YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/1731
KARAR NO : 2009/4125
KARAR TARİHİ : 12.03.2009
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı …, İlçesi, … Köyünde bulunan, sınırları dava dilekçesinde belirtilen taşınmazın 1979 yılında yapılan kadastro sırasında kadastro harici bırakıldığını, bu yeri 20 yılı aşkın bir süreden beri imar ihya etmek suretiyle kullandığını belirterek taşınmazın adına tescili için dava açmıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile, 24.07.2008 tarihli … bilirkişi krokisinde (C) ile gösterilen 952,59 m2’lik kısmın davacı adına tapuya tesciline, (A) ile gösterilen 43817,40 m2 ve (B) ile gösterilen 7582,71 m2’lik kısımların orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Medeni Yasanın 713. maddesi uyarınca açılmış tescil davası niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1979 yılında arazi kadastro yapılmış, dava konusu yer tespit harici bırakılmıştır.
Mahkemece, davacının davası kısmen kabul edilerek, 24.07.2008 tarihli … bilirkişi krokisinde (C) ile gösterilen 952,59 m2’lik kısmın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş ise de, verilen hüküm yerinde değildir. Şöyle ki; temyize konu (C) bölümü ile çevresindeki geniş bir arazi kesimi 1979 yılında yapılan genel arazi kadastrosunda tespit harici bırakılmıştır. Yöreye ilişkin memleket haritası incelendiğinde, söz konusu alanın yeşil renkli ormanlık alan olarak görüldüğü, dolayısıyla bu alanın orman olduğu düşünülerek tespit dışı bırakıldığının kabulü gerekir. Temyize konu (C) bölümünün konumu incelendiğinde, memleket haritasında doğusu, batısı ve güneyi yeşil renkli alanlarla çevrili … yatağı içinde 952,59 m2 yüzölçümünde orman bütünlüğü içinde … bir yer olduğu görülmektedir. Çevresinde bulunan aynı mahiyetteki araziler ile konumu birlikte değerlendirildiğinde bu yerinde orman olduğu düşüncesiyle tespit dışı bırakıldığının kabulü zorunludur. Hukuk Genel Kurulunun 2004/8-242 E. – 2004/292 K. Sayılı kararında da belirtildiği üzere, mevcut deliller karşısında taşınmazın öncesinin orman olmadığının bunu iddia eden tarafça maddi ve kesin delillerle kanıtlanması gerekir. Davacı taraf, taşınmazın öncesinin orman olmadığını kesin delillerle kanıtlayamamıştır. Kaldı ki; dava konusu taşınmaz aynı zamanda orman bütünlüğü içinde, orman içi açıklığı niteliğindedir.
6831 Sayılı Yasanın 17. maddesi, orman içi açıklıklarda … ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez.
6831 Sayılı Yasa, madde: 17/1-2 Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşaası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.
Devlet Ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilir (03/07/2004 gün ve 5112 Sayılı Yasa ile değişik hali).
Yasa metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda …, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal el koyma hakkına sahiptir. Orman içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle … açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır.
Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 Sayılı Yasanın 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca [HANGİ NEDENLE OLURSA OLSUN ORMAN İÇİ AÇIKLIKLARIN KAZANILAMAYACAĞI İLKESİNİ İÇERMEKTEDİR VE AMACI ORMAN BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAKTIR]. Bu tür yerlerin 15.07.2004 günlü Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a maddesi gereğince orman olarak sınırlandırılması gerekir.
Yasa koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda … ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar özel mülke dönüşüp, … ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [Y.H.G.K.’nun 10.12.1997 gün ve 1997/20-830/1034, 10.12.1997 gün ve 1997/20-808/1039, 22.10.2003 gün ve 2003/20-665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları].
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan … kazanmasını sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca; orman içi açıklık ve boşluklar ile orman ve … muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanlar, yasa gereği orman sayıldığı için, 15.07.2004 günlü Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesinin (a) ve (j) bentleri gereğince Devlet
Ormanı olarak sınırlandırılması öngörülmüştür. Bu tür yerler zilyetlik yolu ile kazanılamaz ve özel mülk olarak tescil edilemez.
Mahkemece değinilen yönler gözetilerek davacının davasının tümden reddi ile hazinenin tescil talebi uyarınca dava konusu yerin orman niteliği ile hazine adına tescili gerekirken, dava konusu taşınmazın özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın kabulü yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde Orman Yönetimine iadesine 12/03/2009 günü oybirliği ile karar verildi.