Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2009/222 E. 2009/1520 K. 05.02.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/222
KARAR NO : 2009/1520
KARAR TARİHİ : 05.02.2009

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki orman kadastrosuna itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacı …, dava konusu yerin … köyü 23 nolu zeytincilik parseli olarak 3573 Sayılı Yasa uyarınca verilip tapu kaydı oluşturulan taşınmazın orman kadastro sınırı içine alınması işleminin iptali ile orman sınırı dışına çıkarılması istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne ve 23 numaralı zeytincilik parseli kapsamında kalan 25.220 m2 yüzölçümlü taşınmazın orman sınırları dışına çıkarılmasına karar verilmiş, hüküm davacı … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 6831 Sayılı Yasanın 11. maddesi uyarınca 10 yıllık süre içinde tapuya dayalı olarak açılan orman kadastrosu ve aplikasyon uygulamasına itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1942 yılında 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 20.12.1996 tarihinde ilanı yapılıp kesinleşmeyen sınırlaması yapılmamış yerlerde orman kadastrosu, aplikasyon ve 3302 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması ile 2007 yılında yapılan genel arazi kadastrosu vardır.
Mahkemece, 23 nolu zeytincilik parselinin 1942 yılında 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman tahdit haritası içinde kalmakta ise de, 1969 yılında 3573 Sayılı Zeytincilik Yasası uyarınca Tevhide Süt’e verilip tapu kaydı oluşturulduğunu ve satış yoluyla davacıya geçtiğini, daha sonra yeniden orman sınırları içine alınmasının yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içindeki belgelerde, davanın devamı sırasında yörede yapılan genel arazi kadastro çalışmaları sırasında çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde bulunması nedeniyle kadastro tespit tutanağı düzenlenmeyerek 3402 Sayılı Yasanın 22/4. Maddesi gereğince kayıt ve belgelerin olduğu gibi tapu kütüğüne aktarılması sonucu 172 ada 1 parsel numarası verilen çok büyük yüzölçümlü orman parseli içinde kaldığı ve davacının tutunduğu 3573 Sayılı Yasa uyarınca oluşan Ocak 1969 tarih 27 sıra nolu sicilden gelen Ekim 1983 tarih 5 sıra nolu tapu kaydı kapsamının kadastro çalışmaları sırasında 172 ada 1 sayılı orman parseli içinde kaldığından herhangi bir parsele revizyon görmediği anlaşılmaktadır.
1961 Anayasasının 131. maddesindeki orman sınırlarında hiç bir türlü daraltma yapılamaz hükmü 1970 yılında 1255 Sayılı Yasa ile değiştirilmiş ve “orman niteliğini yitiren yerler dışında orman sınırlarında daraltma yapılamaz” şeklini almıştır. Yine aynı Anayasanın 37. maddesinin son fıkrasında “… dağıtımı, ormanların küçülmesi ve diğer … servetlerinin azalması sonucunu doğuramaz.” hükümleri mevcuttur. Aynı bölgede temyiz incelemesi için Daireye gönderilen dava dosyaları içindeki Orman Genel Müdürlüğü imzalı, … Bakanlığının 24.10.1962 gün ve 5876/5-3012 sayılı yazı da eklenerek il makamına gönderilen … Bakanlığının 12.04.1963 gün ve 426/28510 sayılı yazısında “1961 Anayasasının yürürlüğe girmesinden sonra yürürlükteki yasaların Anayasaya aykırı hükümlerinin tesbiti ile görevlendirilen Bakanlıklar Arası Komisyon tarafından yapılan incelemede Devlet Ormanlarından zeytinlik tesbit ve tefrikinin Anayasanın 37 ve 131. maddelerine aykırı olup, yabani zeytinlik, harnupluk ve fıstıklıkların 3573 ve 6777 Sayılı Yasalara göre yeniden tefrik, tesbit ve tevzi yapılamayacağı” konularındaki genel tamimler eklenerek Tüm Vali ve Kaymakamlıklara gönderilen 08.05.1963 gün ve 1329/1 sayılı yazıda Anayasanın 37 ve 131. maddeleri karşısında “3573 ve 6777 Sayılı Yasalar gereğince Devlet Ormanlarından Yabani Zeytinlik, Menengiçlik, Harnupluk sahaların ayrılmayacağının” bildirildiği görülmektedir.
Anayasanın bu açık hükmü sözü edilen genelge karşısında 1961 Anayasasının yürürlüğe girmesinden sonra 3573 Sayılı Yasa zımnen yürürlükten kalkmıştır. Davacı kişinin tutunduğu tapu kaydı Ocak 1969 tarihinde 3573 Sayılı Yasa uyarınca oluşmuştur. Anayasanın yürürlüğe girdiği 15 Ekim 1961 gününden sonra 3573 Sayılı Yasanın uygulama olanağı kalmamıştır.
