YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/12814
KARAR NO : 2009/16973
KARAR TARİHİ : 17.11.2009
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 2/7/2009 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı HAZİNE vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 10/11/2009 günü için yapılan tebligat üzerine, davalı HAZİNE vekili Avukat … … ile karşı taraftan davacı … vekili Avukat … geldi başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü
K A R A R
Davacılar, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri üç parça taşınmazın yörede 1972 yılında yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakıldığını, orman sınırlarının da dışında bulunduğunu, Şubat 1295 tarih 1 ve Şubat 1295 tarih 2 numaralı tapu kayıtları ile 1937 tarihli 254 ve 256 numaralı vergi kayıtları kapsamında kalıp çekişmesiz ve aralıksız olarak 70 seneyi aşkın zamandan beri davacılar ile murislerinin zilyet ve tasarruflarında olduğunu, bu iki vergi kaydının toplam büyüklüğünün 91180 m2 olduğunu ileri sürerek, davaya konu taşınmazların, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmüne göre miras payları oranında adlarına tescili istemiyle Üsküdar 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/974 sayılı dosyasında dava açmışlar,yargılama sırasında dava konusu edilen yerlerin 3175 ve 3176 parsel numarasıyla 16.04.1997 tarihinde davalı Hazine adına idari yoldan tapuya tescil edildiğinin anlaşılması üzerine 3175 ve 3176 sayılı parsellerin davalı … adına olan tapu kayıtlarının iptali ile veraset senedindeki payları oranında davacılar adına tapuya tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Üsküdar 1.Asliye Hukuk Mahkemesince, dava konusu olan ve … bilirkişi krokisine (A) işaretli bölümün Asliye 3. Hukuk Mahkemesinin 1994/438 sayılı ve (B) (C) işaretli bölümlerinde Kadastro Mahkemesinin 1979/53 sayılı dosyalarında davaya konu edildiği ve kesin hüküm bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen 24.10.2000 gün ve 1994/974-930 sayılı kararın, süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 08.07.2004 gün ve 2004/7088-7727 sayılı ilamı ile ve özetle;
1) Davacıların 16.12.1994 tarihli dava dilekçelerinde sınırlarını bildirdikleri 21 nolu parselin doğusundaki ve güneyindeki taşınmazların miras bırakanları ile kendilerinin 70 yılı aşkın zamandan beri çekişmesiz, aralıksız … gibi zilyetliklerinde olduğunu, 1972’de yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakıldığını, 1937 tarihli 254 tahrir numaralı 45.950 m2 yüzölçümündeki vergi kaydının 21 parselin tespitine esas alındığını, bu vergi kaydından başka aynı miktarlı 256 tahrir numaralı bir vergi kayıtları daha olduğu halde, bunun kadastro sırasında uygulanmadığını bildirdikleri,
2) Davaya konu taşınmazların 1943 yılında kesinleşen orman kadastro sınırı dışında olduğu, ormanla hiçbir ilgisinin bulunmadığı, 1991 yılında yapılan orman kadastrosu ve aplikasyon sırasında da orman sınırları dışında gösterildiği, bilirkişi heyetinin 12.05.1999 tarihli rapor ve eki krokiden anlaşıldığı,
3) Uygulamada ve öğretide kabul edildiği gibi, H.Y.U.Y.’nın 237. maddesi gereğince kesin hüküm başka bir anlatımla, birinci dava ile ikinci davanın aynı dava olduğunun kabul edilebilmesi için;konusu aynı ,yani önceki davada verilen kararın hüküm fıkrası ile … davada ileri sürülen talep sonucunun aynı olması,dava sebeplerinin, yani dayanılan vakıalar ile tarafların aynı olması gerektiği,
