Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2009/5277 E. 2009/8610 K. 26.05.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/5277
KARAR NO : 2009/8610
KARAR TARİHİ : 26.05.2009

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki TAPU İPTALİ VE TESCİL-ELATMANIN ÖNLENMESİ-YIKIM davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 27/11/2008 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 26/05/2009 günü için yapılan tebligat üzerine, duruşmalı temyiz eden davalı … gelmedi, karşı taraftan ORMAN YÖNETİMİ vekili Avukat … … … geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı.

K A R A R

Davacı … Yönetimi; …, 39 ada, 3 parsel sayılı taşınmazın 3116 Sayılı Yasaya göre 1938 yılında yapılıp kesinleşen orman sınırları içinde bulunduğunu ve daha sonra muhafaza ormanı statüsüne alındığını, 6831 Sayılı Orman Yasasının 1744 – 2896 – 3302 Sayılı Yasaları ile değişik 2. ve 2/B madde uygulamalarına konu olmadığını orman statüsünün devam ettiğini özel mülkiyete konu olamayacağını mümkün olmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile orman olarak Hazine adına tesciline, davalının taşınmaza elatmasının önlenmesine, üzerindeki yapı ve eklentilerinin yıkımına karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece davanın KABULÜNE, dava konusu, …, 39 ada, 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline, taşınmazın orman niteliğinde Hazine adına tesciline, davalı …’in dava konusu taşınmaza elatmasının önlenmesine, üzerindeki yapı ve eklentilerinin yıkılmasına, bilirkişilerin 12.07.2007 tarihli raporları ve ekindeki krokinin bir suretinin karara eklenmesine karar verilmiş, hüküm davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosuna dayalı tapu iptali ve tescil, el atmanın önlenmesi ile yıkım istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre 1938 yılında yapılarak 24/03/1938 tarihli resmi gazetede ilan edilmek suretiyle kesinleşen orman tahdidi bulunmaktadır. Daha sonra 28/08/1979 ve itirazlı yerler için 04/11/1981 tarihinde ilan edilerek kesinleşen “daha önce sınırlaması yapılan devlet ormanları ile özel ormanların aplikasyonu ve 1744 Sayılı Yasa ile değişik 2. madde uygulaması, 29/12/1989 tarihinde ilan edilerek kesinleşen 3302 Sayılı Yasa ile değişik 2/B madde uygulaması vardır. Yörede 1958 yılında yapılan tapulama sırasında … 59 parsel sayılı taşınmazın kişi adına tespit ve tescil edildiği, daha sonra yörede yapılan imar uygulaması ile dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu imar parsellerinin oluşturulduğu anlaşılmaktadır.

-2- 2009/5277 – 8610

Kural olarak, tahdidin kesinleştiği yerlerde, bir yerin orman olup olmadığı kesinleşmiş tahdit haritasının uygulanmasıyla çözümlenir ise de; bu sınırlandırmada 4785 Sayılı Yasa hükümlerinin nazara alınmış olması halinde sağlıklı çözüme ulaştırır. Zira, 3116 Sayılı Yasa sadece devlet ormanlarını belirlemiş olup, bu yasaya göre, 13.07.1945 tarihinden önce yapılan sınırlandırmalar sonucu oluşup kesinleşen tahdit haritaları, sınır dışında kalan taşınmazların orman niteliğini ve hukuki durumunu saptamakta yetersiz kalır. Bu şekildeki taşınmazların orman olup olmadığının 4785 ve 5658 Sayılı Yasa hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 4785 Sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar hiçbir işleme lüzum olmaksızın devletleştirilmiştir. Devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 Sayılı Yasa ile iadeye tabi tutulmuştur.
Tüm dosya kapsamından yörede henüz 4785 Sayılı Yasa hükümlerine göre orman kadastrosunun yapılmadığı,orman yönetiminin kesinleşen orman kadastrosuna göre dava açtığı ve mahkemece yapılan keşifte ,uzman orman bilirkişi kurulu tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak, 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6831 Sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Yasanın 2/B Maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, … fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılacağı,sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre inceleneceği, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınacağı” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak yaptığı uygulama sonucu, aplikasyon hattının memleket haritasındaki bulgularla desteklendiği, buna göre çekişmeli parselin ifrazen geldisi olan 59 sayılı asıl parselin tamamının 1939 yılında yapılıp kesinleşen ve 3116 Sayılı Yasanın 13.maddesi gereğince tapuya tescil edilen Belgrat Devlet Ormanı kadastrosu içinde bulunduğu, 59 sayılı ana parselden imar uygulaması ile oluşan ve dava konusu parselle aynı konumda bulunan daha önce dairede temyiz incelemesi yapılan Mahkemenin 2003/581 sayılı dosyasında davaya konu edilen 38 ada 7 ve 2003/583 esas sayılı dosyasında dava konusu olan 40 ada 11 ve 2003/578 esasında davalı bulunan 40 ada 9 sayılı parsellerin memleket haritası ile uyumlu bulunan aplikasyon hattı nazara alındığında, orman tahdit hattı içinde kaldığı ve orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle mahkemece, 38 ada 7 ve 40 ada 9 ve 11 sayılı parsellerin orman niteliği ile tesciline karar verildiği ve verilen bu hükümlerin Dairenin sırasıyla 2008/18007 ve 2008/17581 – 2008/17582 sayılı kararları ile onandığı çekişmeli taşınmazın ifrazen geldisi olan 59 sayılı ana parselin tamamının orman tahdidi içinde kaldığı, 1958 yılında bu durum gözönünde bulundurulmadan arazi kadastro ekiplerince taşınmazın hata ile ikinci kere kadastrosunun yapılıp yeniden yolsuz olarak (T.M.Y.1025) tapuya tescil edildiği, ancak 766 Sayılı Yasanın 46/2 ve 3402 Sayılı Yasanın 22/1. Maddesi hükmüne göre ikinci kadastronun bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılması nedeniyle malikine mülkiyet … kazandırmayacağı, T.M.Y.’nın 1026 (İsviçre M.Y. 976) maddesi gereğince herhangi bir süreye bağlı kalmaksızın iptal edileceği, somut olayda 3402 Sayılı Yasanın 12/3. Maddesi hükümlerinin uygulama olanağının bulunmadığı, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan sicil kaydının malikine davalıya hiç bir zaman mülkiyet … kazandırmayacağı ve başlangıçtan itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai), mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı , başka bir anlatımla; sicilin oluştuğu tarihden itibaren mülkiyet hakkının doğmadığını, sicilin yolsuz ve geçersiz olduğunu belirleyen bir hüküm olacağı, bu tür kayıtlarda Türk Medeni Yasasının 1023 (T.M.Y. 931, İsviçre M.Y. 974) maddesindeki “iyi niyetle edinme” kuralının da uygulanamayacağı gözönünde bulundurularak, dava konusu taşınmaza yönelik Orman

-3- 2009/5277 – 8610

Yönetiminin davasının kabulüne karar verildiğine göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 625.00.- TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı … YÖNETİMİNE verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine 26/05/2009 gününde oybirliği ile karar verildi.