Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2009/18889 E. 2010/1544 K. 10.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/18889
KARAR NO : 2010/1544
KARAR TARİHİ : 10.02.2010

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R
Kadastro sırasında … Köyü, Şolma mevkii 101 ada 8 parsel sayılı 3 hektar 1692 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, yaylak niteliğiyle … Köyünün kullanımındaki orta malı olarak sınırlandırılmış, Davacı … Yönetimi taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunu, tesbitinin iptalini ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescilini istemiştir. Mahkemece davanın REDDİNE ve çekişmeli parselin tesbit gibi yaylak olarak sınırlandırılıp özel siciline yazılmasına karar verilmiş, hüküm davacı … Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli parselin bulunduğu yerde orman kadastrosu 5304 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 4/3 maddesi gereğince yapılmış, çekişmeli taşınmaz orman sınırları dışında bırakılmıştır.
Çekişmeli parselin bulunduğu yerde Trabzon tarım İl Müdürlüğüne bağlı 4342 Sayılı Mera Yasasına göre oluşturulan 1 Numaralı Mera Teknik Ekibince yapılan çalışmada tesbit edilen 2 numaralı mera parseli Şolma yaylası olarak sınırlandırılmış, Yeşim Tokdemir karar muhafelet şerhi koymuştur.
Eski tarihli memleket haritası, amenajman ve hava fotoğraflarının uygulanmasına dayalı araştırma, inceme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi kurlu raporunda, çekişmeli parselin öncesi ve eylemli durumu itibariyle orman sayılmayan yerlerden olmadığı bildirilmişse de, aynı kurul tarafından düzenlenen rapora ekli memleket haritasında, çekişmeli parsel tamamı beyaz renkli açık alanda kalacak biçimde değil, bir bölümünün yeşil ile renklendirilerek, orman olarak nitelendirilen alanda işaretlendiği görülmektedir. Orman bilirkişileri bu bölümlerin yeşil ile renklendirilmiş olmasına karşın, orman ağacı sembolü bulunmadığı için orman olarak nitelendirilen yerlerden olmadığını bildirmişlerse de, bu blümlerde en yakın sembollerin ibreli ağaç ve maki ve funda sembolü başka deyişle sınırdaki orman ile aynı nitelikteki ağaç yapısını anlatan semboller bulunduğu görülmektedir. Mahkemece bu çelişki üzerinde durulmamıştır.
03 Mart 1998 tarihinde yürürlüğe giren 4342 Sayılı Mera Yasasının 13/5. maddesi ile “komisyon kararlarına karşı 30 günlük askı ilan süresi ve tebligatı gerektiren hallerde tebliğden itibaren 30 günlük süre içinde Asliye Hukuk mahkemesinde dava açılabileceği” hükümleri getirilmiş, aynı Yasanın 21. maddesinde “tahsis kararında belirtilen haklara tahsisin kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl geçtikten sonra tesbitlerden önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemeyeceği” öngörülmüştür.
4342 Sayılı Mera Yasası hükümlerine göre, mera, yaylak ve kışlakların tesbit ve tahdit (sınırlandırma) işlemleri yasal yollardan geçip kesinleşmedikçe mera komisyonları tarafından tahsis kararı verilemez. Mera komisyonunun verdiği tahsis kararları valilik onayı ile yürürlüğe giren ve bundan sonra 13. madde hükmüne göre ilan ve ilgili kuruluşlara tebliğ edilir. Dolayısıyla ister kadastro çalışmaları sırasında, isterse kadastro çalışmalarından bağımsız olarak mera komisyonlarınca verilen TAHSİS KARARLARINDAN sonra 30 günlük ve 5 yıllık sürelerden söz edilebilir.
2009/18889-2010/1544
Somut olayda, Mera Teknik Ekibinin sınırlandırma kararının ilan edilmesinden sonra henüz bir TAHSİS ilanının yapılmadığı anlaşıldığına göre, yasada öngörülen hak düşürücü sürelerin geçirildiğinden söz edilemez. Kaldı ki; iddianın ileri sürülüş biçimine göre de yönetimin davası mera olarak sınırlandırılan parsellerin orman savına dayalı tapuya tescile ilişkin olup, bu tür davalar bir süreye tabi olmaksızın yönetimce her zaman açılabilir.
Diğer taraftan, çekişmeli parselin dört yönden sınırlaması itirazsız kesinleşmiş olan orman 101 ada 1 sayılı orman parseli ile çevrili, … olarak kullanılan orman içi açıklığı olduğu anlaşılmaktadır.
6831 Sayılı Yasanın 17/2. maddesinde açıklanan orman içi açıklık niteliğinde olduğu, gerek 26.05.1958 tarihli Orman Tahdit ve Tescil Talimatnamesinde gerekse 25.06.1970 günlü Resmi Gazetede yayınlanan 31.05.1970 gün ve 531 sıra no’lu Orman Tahdit ve Tescil Yönetmeliğinin 33/3 ve 19.08.1974 günlü Resmi Gazetede yayınlanan 25.07.1974 tarihli Orman Kadastro Yönetmeliğinin 40/A ve 30.05.1984 günlü Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 30/1 ve 02.09.1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/1 ve 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26/a maddesinde “… 6831 Sayılı Yasanın 17. maddesinde yer alan orman içinde bulunan doğal olarak ağaç ve ağaççık içermeyen, genel olarak otsu bitki veya bazı durumlarda yer yer odunsu bitkiler içeren açıklıkların orman olarak sınırlandırılacağı” öngörülmüştür.
6831 Sayılı Yasanın 17. maddesi, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez.
6831 Sayılı Yasa, madde: 17/1-2
Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşaası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.
Devlet Ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilir (03/07/2004 gün ve 5112 Sayılı Yasa ile değişik hali).
Yasa metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal el koyma hakkına sahiptir. Orman içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır.
Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 Sayılı Yasanın 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca [HANGİ NEDENLE OLURSA OLSUN ORMAN İÇİ AÇIKLIKLARIN KAZANILAMAYACAĞI İLKESİNİ İÇERMEKTEDİR VE AMACI ORMAN BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAKTIR]. Bu tür yerlerin 15.07.2004 günlü Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a maddesi gereğince orman olarak sınırlandırılması gerekir.
Yasa koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar, özel mülke dönüşüp tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [Y.H.G.K.’nun 10.12.1997 gün ve 1997/20-830/1034, 10.12.1997 gün ve 1997/20-808/1039, 22.10.2003 gün ve 2003/20-665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi
2009/18889-2010/1544
orman içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları].
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca; orman içi açıklık ve boşluklar ile orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanlar, yasa gereği orman sayıldığı için, 15.07.2004 günlü Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesinin (a) ve (j) bentleri gereğince Devlet Ormanı olarak sınırlandırılması öngörülmüştür. Bu tür yerler zilyetlik yolu ile kazanılamaz ve özel mülk olarak tescil edilemez.
Mahkemece değinilen yönler gözetilerek .Orman Yönetiminin davasının kabulü gerekirken, dava konusu taşınmazın özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın reddi yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı … Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 10/02/2010 günü oybirliği ile karar verildi.