4) … bilirkişi krokisinde (C) işaretli bölümün daha önce asliye hukuk ve kadastro mahkemelerinde hiçbir zaman davaya konu olmadığı, orman kadastrosu ve aplikasyon işlemi sırasında da orman sınırları dışında, 1972 yılında yapılan arazi kadastrosunda ise, tesbit harici bırakıldığı dosya kapsamından anlaşıldığı halde, tespit tarihi ile dava tarihi arasında 20 yıldan çok fazla süre geçtiği de göz önünde bulundurularak (C) işaretli bölüm hakkında davanın esasının incelenip delillerin toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, kesin hüküm nedeniyle davanın reddedilmesinin isabetsiz olduğu,
5) … bilirkişi krokisinde (A) işaretli bölümü ile (C) işaretli bölümün orman ve arazi kadastrosundaki durumunun aynı olduğu, daha önce zilyetliğe dayalı olarak açılan tescil davasına konu edilmişse de,
Birinci davanın davacısı ile ikinci yani temyize konu davanın davacıları arasındaki bağlantının tam olarak saptanmadığı davacılar taşınmazın kendilerine 1929 yılında ölen müşterek murisleri … oğlu …’den iştirak halinde (elbirliği ile) mülkiyet hükümlerine göre intikal ettiğini bildirdikleri, geçerli bir paylaşım olmadan bir kısım mirasçının taşınmazı üçüncü kişiye satışı geçersiz olacağı, önceki davacının davacısı ile temyize konu davanın davacıları arasında akdi halefiyet söz konusu olmayacağından kesin hükümden söz edilemeyeceği (16. Hukuk Dairesinin 17.09.1996 gün 2728/3771 S.K.).
Tapusuz taşınmazların menkulmal hükmünde olduğu, zilyetliğin devir ve teslim edilmiş olması halinde satışın tamamlanacağı,davacıların, dava konusu yerin zilyetliğini önceki davanın davacısına devir ve teslim etmemişlerse ortada bir satış işlemi bulunmayacağından, yine akdi halefiyet yoluyla oluşan kesin hükümden söz edilemeyeceği,
Yine H.G.K.’nın 23.06.1990 gün 1/220-319 ve 17, 22.06.1999 gün 2317/2804 sayılı kararlarında kabul edildiği gibi, birinci davada zilyetliğe, ikinci davada tapu kaydına dayanılmış olması halinde, dayanılan vakıalar aynı olmadığından, bu halde de kesin hükmün varlığının kabul edilemeyeceği,
O halde, … bilirkişi krokisinde (A) işaretli bölüm yönünden açıklanan konularda gerekli araştırma ve soruşturma yapılarak sonucuna göre hüküm kurulmamış olmasının isabetsiz olduğu,
6) … bilirkişi krokisinde (B) işaretli bölümün 1972 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında 21 sayılı parselle bir bütün halinde ve tarla niteliğiyle 1937 tarih 254 tahrir numaralı 45.950 m2 yüzölçümlü vergi kaydı uygulanarak ölü … mirasçıları adına tespit tutanağı düzenlendiği,Hazinenin yaptığı itiraz komisyon tarafından rededilince Hazine tarafından … mirasçıları davalı gösterilerek Kadastro Mahkemesinin 1975/274 E. sayılı dosyasında dava açıldığı, mahkemece, … mirasçılarının kimler olduğu … süre araştırılmadığı ve sonuçta tespit maliki … mirasçısı olduğu düşünülen … ve … ve 13 arkadaşı huzuruyla davanın görülüp sonuçlandırıldığı, bu kişilerin gerçekten tesbit maliki Memişoğlunun mirasçısı olmadıkları, dosya kapsamından anlaşıldığı, orman bilirkişisi … … tarafından verilen 25.05.1981 günlü raporda dava konusu 21 sayılı parselin 6718 m2’lik bölümünün (temyize konu davada (B) işaretli bölümdür) 3479, 3480, 3481, 3482 ve 3483 numaralı orman tahdit noktalarına göre orman sınırı içinde kaldığının bildirilmesi üzerine, Mahkemenin 29.03.1982 gün 1979/53-11 sayılı kararıyla “21 numaralı parselin orman sınırı içinde kalan 6718 m2’lik bölümün tespit dışı bırakılmasına, geriye kalan 29.094 m2’lik bölümünün de … vereseleri adına tesciline” karar verildiği ve hükmün Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, bu durumda (B) işaretli bölüm yönünden kesin hükmün varlığından söz edilemeyeceği, mahkemece bu konularda hiçbir araştırma ve soruşturma yapılmadan