası ile Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt
lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine
vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” ve 17. maddesi ile eklenen geçici 11. maddesine göre; bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” hükmü gereğince davalılar aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de; bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün 5 ve 6. bentlerinin kaldırılarak, bunun yerine “6099 Sayılı Yasa ile 3402 Sayılı Yasanın 36.maddesine eklenen (a) fıkrası gereğince yargılama giderlerinin katılan davacı … Yönetimi üzerinde bırakılmasına,katılan davacı … Yönetimi lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 15/02/2011 günü oy birliği ile karar verildi.