Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2010/13692 E. 2010/15423 K. 08.12.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/13692
KARAR NO : 2010/15423
KARAR TARİHİ : 08.12.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
D.DAVALILAR : HAZİNE – … … VE ARK.

Taraflar arasındaki zilyetlik şerhinin iptali ve zilyet olduğu şerhinin yazılması davasından dolayı Yerel Mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı … hükmün; Dairemizin 30.06.2010 gün ve 2010/5798 – 9312 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde … mirasçıları olan … … ve arkadaşları vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:

K A R A R

1995 yılında yapılan ek kadastro sırasında, … Köyü 111 ada 2 parsel sayılı 1.569,58 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 1943 yılında kesinleşen ve Hazine adına tescil edilen orman kadastrosu sınırları içinde iken 6831 Sayılı Yasanın 3302 Sayılı Yasa ile değişik 2/B madde uygulaması ile orman rejimi dışına çıkarıldığı ve 27.12.1996 tarih 501 sayfada 455 parsel numarası ile Hazine adına tescil edildiği, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün genelgesi uyarınca fiili kullanım durumuna göre tespit yapılması istenildiğinden söz edilerek beyanlar hanesine, “taşınmazın 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulamasıyla orman sınırları dışına çıkarılmıştır, bu parsel …’nın tasarrufundadır” açıklaması yazılarak tarla niteliği ile Hazine adına tespit edilmiş, itirazsız kesinleşmekle tescil edilmiştir.. Davacı … vekili, çekişmeli taşınmazın zilyedinin müvekkili olduğu halde beyanlar hanesinde …’nın zilyet olduğunun yazıldığı, davalı adına olan zilyetlik şerhinin silinmesi ve beyanlar hanesine müvekkilinin zilyet olduğu şerhinin yazılması istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, 2924 Sayılı Yasanın 4127 Sayılı Yasa ile değişik hükümlerinin belediye sınırları içinde kalan taşınmazlarda uygulanmayacağı, Anayasa Mahkemesinin 04.10.2002 gün 2001/382-21 ve 30.03.1993 gün 1992/48-1993/14 sayılı iptal kararları karşısında davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı ve davalı tarafından temyizi üzerine 8. Hukuk Dairesince bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 11.12.2007 gün 2007/6580-7185 sayılı bozma kararında özetle; “2924 Sayılı Yasanın 11. maddesinin 4127 Sayılı Yasa ile değişik hükmü uyarınca tutanağın beyanlar hanesinde tasarruf edenlerin isminin gösterilebilmesi için bu kişilerin orman köyü nüfusuna kayıtlı olması, yasanın yürürlüğe girdiği tarihten geriye yönelik en az 5 yıl süre ile o yerde ikamet etmesinin gerekli olduğu, davacının hukuki yarar sağlaması muhtemel olan zilyetlik olgusunu ispatlaması gerekeceğinden, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde gösterdikleri delillerin toplanarak sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyularak Hazine’ye yönelik davanın pasif husumet yokluğu yönünden reddine, davalı kişilere yönelik davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhinin silinerek “bu parselin … oğlu 1949 doğumlu …
-2-
2010/13692 – 15423

…’ın zilyet olduğunun tespitine” bu şekilde beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiş, hüküm dahili davalı kişiler vekili ve Hazine tarafından temyizi üzerine Dairenin 30.06.2010 gün 2010/5798-9312 sayılı kararıyla onanmıştır.
Dava; tapu kaydının beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhinin iptali ve zilyet olduğu şerhinin yazılması niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1942-1943 yılları arasında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 26.12.1980 tarihinde ilan edilerek kesinleşen aplikasyon ve 1744 Sayılı Yasanın 2. madde uygulaması, 1996 yılında yapılıp kesinleşen 3302 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması vardır.
Dosya arasında bulunan nüfus kayıt suretlerinden davacı … ,… Mahallesi nüfusuna kayıtlı iken naklen … İlçesi … … Mahallesi nüfusuna kaydının yapıldığı, … Köyü nüfusuna kayıtlı olmadığı anlaşılmaktadır.Hükmüne uyulan Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin yukarıda özeti yapılan bozma kararında “2924 sayılı Yasanın 11. maddesinin 4127 sayılı yasa ile değişik hükmü uyarınca tutanağın beyanlar hanesinde tasarruf edenlerin isminin gösterilebilmesi için bu kişilerin orman köyü nüfusuna kayıtlı olması , yasanın yürürlüğe girdiği tarihten geriye yönelik en az 5 yıl süre ile o yerde ikamet etmesinin gerekli olduğu” belirtilmiş olup davacı … Köyü nüfusuna kayıtlı olmadığı halde davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Bundan ayrı; kabule göre de, davacı çekişmeli taşınmazın babasından ırsen kendisine kaldığı iddiasıyla dava açtığı halde tüm mirasçılar arasında paylaşım yapılıp yapılmadığı, davacıya ne şekilde intikal ettiği yönünde gerekli inceleme ve araştırma yapılmadan … şekilde karar verilmesi ayrıca Hazine, çekişmeli taşınmazın tapu maliki olup davada yasal hasım konumunda bulunduğu halde Hazine aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu yönünden reddine karar verilmesi de usul ve yasaya aykırıdır. Dairenin onama kararı maddi yanılgıya dayalı olup Hazine, çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesine konulan “ ……… bu parsel …’nın tasarrufundadır” şerhinin silinmesi istemiyle her zaman dava açabilecektir. Açıklanan nedenlerle; davacı tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile … şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; dahili davalılar … … ve arkadaşları vekilinin karar düzeltme istemlerinin kabulü ile Dairenin 30.06.2010 gün 2010/5798-9312 sayılı onama kararının kaldırılarak usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 08/12/2010 günü oybirliği ile karar verildi.