Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2010/14040 E. 2011/160 K. 18.01.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/14040
KARAR NO : 2011/160
KARAR TARİHİ : 18.01.2011

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında … Köyü 138 ada 2 parsel sayılı 1280.14m2 yüzölçümündeki taşınmaz, zeytinlik niteliği ile belgesizden, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı gerçek kişi adına tespit edilmiş; davacı … Yönetimi, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine ve çekişmeli parselin davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün davacı … Yönetimi tarafından temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 05/05/2009 tarih, 2009/ 5298- 7472 sayılı kararı ile bozulmuştur. Hükmüne uyulan bozma ilamında “Mahkemece çekişmeli taşınmazın tamamının kesinleşen orman kadastro sınırı dışında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığı, bilirkişiler tarafından ilk orman kadastrosuna ait harita üzerine taşınmazın basitçe krokisinin çizildiği, çevresi ile birlikte orman kadastro haritasındaki konumunun gösterildiği haritanın ise orijinal orman kadastro haritası ile benzerliğinin bulunmadığı, dosya arasında bulunan orman kadastro tutanak ve haritalarının incelenmesinden yörede ilk orman kadastrosunun 1965 yılında seri usulle ve yöreye ait hava fotoğraflarından yararlanılmak suretiyle yapıldığı anlaşıldığı, bu yöntemle yapılan orman kadastrosunda orman tahdit nokta ve hatlarının hava fotoğraflarına işlendiği ve detay tariflerinin günlük olarak düzenlenen tutanaklara yazıldığı, arazi çalışmaları bitirildikten sonra hava fotoğraflarının stereomikrometre – SGM4 aletiyle değerlendirilip orman sınır nokta ve hatları 1/10 000 ölçekli haritalar üzerine aktarılarak orman tahdit haritalarının oluşturulduğu, bir yörede orman kadastrosu hangi yöntemle yapılmışsa mahkemece uyuşmazlığın çözümünde de o yöntemin uygulanması gerektiği, bu sınırın belirlenmesinde en doğru yol göstericinin ise yine o tarihteki hava fotoğrafına yansıyan orman ve tarım alanlarının görüntüleri olduğu, değinilen yönler nedeniyle dava dosyasının, hükme esas alınan raporu düzenleyen fen ve orman bilirkişilerine verilerek, yöreye ait en eski tarihli memleket haritası ile, yörede ilk kez 1965 yılında yapılan orman kadastrosunda kullanılan, orman sınır, nokta ve hatlarının işlenmiş olduğu hava fotoğrafı ölçeğini kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeğinin de sözü edilen haritaların ölçeğine çevrildikten sonra, bu haritalar çekişmeli taşınmaz ile çevresini hep bir arada gösterecek şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde ayrı ayrı gösterecekleri müşterek imzalı raporun kendilerinden alınması, yine raporları hükme dayanak yapılan orman ve fen bilirkişilerinden kesinleşmiş orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde haritaları ile tapulama paftası ölçekleri denkleştirilip birbiri üzerine aplike edilerek değişik açı ve uzaklıklarda olan, en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktası görülecek biçimde dava konusu taşınmazların, komşu taşınmazlar ile orman kadastrosu ve aplikasyon hattına göre konumunun, orman kadastro haritasındaki sınır noktaları ile varsa aplikasyon haritasındaki sınır noktaları kadastro paftası üzerinde ayrı renkli kalemlerle çizilmek suretiyle gösterilen müşterek imzalı krokili ek raporunun alınıp dosyaya konulması için dosyanın yerel mahkemeye iade edildiği, bilirkişilerden bu yolda ek rapor alındığı, ancak ek rapor denetlemeye elverişli olmadığı gibi
-2-
2010/14040-2011/160

