Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2010/13054 E. 2010/13062 K. 25.10.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/13054
KARAR NO : 2010/13062
KARAR TARİHİ : 25.10.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi katılan … Yönetimi ve davacı gerçek kişi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Amasra İlçesi, … Köyü 790 parsel sayılı 8200 m2 yüzölçümündeki taşınmaz yörede 1956 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında havza-i fahmiye sınırları içinde kalması nedeniyle tarlalı ev niteliğinde Hazine adına tespit edilmiş, … … ve … Taşkıran’ın itirazı üzerine … Gezici Arazi Kadastro Hakimliğinin 30/11/1963 tarih, 1963/ 55- 1283 sayılı kararı ile çekişmeli yerin orman sayılan yerlerden olduğu, ancak tapulama dışı bırakılan taşınmazlarla ilgili mülkiyet uyuşmazlıklarının çözümü ve tescil kararı verilmesinin gezici arazi kadastro mahkemelerinin görevi dışında kaldığı belirtilerek çekişmeli yerin tespit dışı bırakılmasına karar verilmiştir. Davacı, taşınmazın kök muris …’e ait iken ölümü ile yapılan paylaşımda babası … payına düştüğü, onun da ölümünden sonra tek mirasçı olarak kendisine kaldığı; gezici arazi kadastro mahkemesi kararından bu yana murisleri ve kendisi tarafından zilyet olunduğunu ileri sürerek taşınmazın adına tescilini istemiş, Orman Yönetimi taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tescili istemi ile davaya katılmıştır. Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm katılan … Yönetimi ile davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede dava tarihinden önce yapılarak kesinleşen orman kadastrosu bulunmamaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu, her ne kadar mahkemece taşınmazın yörede 1968 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosunda orman sınırları içinde kalıp kalmadığı araştırılmamışsa da bir an için orman sınırları dışında kaldığı düşünülse dahi 1982 Anayasasının 138/4. maddesinde “Yasama ve yürütme organlarıyla idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır. Bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiç bir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez”, 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6831 Sayılı Yasaya Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Yasanın 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin “Devlet Ormanı Olarak Sınırlandırılacak Yerler” başlıklı 23. maddesi ile bu yönetmeliği yürürlükten kaldıran ve halen yürürlükte olan 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin aynı başlığı taşıyan 26. maddesinde hükmünü bulan “Devlet Ormanı Olarak Sınırlandırılacak Yerler “ başlıklı 26. maddesinde düzenlenen “ Orman kadastro komisyonlarınca;
a) 6831 Sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre, orman sayılan ve eskiden beri Devlete ait olduğu bilinen ormanlar, orman içindeki kültür arazileri dışında 6831 Sayılı Kanunun 17 nci maddesinde yer alan orman içinde bulunan doğal olarak ağaç ve ağaçcık içermeyen, genel olarak otsu bitki veya bazı durumlarda yer yer odunsu bitkiler içeren açıklıklar,
b) Yürürlükten kaldırılmış 3116 Sayılı Kanununun geçici 1 nci maddesine göre kamulaştırılmış ormanlar,
c) 4785 Sayılı Kanunla Devletleştirilmiş veya Devletleştirilmeye tabi ormanlar,
d) 6831 Sayılı Kanununun 3 üncü maddesine göre orman rejimine alınmış yerler,
e) 6831 Sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin (B) bendine göre orman olarak ağaçlandırılan veya ağaçlandırılacak yerler,
f) 6831 Sayılı Kanunun 24 üncü maddesine göre kamulaştırılan yerlerle diğer suretle orman yetiştirilmek üzere kamulaştırılan yerler,
g) Devlet ormanı olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararı bulunan yerler,
h) Herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanlar,
ı) Maliye Bakanlığınca ağaçlandırılmak üzere tahsis edilmiş yerlerden ağaçlandırılmış ya da ağaçlandırılmak üzere planlanmış sahalar,
j) Orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanlar,
Devlet ormanı olarak sınırlandırılır.
4785 sayılı Kanunla Devletleştirilmiş ormanlar ile yukarıda belirtilen (b), (d), (e), (f), (g), (ı) ve (j) bentlerine göre orman rejimine girmiş olan sahaların herhangi bir şekilde komisyonlarca sınırlama dışı bırakılmış veya orman sayılmamış olması bu yerlerin orman olma vasfını ortadan kaldırmaz.
Bu gibi yerlerin orman sınırları dışında kaldığı tespit edildiğinde orman sınırları içine alınarak haritasına işlenir. Arazide orman sınırları buna göre düzeltilir. Tutanak defterinin sırası gelmiş sayfasında da durum etraflıca izah edilir.” hükümleri gözetildiğine, 1986 tarihli Yönetmeliğin 23. maddesinin birinci fıkrasının (G) bendi ile 2004 tarihli Yönetmeliğin 26. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde “Devlet ormanı olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme ilamı bulunan yerlerin devlet ormanı olarak sınırlandırılacağı” hükümlerinin bulunduğu, yine sözü edilen 2004 tarihli yönetmeliğin 26. maddesinin ikinci fıkrasında “4785 Sayılı Yasa ile Devletleştirilmiş ormanlar ile 3116 Sayılı Yasanın Geçici 1. maddesine göre kamulaştırılmış ormanların, 6831 Sayılı Yasanın 3. maddesine göre orman rejimine alınmış yerlerin 13. maddesinin (B) bendi hükmüne göre orman olarak ağaçlandırılan veya ağaçlandırılacak yerlerin ve 24. maddesine göre kamulaştırılan yerlerle diğer suretle orman yetiştirilmek üzere kamulaştırılan yerlerin ve Devlet Ormanı olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararı bulunan yerlerin, Maliye Bakanlığınca ağaçlandırılmak üzere tahsis edilmiş yerlerden ağaçlandırılmış ya da ağaçlandırılmak üzere planlanmış sahaların, orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanların, orman rejimine girmiş sahalar olmaları nedeniyle, bu yerlerin herhangi bir şekilde komisyonlarca sınırlama dışı bırakılmış veya orman sayılmamış olması, bu nitelikteki taşınmazların orman olma vasfını ortadan kaldırmaz.” hükmünün yer aldığı, bu hükümler göz önünde bulundurulduğunda, somut olayda; kesinleşmiş mahkeme kararı ile orman olduğu saptanan taşınmazın, orman kadastrosu yapıldığı sırada orman olarak sınırlandırılmasının zorunlu olduğu, orman kadastrosunda dava konusu yer orman sınırları dışında bırakılsa dahi bu durumun o yerin hukuken orman olma konumunu değiştirmeyeceğinden, yeniden orman kadastro komisyonlarınca her zaman orman sınırı içine alınabileceği, bu gibi taşınmazların o yerde orman kadastrosunun yapılmasından önce ya da sonra Orman Yönetimi ya da Hazine tarafından her zaman orman olarak tescilinin mahkemeden dava yoluyla istenebileceği, bunu engelleyen bir yasa hükmü bulunmadığı, Anayasanın 169.
maddesine göre, ormanların kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinilemeyeceği, Orman Yönetimi “Devlet ormanı olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararı bulunan yerlerin” orman niteliği ile Hazine adına tescilini isteyebileceği göz önünde bulundurularak hüküm kurulmuş olmasına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 25/10/2010 günü oybirliği ile karar verildi.