Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2010/10839 E. 2010/11222 K. 27.09.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/10839
KARAR NO : 2010/11222
KARAR TARİHİ : 27.09.2010

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında … Köyü 145 ada 2 parsel sayılı 3425.77 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tesbit edilmiştir. Davacı … Yönetimi, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, davanın reddine ve dava konusu parselin tespit gibi davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı … Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 Sayılı Yasanın 5304 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davalı yararına kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilerek hüküm kurulmuşsa da dosya arasında bulunan orman yüksek mühendisi Abdurrahman Korkmaz tarafından düzenlenen rapordan taşınmazın eğiminin % 3, halen üzerinde çok sayıda meşe çalısının mevcut olup zeminin otsu bitkilerle kaplı olduğu, yer yer yerli kayaların bulunduğu eskiden tarımsal faaliyette kullanılmışsa da son yıllarda üzerinde tarımsal faaliyette bulunulmadığı anlaşılmaktadır. 6831 Sayılı Yasanın 1/J maddesinde “funda veya makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşımayan yerlerin orman sayılmayacağı hükme bağlanmış olmakla birlikte, maddenin karşı anlamından orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan çalılık, fundalıklarla örtülü yerlerin orman sayılacağı açıktır. Bilimsel yönden eğimi % 12’nin üzerinde olan taşınmazların toprak muhafaza karakteri taşıdığı kabul edildiği gibi 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/P maddesinde % 12’den fazla eğimli olan maki ve fundalık yerlerin toprak muhafaza karakteri taşıyacağı ve 26/j maddesinde bu tür yerlerin orman olarak sınırlandırılmasının zorunlu olduğu ve aynı maddenin ikinci fıkrasında bu yerler orman rejimine girdiğinden herhangi bir nedenle orman kadastrosu sınırlarının dışında bırakılmış olmasının orman olma niteliğini ortadan kaldırmayacağı açıklanmaktadır.
Orman bilirkişi tarafından taşınmazın 1963 tarihli memleket haritasında açık alanda kaldığı bildirilmiş ancak iade kararı sonrası dosyaya eklenen memleket haritası ile irtibatlı krokide taşınmazın üzerinde yapraklı ağaç rumuzu bulunan açık alanda kaldığı görülmüştür. Taşınmaz içinde bulunan meşe ağaçlarının bitişik ormanlardan tohumlama yolu ile geldiği kabul edilemez. Meşe ağacı tohumu, ağır tohumlu ağaçlar grubu içerisinde yer alır ve tohum kanatlarının olmaması nedeni ile uzak mesafelere rüzgar v.s. gibi etkenlerle taşınarak çalılık alanlar içerisinde çimlenip yetişmesi mümkün değildir. Dolayısı ile davalı taşınmaz üzerindeki meşe ağaçlarının daha önceki yıllarda tahrip edildiği izlenimi doğmaktadır.
Çekişmeli yer üç yönden güneyden 102 ada 1 numaralı devlet ormanı,kuzeyden ayni nitelikte bulunan ve davalı olan ve ham toprak vasfı ile hazine adına tespit edilen 145 ada 7 nolu parsel ile çevrilidir. Taşınmaz üzerinde bulunan meşe ağaç ve ağaççıklarının tohumlama yöntemi ile oluşamayacağı; dolayısı ile davalı taşınmaz üzerindeki meşenin daha önceki yıllarda tahrip edilmiş olduğu, hava fotoğraflarının bu senelerde çekilmiş olduğu, fakat daha sonraki yıllarda toprak altında kalan kök ve yüzeyde bulunan gövde kesitlerinden çıkan kök ve sürgünlerinden yeniden bugün üzerinde görülen meşe ağaçlarının meydana geldiği bilimsel bir gerçek olduğundan mahkemece davanın kabulü ile taşınmazın orman vasfı ile hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı … Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 27/09/2010 günü oybirliği ile karar verildi.