hükme esas alınan rapor ile de çeliştiği, yapılan uygulamada taşınmazın sınırları ile orman sınır nokta ve hatlarının ayırt edilemediği, memleket haritası üzerindeki konumu ise tamamen yeşil alanda gösterildiği halde açık alanda kaldığından söz edildiği, yörede ilk orman kadastrosunun 1965 yılında herhangi bir köy ya da belde sınırı esas alınmadan sadece Beşparmak serisi ormanları yönünden seri bazında yapıldığı ve köyün tamamını kapsamadığı, 6831 Sayılı Yasanın 1744 Sayılı Yasa ile değiştirilen 12/3 maddesine dayanılarak çıkartılan ve 19 Ağustos 1974 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Orman Kadastro Yönetmeliğinin “Sınırlama Dışı Kalan Ormanlar İçin Yapılacak İşlemler” başlıklı 128. maddesinin (b) fıkrasında “sınırlaması yapılan devlet ormanının dış ve iç sınırlarına bitişik olmayan Devlet Ormanları hakkında orman kadastro komisyonunca herhangi bir karar verilmiş olmayacağından ve bu gibi Devlet Ormanlarının orman kadastrosu yapılmış sayılmayacağından ıttıla hasıl oldukta hemen orman kadastrosunun yapılması merkezce sağlanır. Bu gibi ormanlarda orman kadastrosu yapılıncaya kadar ilgili kanun hükümlerine göre işlem yapılır” hükmü bulunmaktadır.
Bu durumda; yörede seri usulde yapılan orman kadastrosunda, Devlet Ormanı olarak sınırlandırılan yerlerin dışında kalan taşınmazların orman kadastro komisyonlarınca incelemesi yapılamadığı ve niteliği belirlenmediğinden o yerde orman kadastrosunun yapılmış sayılmayacağı, bir başka anlatımla, o orman serisi dışında kalan yerlerde bir orman sınırlandırılmasının varlığından söz edilemeyeceğinden, bu nitelikteki taşınmazların orman olup olmadıkları ve hukuki durumlarının eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarının uygulanması, üzerindeki bitki örtüsü, toprak yapısı, eğimi ve çevresinin de incelenmesi sonucu belirlenmesi gerektiği; bu nedenle; mahkemece, öncelikle dava konusu taşınmaz ile komşu parsellere ilişkin kadastro tesbit tutanak örnekleri, kesinleşen orman kadastrosuna ait tüm tutanaklar ve haritası ile eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planı ilgili yerlerden getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu ve fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumunun duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmesi, yukarıda açıklanan araştırma sonucu taşınmazın seri bazında yapılan ve kesinleşen Devlet Ormanlarının dışında kaldığının saptanması halinde bu kez eski tarihli memleket haritası, orman sınır nokta ve hatlarının işlenmiş olduğu hava fotoğrafları ve amenajman planı çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiğinin belirlenmesi; 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasalar karşısındaki durumunun saptanması; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğunun düşünülmesi; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresinin incelenmesi; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınması, taşınmazın 6831 Sayılı Yasanın 17. maddesi kapsamında orman içi açıklığı niteliğinde bulunup bulunmadığının

-3-
2010/14040-2011/160

belirlenmesi, 4999 Sayılı Yasayla değişik 6831 Sayılı Yasanın 7/1 ve Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/4. maddesi gereğince herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların Devlet Ormanı olarak sınırlandırılacağı, aynı yönetmeliğin 26. Maddesinin 2. paragrafı gereğince bu tür yerlerin sınırlama dışı bırakılmış veya orman sayılmamış olmasının bu yerlerin orman olma vasfını ortadan kaldırmayacağının gözetilmesi ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, çekişmeli taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1965 yılında seri bazında orman kadastrosu yapılmış ve kesinleşmiştir. Daha sonra 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi hükümlerine göre aplikasyon ve 2/B madde uygulaması yapılmış; temyize konu davanın varlığı nedeniyle kesinleşmemiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 18/01/2010 gününde oybirliği ile karar verildi.