YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/4971
KARAR NO : 2009/6888
KARAR TARİHİ : 27.04.2009
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 09.04.2002 gün ve 7651-2634 sayılı bozma kararında özetle; “Davacı tarafın dayandığı tapu kayıtlarının kadastro mahkemesince uygulandığı, yapılan uygulamaya göre davacının dava ettiği taşınmazları kapsamadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazların tespiti ilk önce tapu kayıtları, kayıt malikleri arasındaki tapu dışı paylaşmalar dikkate alınmak süreyle yapılmış; ancak tutanaklar askı ilanına çıkarılmadan önce tapu kayıtlarının sınırlarında kaçak ve yitik kişi bulunduğu neden gösterilerek dava dışı 27 sayılı parsel kayıt malikleri adına bırakılarak tüm taşınmazların tespiti Hazine adına düzeltilmiş; böylece askıya çıkarılmıştır. Tespite karşı tespit maliklerinden … … tapu kaydına, tapu dışı paylaşmaya dayanarak tüm taşınmazlar hakkında dava açmış; yapılan yargılama sonucunda oluşturulan hüküm adı geçenin paylaşma ile payına düştüğünü iddia ettiği parseller yönünden yüksek mahkemece bozulmuş; daire bozma kararına uygun olarak oluşturulan sonraki hüküm kesinleşmiş ise de bu dosyada dahi dayanılan tapu kayıtlarının uygulaması yeterli biçimde yapılmamış, asliye hukuk mahkemesince ise tapu kayıtları hiç uygulanmamıştır. Tapu kayıtları üzerinde yapılan incelemede bir kısmının kayıtların oluştuğu günde … adına oluştuğu, bir kısmının ise o tarihte Türk vatandaşı sayılan azınlıklar adına oluşturulduğu, azınlıklar adına oluşturan kayıtların daha sonra kayden satışlar sonucu 1930’lu yıllarda Türk vatandaşlarına intikal ettiği anlaşılmıştır. Bu durumda, tüm tapu kayıtlarının kadastro ekibince ait olduğu kabul edilen ve teknik bilirkişi … tarafından düzenlenen 14.11.1996 günlü haritada gösterildiği üzere 27 sayılı parsel esas alınarak her bir tapu kaydı ilk oluştuğu gündeki sınırlar ve miktarlar dikkate alınmak suretiyle yerel bilirkişi aracılığı teknik bilirkişi huzuru ile yeniden yapılacak keşifte ayrı ayrı uygulanması, kayıt kapsamlarının belirlenmesi, sonuca göre karar verilmesi gerekir. O halde, açıklandığı biçimde tespite esas alınan tüm tapu kayıtları dava dışı kadastro ekibinin ait olduğunu kabul ettiği 27 sayılı parsel esas alınarak yeniden yapılacak keşif te ayrı ayrı uygulanmalı, teknik bilirkişiye keşif ve uygulamayı gösterir harita çizdirilmeli, dayanılan tapu kayıtlarının sınırlarında gösterilen kaçak ve yitik kişilere ait taşınmazların kayden tümünün Türk vatandaşlarına geçip geçmediği yönünde incelenerek tapu kayıtlarının kapsamının yüzölçümlerine göre belirlenmesi, tapu kayıtlarının sınırlarında gösterilen kaçak ve yitik kişi taşınmazlarının tümünün Türk vatandaşlarına kayden geçmediği sonucuna varıldığı takdirde bu kişilere ait taşınmazların mülkiyetinin Hazineye geçtiğinin dikkate alınması, bu uygulama sonucunda davaya konu 12, 50, 52 ve 53 parsel sayılı taşınmazların davacıların dayandığı tapu kayıtlarının kapsamında kalıp kalmadığı, dava konusu taşınmazların tapu kayıtları kapsamında kaldığı sonucuna varıldığı takdirde kayıt malikleri arasında yapılan paylaşmada da davacıların miras bırakanı … … payına isabet … etmediği, … …’ın ölümü üzerinde davacıya kalıp kalmadığı hususlarının belirlenmesi, paylaşmanın yapılmadığı yada bozulduğu sonucuna varıldığı takdirde uyuşmazlığın davacıların payı ile sınırlı çözümlenmesi gerektiğinin dikkate alınması, sonuca göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve H.Y.U.Y.’nın 237. maddesine göre kesin hükmün sonuçları dikkate alınarak hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığının anlaşılmasına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 27/04/2009 gününde oybirliği ile karar verildi.