Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2010/11729 E. 2010/13061 K. 25.10.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/11729
KARAR NO : 2010/13061
KARAR TARİHİ : 25.10.2010

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı gerçek kişi ve Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacı … Yönetimi 14/02/2008 tarihinde Tavşanlı Sulh Hukuk Mahkemesinde açtığı davada,… … Köyünde davalı adına Ağustos 2005 tarih 148 cilt, 3 sayfa, 3 sıra numarasında kayıtlı bulunan tapunun Hazine tarafından davalıya satıldığı, yörede 5304 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunun 20/07/2007- 20/08/2007 tarihleri arasında kısmi ilana çıkartılarak orman sınırlarının kesinleştiğini, davalı adına olan tapu kaydı kapsamının kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığını ve yasal değerini yitirdiğini ileri sürerek davalı adına kayıtlı tapunun iptali ile orman niteliğinde Hazine adına tescilini istemiş, Hazine davaya dahil edilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın bilirkişi krokisinde kırmızı renk ile gösterilen 122 m2 bölümüne ait tapunun iptali ile 101 ada 1 numaralı orman parseli ile birleştirilmek suretiyle orman niteliğinde Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişi ve Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalması nedeniyle yasal değerini yitiren tapu kaydının iptal ve tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 5304 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi hükmüne göre orman kadastrosu yapılmıştır.
1) Orman Yönetimi tarafından açılan tapu iptali ve tescil davasına mahkeme kendiliğinden Hazineyi davaya dahil etmiştir. Hazinenin taşınmazın orman değil, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiası ile açılmış bir davası bulunmadığı gibi davaya katılımı da söz konusu olmadığından ve mahkemenin kendiliğinden Hazineyi davaya katması Hazineye davada taraf sıfatı vermeyeceğinden temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
2) Gerçek kişinin temyiz itirazlarına gelince; dosyaya getirtilen kadastro müdürlüğü yazısından iptali istenilen davalı adına yazılı tapu kaydının orman sınırları içinde kalması nedeniyle kadastroca uygulanamadığı bildirilmiştir. 3402 Sayılı Yasanın “Kadastro tutanaklarının kesinleşmesi ve hak düşürücü süre” başlıklı 12. maddesinin 4. fıkrasında “Kadastrosu tamamlanan çalışma alanı içerisinde kalan eski tapu kayıtları, işleme tabi kayıt niteliğini kaybederler. Bu kayıtlara dayanılarak Kadastro ve Tapu Sicil Müdürlüklerinde işlem yapılamaz.” hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm gereğince taraf tapusu işleme tabi kayıt olma niteliğini yitirmiş olduğundan artık bu kayda dayanılarak davalı tarafından hiçbir işlem yapılabilmesi olası değildir. Aynı nedenle mahkemece tapunun iptali yolunda hüküm kurulmasına da gerek bulunmamaktadır. Çekişmeli yerin kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı tartışmasız olduğundan davanın kabulüne karar verilmesi yeterlidir. Yukarıda
açıklanan yönlerin gözetilmemiş olması doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hüküm fıkrasında yer alan “davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın bilirkişi krokisinde kırmızı renk ile gösterilen 122 m2’lik bölümüne ait tapunun iptali ile 101 ada 1 numaralı orman parseli ile birleştirilmek suretiyle orman niteliğinde Hazine adına tapuya tesciline” cümlesi kaldırılarak; bunun yerine, “davanın kabulüne, bilirkişi krokisinde kırmızı renk ile gösterilen 122 m2’lik çekişmeli taşınmazın halen kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı anlaşıldığından, davalı adına kayıtlı Ağustos 2005 tarih 3 nolu tapu kaydının iptaline, tapu kaydı kapsamı kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı anlaşıldığından, iptal edilen tapunun yeniden Hazine adına tapuya tescili yolunda hüküm kurulmasına yer olmadığına” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: 1) Yukarıda 1. bendde açıklanan nedenlerle Hazinenin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2) Yukarıda 2. bendde açıklanan nedenlerle gerçek kişinin temyiz itirazları yönünden hükmün düzeltilerek ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının gerçek kişiye yükletilmesine 25/10/2010 günü oybirliği ile karar verildi.