YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/14169
KARAR NO : 2011/64
KARAR TARİHİ : 17.01.2011
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVACILAR : …-…
DAHİLİ DAVALI : HAZİNE
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar … ve … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 10.02.2010 gün ve 2009/19000 – 2010/1547 sayılı bozma kararında özetle: “Orman Kadastrosu 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi hükümlerine 2005 yılında yapılmış, çekişmeli taşınmaz orman olarak sınırlandırılmış, genel kadastro 2006 yılında yapılmış, çekişmeli taşınmaz bölümünün de içinde bulunduğu … Köyü 106 ada 2512 parsel sayılı 3772 Hektar 7475 m2 yüzölçümündeki parsel orman niteliğiyle Hazine adına tesbit edilmiş, 09.06.2006 ila 10.07.2006 tarihleri arasında yapılan ilanın sonunda itirazsız kesinleşerek tapuya kayıt edilmiştir.
Orman niteliğiyle Hazine adına tapuda kayıtlı olan parselin bir bölümü için açılan tapu iptal tescil davasında davalı sıfatının, taşınmazın kuru mülkiyetine sahip olan Hazine ile taşınmazı kullanmak ve korumak yükümlülüğü bulunan Orman Yönetimine ait olduğu, her iki yönetimin mecburi dava arkadaşı oldukları gözetilmeden sadece Orman Yönetimi aleyhine dava açılarak yargılamaya devamla hüküm kurulması,
Ayrıca; dava, …,… ada 2512 sayılı parselin 10 dönüm yüzölçümündeki bölümü için açıldığı ve bu bölümü için araştırma yapılıp bilirkişi raporları alındığı ve taşınmazın diğer bölümü için dava bulunmadığı halde, dava aşılarak 3777 Hektar 7475 m2 yüzölçümündeki parselin tamamı için davanın kabul edilmesi usul ve yasaya aykırı olup mutlak bozma nedenidir.
Diğer taraftan; 0.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 Sayılı Yasanın 4/3. maddesi; “çalışma alanında orman bulunması ve 6831 Sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosuna başlanılmamış olması halinde, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti kadastro ekibi tarafından yapılır ve bu durum ekip tarafından iki ay önce Orman Genel müdürlüğüne bildirilir. Buna karşılık iki ay içinde kadastro komisyonlarınca orman sınırlarının belirlenmemesi halinde kadastro çalışma alanı sınırları kadastro ekiplerince belirlenir ve çalışmalar bu kanun hükümlerine göre yürütülür.
Kadastro ekiplerince bu şekilde tespit ve ilan edilen yerlerde orman kadastro işlemleri de ikmal edilmiş sayılır. Orman kadastrosu kesinleşmiş yerlerde bu sınırlara aynen uyulur.” şeklinde iken 22.02.2005 gün 5304 Sayılı Yasa ile sözü edilen üçüncü fıkra değiştirilmiş ve aynı maddeye 4 – 5 – 6’ıncı fıkralar eklenmiştir. Bu değişiklikte 3. fıkra “Çalışma alanında orman bulunması ve 6831 Sayılı Orman Yasasına göre orman kadastrosuna başlanılmamış olması halinde orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tesbiti kadastro ekibi tarafından yapılır. Ancak; bu çalışmalarda kadastro ekibine Orman Genel Müdürlüğü taşra teşkilatınca görevlendirilecek en az bir orman yüksek mühendisi veya ziraat mühendisinin bildirimden itibaren 7 gün içinde iştirak ettirilmesi zorunludur.bu çalışmalara muhtar ve bilirkişilerin katılmaması halinde çalışmalar re’sen devam ettirilir.” şeklini almıştır.
-2-
2010/14169-2011/64
Eklenen 5. Fıkra ise “Çalışma alanındaki ormanların bu ekipçe sınırlandırılma ve tesbitleri yapılarak otuz günlük kısmi ilana alınır. Bu alanlarda orman kadastrosu yapılmış sayılır” şeklindedir.
Yasanın getirdiği bu yeni düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca orman kadastro çalışmalarının yapıldığı, kadastro ekiplerince dava konusu 106 ada 2512 sayılı parselin orman niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiği ve kamu malı niteliğini kazandığı, 3402 Sayılı Yasanın 16/D maddesi hükmünde “Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlar, bu yasada hüküm bulunmayan hallerde, özel yasaları hükümlerine tabi olduğu”nun belirtildiği, bu nedenle ormanlar hakkında özel yasa olan 6831 Sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gerektiği ve 6831 Sayılı Yasanın 11/1. maddesinde de orman kadastrosunun kesinleşmesinden sonra tapulu taşınmazlarda tapu sahiplerinin 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açabilecekleri hükmünün bulunduğu, bu ilkelerin H.G.K.’nun 08.06.2005 gün 2005/20-327-377 sayılı ve 28.06.2006 gün 2006/20-467-494 sayılı kararlarında da aynen benimsendiği anlaşılmakla, davacı … ve …’ın zilyetliğe dayanarak açtığı davanın reddine karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar … ve … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 17/01/2011 gününde oybirliği ile karar verildi.