Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2009/9864 E. 2009/12005 K. 16.07.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/9864
KARAR NO : 2009/12005
KARAR TARİHİ : 16.07.2009

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, Davalı … …in duruşma isteminin duruşma pulu eklenmediğinden REDDİNE, karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 08.11.2007 gün ve 2007/11045-14041 sayılı kararında özetle “Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 08.11.2007 gün ve 2007/11045-14041 sayılı bozma kararında özetle “Mahkemece, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğuna ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararı bulunduğu, bu kararın Orman Yönetimi için kesin delil oluşturmasa da güçlü delil oluşturacağı, uzman bilirkişi raporuyla orman sınırları dışında olduğunun belirlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, ormanların mülkiyetinin Hazineye intifası, işletilmesi ve korunması görev ve yetkisinin ise kuruluş yasası bulunan Orman Genel Müdürlüğüne ait olduğu, Orman Genel Müdürlüğünün ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunduğu ve … ve Orman Bakanlığından ayrı taraf sıfatı bulunduğu, Hazinenin taraf olduğu bir mahkeme kararının, Orman Genel müdürlüğü için kesin hüküm oluşturmayacağı, … Köyünde 1952 yılında çalışan I ve 2 numaralı makiye ayırma komisyonlarının, 5653 Sayılı Yasa ile değişik 3116 Sayılı Yasanın 5. maddesinde öngörülen kişilerden oluşmadığından kuruluşu yasaya uygun olmadığı gibi, yönetmelik hükümlerine de aykırı oluşturulduğu, ayrıca bu komisyonun yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırı çalıştığı, zemine uygulama imkanı olmayan ölçeksiz kroki niteliğinde bir harita düzenlediği, yasaya aykırı kurulan komisyon tarafından yasaya aykırı olarak makiye ayrılan yerler için … tevzi işlemleri de yapılmadığı, özel yasalarına göre oluşmuş bir tapu kaydının bulunmadığı bu nedenle 22.03.1996 tarih 5/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının somut olayda uygulanamayacağı, Mahkemece, kesinleşmiş orman kadastro tutanakları ve haritaları, arazi kadastro paftası ile makiye ayırma tutanaklarının uygulanmasına dayalı araştırma inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişiler ve … bilirkişi raporlarıyla, çekişmeli parselin 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları içinde bırakıldığı, 1976 yılında yapılan ve kesinleşen orman kadastrosunda 19 Ağustos 1976 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 32/j ve 51. maddeleri gereğince taşınmazın fiilen orman olan bölümü orman sınırları içine alınıp, 1942 yılı tahdidi içinde kalan bir bölümünün de orman sınırları dışında bırakıldığının belirlendiği, Kadastro Mahkemesinin yukarıda sözü edilen 15.12.1993 gün ve 1991/1600-1993/1597 sayılı kararının, davada taraf olmayan Orman Yönetimi aleyhine kesin hüküm değil, red gerekçesine göre, taşınmazın 1942 yılı orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı yönünde güçlü delil sayılacağı, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanının hakem sıfatıyla verdiği 19.12.1947 tarih, 208 sayılı kararla 1942 yılı tahdidinin, sadece … İdaresinin dayandığı … Vakfına ait tapulu taşınmazlar yönünden iptal edildiği, vakıf tapusu kapsamı dışında kalan bölümler yönünden 1942 yılı tahdidinin halen geçerliliğini sürdürdüğü, bu olgunun ilgili Hukuk Genel Kurulu ve diğer ilgili Hukuk Dairesi Kararları ile de kabul edildiği, somut olayda 1942 yılı orman kadastro sınırları içinde olduğu göz önünde bulundurulmadan, 1976 yılında 7 numaralı orman kadastro komisyonunca yapılan hatalı orman kadastrosu ile dava konusu parselin bir bölümünün orman sınırı dışında bırakılmasının hukukça değer taşımayacağı, kesinleşen orman kadastrosunda orman olarak sınırlandırılan yerlerin, yasal olmayan gerekçelerle başka bir orman kadastro komisyonunca orman sınırları dışında bırakılması hukuken değer taşımadığı, yok hükmünde olduğu, H.G.K.’nun oybirliği ile verdiği 28.03.2003 gün ve 2003/20-371-358 sayılı kararında kabul edildiği gibi “… makiye ayrılan yerlerin orman sınırı içine alınmasının geçersizliği, süresinde açılacak orman kadastrosuna itiraz davasında tartışılacak bir konu olduğu”, taşınmazın halen kesinleşen orman sınırları içinde olduğu, orman sınırları içinde bulunan taşınmazlar hakkında oluşturulan tapu kayıtları özde orman olan taşınmazın niteliğini değiştirmeyeceğinden yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda bu kez mahkemece davanın KABULÜNE, çekişmeli … Köyü 1068 sayılı parselin tapu kaydının iptaline ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan ve yolsuz olarak davalı adına tescil edilen tapu kaydının iptal ve orman niteliğiyle tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1976 yılında ilk tahditin aplikasyonu ve … … Vakfının tapulu taşınmazları yönünden … Genel Müdürlüğünün itirazı üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanın hakem sıfatıyla verdiği karar ile tahditi iptal edilen yerler hakkında yapılan ormanların kadastrosu çalışmaları 15.09.1976 tarihinde, bu işlemlere karşı yapılan itirazları inceleyen 7 Numaralı Orman Kadastro Komisyonu işlemleri de 09.12.1976 tarihinde ilan edilmiştir. Daha sonra 1988 yılında 36 Numaralı Orman Kadastro Komisyonunca aplikasyon ve sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ile 3302 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması yapılmış ve 15.06.1989 tarihinde ilan edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, bozmaya uyularak hüküm kurulduğuna ve çekişmeli parsel 1942 yılı orman kadastrosu sınırları içinde olduğu halde, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu göz önünde bulundurmadan, hata ile ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak gerçek kişiler adına tapuya kayıt edilmişse de, 766 Sayılı Yasanın 46/2 ve 3402 Sayılı Yasanın 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (T.M.Y.nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet … kazandırmayacağına ve T.M.Y.nın 1026 (E.M.Y.nın 934 – İsviçre 976) maddesi gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptali istenebileceğine, somut olayda 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanama olanağı bulunmadığına göre davalı tarafın yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onam harcının temyiz edene yükletilmesine 16/07/2009 günü oybirliği ile karar verildi.