YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/2039
KARAR NO : 2009/4904
KARAR TARİHİ : 24.03.2009
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine … Köyü 229 parsel sayılı 12450 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tapuda davalı adına kayıtlı olduğunu, yörede 1941 yılında yapılan ve 27/ 01/ 1950 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde iken 1989 yılında 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması sonucu Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılıp, 21/ 02/ 1991 tarihinde ilan edilen işlemin kesinleştiğini belirterek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve dava konusu parselin 20/ 05/ 2008 günlü … bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 3963.63m2 bölümünün tapu kaydının iptaline, kütüğün beyanlar hanesine “6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması ile orman rejimi dışına çıkartılmıştır” şerhi de verilerek hali hazır niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalıp nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazın tapu kaydının iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1941 yılında 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan ve 27/ 01/ 1950 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosunda, dava konusu taşınmazın bir bölümü orman sınırları içinde bırakılmış, 1989 yılında yapılan ve 21/ 02/ 1991 tarihinde ilan edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması sonucu Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılmış, 1981 yılında yapılan arazi kadastrosunda ise taşınmazın bir bölümünün, daha önce yapılan orman kadastrosu sınırları içinde olduğu göz önünde bulundurulmadan, hata ile ikinci kere kadastrosu yapılarak kişiler adlarına özel mülk olarak tespit ve yolsuz olarak tescil edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından kesinleşmiş orman tahdit harita ve tutanaklarına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli taşınmazın bir bölümünün 1950 yılında kesinleşen ve Hazine adına tescil edilen Keltepe Devlet Ormanı sınırları içinde kaldığı, Keltepe Devlet Ormanı sınırlarının tarif edildiği tutanaklarda “
1- Kimsenin tasarrufunda olmayan ve öteden beri devlet tarafından muhafaza, idare ve işletilmekte olan Keltepe Ormanının devlet malı sayılmasına,
2- 738 numaralı noktanın kuzeyinde … …, …. mevkiinde … …, … …, …. …, ….. … tarafından tapusuz kullanılan tarlaların fiili durumlarının tetkiki ile iktifasına,
3- Orman içindeki sahipsiz başka alanların devlet malı sayılmasına ” denilip haritasında işaretlenerek orman kadastrosunun yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre çıkartılan 1940 Tarihli Tahdit Talimatnamesinin 38. maddesindeki “ Ormanların bitişiğinde bulunan mülk ve toprakların hepsinde, orman içindekilerden yalnız köy arazi ve camiasına dahil olanlarda vesaik ibraz edilmese bile fiili vaziyet aynen tespit ve zapta geçirilmekle iktifa edilir. Orman içinde olup da 2. madde şümulüne girmeyen diğer mülk veya topraklar için muteber tasarruf vesikası ibraz edilmezse tasarruf mevzuatı ile 2644 Sayılı
Tapu Yasasının 16 ve Orman Yasasının 25. maddelerine müsteniden bunlar Devlet namına tahdit olunur” hükmü gereğince dava konusu taşınmaz ve etrafının orman sınırı içinde bırakıldığı ve işlemin kesinleşmesi üzerine 1952 yılında Hazine adına orman niteliği ile tapuya tescil edildiği ve 1991 yılında yapılan ve kesinleşen işlemle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartıldığı, orman kadastrosu işleminin bu şekilde askı ilanına 1950 yılında çıkartılarak kesinleşmesi üzerine 3316 Sayılı Yasanın 13. maddesi hükmüne göre Ocak 1952 tarih 83 numarada Hazine adına orman niteliği ile tapuya tescil edildiği ve 1989 yılında yapılarak 21/02/1991 tarihinde ilan edilip kesinleşen 2/B madde uygulaması sonucu nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartıldığı, taşınmazın bir bölümü daha önce yapılan orman kadastro sınırları içinde olduğu halde, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu göz önünde bulundurmadan, hata ile ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak sicil oluşturulmuşsa da, 766 Sayılı Yasanın 46/2 ve 3402 Sayılı Yasanın 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (T.M.Y.nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet … kazandırmayacağı ve T.M.Y.nın 1026 (E.M.Y.nın 934. İsviçre 976) maddesi gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceği, somut olayda 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının da bulunmadığı, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan sicil kaydının, davalıya hiç bir zaman mülkiyet … kazandırmayacağı ve başlangıcından itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (ihzari), başka bir anlatımla; sicilin oluştuğu tarihten itibaren mülkiyet hakkının doğmadığını, sicilin yolsuz ve geçersiz olduğunu belirleyen bir hüküm olduğu, bu tür kayıtlarda T.M.Y.’nın 1023 (E.M.Y.931 İsviçre M.Y.974) maddesindeki “iyi niyetle edinme” kuralının da uygulanamayacağı, tespitte esas alınan tapu kaydı, dava konusu taşınmazı orman kadastro sınırları içine alan işlemin kesinleşmesinden sonra oluştuğu; taşınmaz orman kadastro sınırları içinde iken 4753 ve 5618 sayılı yasalar uyarınca oluşturulmuş bulunan tapu kaydının yasal bir değer taşımayacağı , ormanların … tevzii yoluyla dağıtılmasına yasal olanak bulunmadığı, davalının koşulları varsa sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince satış bedelini bu yeri kendilerine satan kişilerden isteyebileceği belirlenerek kaydın iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 24/03/2009 günü oybirliğiyle karar verildi.