11.06.1958 gün ve 1958/8-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile “deliceliklerin (yabani zeytinliklerin) para ve emek harcanarak zeytinlik durumuna getirilmesinin imar-ihya sayılacağı kabul edilmişse de, sözü edilen içtihadı birleştirme kararının öncesi orman olmayan başka bir anlatımla orman sınırları dışındaki taşınmazlar hakkında uygulanma olanağı vardır.
Hükme dayanak yapılan Ziraat Mühendisi … … tarafından düzenlenen raporda çekişmeli taşınmazın üzerinde muhtelif dağılımlı, kısmen yabanilerin aşılanması sonucu kültür formuna dönüştürülmüş aşılı ve aşısız … ağaçları ile maki bitki örtüsü ve taşınmazın işlenmesine engel teşkil edecek şekilde büyük … kütlelerinin bulunduğu, … yıllardır imar ihyasının yapılmadığı açıklanmıştır. Dosya içindeki resimlerden de görüldüğü ve bilirkişi raporunda açıklandığı gibi, taşınmaz üzerinde tarımsal faaliyete engel teşkil edecek nitelikte büyük … kütleleri ve maki bitki örtüsü ile aşısız … ağaçları (deliceler) bulunduğu, 23 nolu zeytincilik parselinin imar ihya işlemi tamamlanmadan 3573 Sayılı Yasa uyarınca tapu kaydı oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Medeni Yasanın sistemine göre tescilin geçerli olabilmesi ve mülkiyet hakkının doğması için geçerli bir hukuksal nedene dayanması zorunludur. Aksi halde, yolsuz tescil söz konusu olup bu tür tapuların iptali her zaman mümkündür. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.05.2001 gün 2001/1-464 Esas ve 2001/470 sayılı kararı ve 19.2.2003 gün 2003/20-102 esas -2003/90 sayılı kararı vb). Orman içindeki deliceliklerin 3573 Sayılı Yasa hükümlerine göre tahsis ve temlik edileceğine ilişkin hükümler 1961 Anayasasının yürürlüğe girmesinden sonra zımmen yürürlükten kalkmış ve uygulanağı olanağı kalmamış olduğu gibi, çekişmeli taşınmazın imar-ihya işlemleri tamamlanmadan hatalı işlem sonucu 1969 yılında yolsuz tescil olarak oluşturulduğundan Medeni Yasanın 1025 (E.M.Y. 933, İsviçre M.Y. 975) maddesi gereğince tapu kaydına değer verme olanağı bulunmamaktadır.
Yolsuz tescile dayalı olarak ayni hak kazanılmış olmaz .(Prof. … Oğuzman, Prof. … Seliçi Eşya Hukuku 5. bası 1998 sayfa 141)
Kamu malı olan orman niteliğindeki taşınmazlar hakkında, özel mülklerin bağlı olduğu yasa hükümleri uygulanamaz. Bu nedenle, aslında orman olan taşınmazı tapu kaydı ile satın alan kişi, 4721 Sayılı Medeni Yasanın 1023. maddesindeki iyiniyet kurallarından yararlanamayacağı gibi, tapu kaydı geçerli hukuki sebepten yoksun olduğundan, yasanın koruyuculuğu altında bir kayıt olarak değerlendirilmesi de olanaksızdır.
Baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan bir kayıt olması nedeniyle davacıya hiç bir zaman mülkiyet … kazandırmayacağı ve başlangıcından itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (izhari) başka bir anlatımla; mülkiyet hakkının baştan beri doğmadığını belirleşen bir hüküm olduğu, bu tür kayıtlarda T.M.Y.’nın 1023 (E.M.Y. İsviçre M.Y.974) maddesindeki “iyi niyetle edinme” kuralının da uygulanamayacağı; hal böyle olunca, davacının kesinleşen orman kadastrosunu iptal ettireceği, 6831 Sayılı Yasanın 11/1. Maddesinde anılan geçerli bir tapu kaydının bulunduğu kabul edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile 1961Anayasasının 131 ve 1981 Anayasasının 169. maddeleri karşısında uygulama olanağı bulunmayan ve yolsuz olarak 3573 Sayılı Yasa uyarınca oluşturulan Ocak 1969 tarih 27 sıra nolu sicilden gelen Ekim 1983 tarih 5 sıra nolu tapu kaydına değer verilerek hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 05/02/2009 günü oybirliği ile karar verildi.