davanın reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, 3402 Sayılı Yasanın 14. maddesi koşullarının davacılar yararına oluşup oluşmadığı konusundaki deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmesine) işaretle bozulmuş, bu arada Ümraniye İlçesinde adli teşkilat kurulduğundan, dava dosyası yetkisizlik kararı ile Ümraniye Asliye Hukuk Mahkemesine aktarılmış, mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, bozmaya uyularak mahkemece uygulanan bozma kararı çerçevisinde keşif yapılıp deliller toplanmış ve karar verilmek üzere duruşma 18.01.2008 gününe ertelenmiş, ancak bu tarihten üç gün önce …, … ve … vekilleri 15.01.2008 tarihli dilekçeyle dava konusu taşınmazların müvekkillerine ve müvekkillerinin dip murisleri … ve Nefise oğlu Hasandan miras yolu intikal ettiğini, 254 ve 256 numaralı vergi kayıtlarının dava konusu taşınmazlarla ilgisinin bulunmadığını bildirerek, davaya katılma talebinde bulunmuş ise de mahkemece, katılma isteminin 1994 yılında beri devam eden bu davayı uzatmaya yönelik ve M.Y’nın 2. maddesindeki iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığı gerekçesiyle katılma isteminin reddine, dava konusu taşınmaz üzerinde davacılar mirasbırakanı … oğlu …’nin ve mirasçılarının kadastro tespit tarihi olan 1972 yılından çok önce başlayan zilyetliklerinin bu güne kadar çekişmesiz aralıksız … gibi devam ettiği, davacıların dayandığı Şubat 1295 tarih ve Şubat 1295 tarih 2 numaralı sicilden gelen tapu kayıtlarının taşınmazlara uyduğu, tescil edilen bölümlerin orman sınırı dışında kaldığı gibi ormanlarla ilgisinin bulunmadığı, davanın temlikinin yasaya uygun olduğu, adına tescil kararı verilen kişi yararına M.Y.’nın 713. ve 3402 Sayılı Yasanın 3/B-b, 14 maddelerinde yazılı koşulların oluştuğu gerekçesiyle davacıların davasının kabulüne karar verilmiş, hüküm,davaya katılma isteminde bulunan … ve ark. vekili ile davalı HAZİNE vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. hukuk dairesinin 2008/9230-16562 sayılı kararı ile ve özetle; (Mahkemece, katılma isteminde bulunan … ve arkadaşlarının, katılma isteminde bulunmalarının Medeni Yasanın 2. maddesindeki doğruluk ve dürüstlük kurallarına uygun olmadığı ve davayı uzatmaya yönelik olduğu gerekçesiyle katılma istemlerinin reddine karar verilmiş ise de,Medeni Yasanın 713. maddesinin 5. ve 6. fıkrasında aynen (Son ilândan başlayarak üç ay içinde yukarıdaki koşulların gerçekleşmediğini ileri sürerek itiraz eden bulunmaz ya da itiraz yerinde görülmez ve davacının iddiası ispatlanmış olursa, hâkim tescile karar verir. Mülkiyet, birinci fıkrada öngörülen koşulların gerçekleştiği anda kazanılmış olur. Davalılar ve itiraz edenler, aynı davada kendi adlarına tescile karar verilmesini isteyebilirler) hükümlerinin yer aldığı, tescil davasına karşı açılan itiraz davası asli katılma niteliğinde olduğu, H.Y.U.Y.’nda asli katılma açıkça düzenlenmemiş ise de öğreti ve uygulama ile M.Y.’nın 713. Maddesinde ve yerleşik Yargıtay içtihatlarında, davaya asli katılma kurumunun kabul edildiği, davanın devam ettiği süre içinde davaya katılan kişi ya da kişilerin delilleri toplanarak mahkemece esas hakkında hüküm kurulurken davaya itiraz eden asli katılanın davasının da esası hakkında da olumlu yahut olumsuz bir karar verilmesi) gereğine değinilerek ve diğer temyiz itirazları incelenmeksizin hüküm bozulmuş,
Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra Asli katılma talebinde bulunanlar … 17/06/2009 havale tarihli, … ve … 26/06/2009 tarihli dilekçeleri ile ve 02/07/2009 tarihli oturumda asli katılma istemlerinden feragat ettiklerinden, asli katılma isteminin Feragat nedeniyle REDDİNE, davacıların dayandığı 254 ve 256 tahrir nolu vergi kayıtları ile Şubat 1295 tarih 1, yine Şubat 1295 tarih 2 nolu tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazlara uyduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, bilirkişi krokisinde gösterilen taşınmazların bir bölümü üzerinde temlik alan kişi yararına mülkiyet hakkının doğduğunun tesbitine, yine bir bölümünün temlik alan kişi adına tapuya tesciline, bir kısmı … yatağı olduğundan Hazine üzerine bırakılmasına, bir kısmıda kesinleşen orman sınırı içinde kaldığından ifrazen orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline, … yatağı ve orman olan bölümlerle ilgili davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı HAZİNE vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre,dava, davanın açıldığı tarihte tapusuz olan yargılama sırasında idari yoldan Hazine adına tescil edilen taşınmazın tapu kaydı ve zilyetliğe dayanılarak tapu kaydının iptali ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede dava tarihinden önce 1943 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 1990 yılında yapılıp kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması 1972 yılında yapılan arazi kadastrosu bulunmaktadır.
Dosya kapsamı ile mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak bilirkişiler Orman Yüksek Mühendisi … …, Ziraat Yüksek Mühendisi … … ve kadastro Kontrol Memuru … …’nın karara dayanak alınan harita ve raporlarında; dava konusu taşınmazların 3116 sayılı kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen 07.12.1944 tarih ve 2030 yevmiye numarası ile tapuya tescil edilen orman kadastro sınırının dışında kaldığı, 1946 tarihli … fotoğraflarında ve 1957 tarihli memleket haritasında ve Amenajman planında orman sayılmayan açık alanda kaldığı ve … arazisi olduğu, davacıların dayandığı Şubat 1295 tarih 1 ve Şubat 1295 tarih 2 numaralı sicilden gelen tapu kayıtlarının dava konusu taşınmazlara uyduğunun saptandığına, davacının temlikinin yasaya uygun olduğuna, Doğudaki … … Çiftliği malikleri ile çekişmeli taşınmazlara uyduğu belirlenen Şubat 1295 tarih 1 ve 2 sayılı tapu malikleri arasında görülen Asliye Hukuk Mahkemesinin 1931/756 sayılı el atmanın önlenmesi davasının keşfi sırasında düzenlenen ve Şubat 1295 tarih 1 ve Şubat 1295 tarih 2 sayılı tapu kayıtlarının kapsamı olarak gösterilen 29/2/1932 tarihli krokinin tescil davasına konu olan taşınmazlara sınır ve şekil olarak benzediğine, 1931/756 sayılı dosyada dayanılan 1295 tarihli tapu kayıtlarının bu yere uyduğu kabul edilerek … … Çiftliği sahiplerinin davalarının ret edildiğine, 3175 sayılı parselin haritasında (C) ile gösterilen bölümün eylemli orman olduğu,3175 sayılı parselin (A-1) ile gösterilen 4371 m2 ve (B-2) ile gösterilen 3302 m2’lik bölümlerinin yol alanında kaldığı, 3175 sayılı parselin (B-1) ile gösterilen 337 m2 ve 3176 sayılı parselin (D-1) ile gösterilen 131 m2 bölümlerinin eski kadastro paftasına göre Çıplak Deresinin yatağı olduğu, 3175 ve 3176 sayılı parsellerin geri kalan bölümlerinin 50 – 60 yıldır davacıların zilyetliğinde bulunduğu ve adına tescil kararı verilen kişi yaranına 3402 Sayılı Yasanın 13/B -b ve 14. maddesinde yazılı koşulların oluştuğu anlaşıldığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 625.00.-YTL vekalet ücretinin davalı HAZİNE’den alınarak, davacılara verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının Belediye Başkanlığına yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 17/11/2009 günü oybirliğiyle karar verildi.