Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2009/12290 E. 2009/15228 K. 20.10.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/12290
KARAR NO : 2009/15228
KARAR TARİHİ : 20.10.2009

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Memiş ve … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Çekişmeli … Köyü 427 parsel sayılı taşınmaz yörede 1984 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında 6200 m2 miktar ve tarla niteliği ile tapu ve vergi kaydına dayalı olarak Mümin Sarı ve arkadaşları adına tespit edilmiş; Hazinenin itirazı üzerine Çatalca Kadastro Mahkemesinin 1989/ 355 esas – 1989/ 904 karar sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilerek gerçek kişiler adına tapuya tescil edilmiş, intikal nedeniyle davalılar adına tapuya kaydedilmiştir.
Davacı Hazine taşınmazın tapuda davalılar adına kayıtlı olduğunu, yörede 1949 yılında yapılan ve 09/ 12/ 1949 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde iken 1993 yılında 6831 Sayılı Yasanın 3302 Sayılı Yasa ile değişik 2/B madde uygulaması sonucu Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılıp 04/ 09/ 1995 tarihinde ilan edilen işlemin kesinleştiğini belirterek davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu parselin tamamının tapu kaydının iptaline, kütüğün beyanlar hanesine “6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması ile orman rejimi dışına çıkartılmıştır” şerhi de verilerek hali hazır niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılardan Memiş ve … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalıp nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazın tapu kaydının iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1949 yılında 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan ve kesinleşen orman kadastrosunda, dava konusu taşınmaz Ekim 1951 tarih 22 numarada Hazine adına tescil edilen Karasakal Devlet Ormanı sınırları içinde kalmaktadır. Karasakal Devlet Ormanı sınırlarının tarif edildiği orman kadastro tutanaklarında “bağlı sicil tablosunda ve haritasında yeri ve şagilleri yazılı orman içindeki tarlaların tapu kaydı gösterilmediğinden fiili durumlarının tespiti ile iktifa edileceği, orman içindeki sahipsiz olduğu kabul edilen çeşmecik, keten tarla, ahlat alanları ile diğer açıklıkların devlet malı sayılacağı” açıklanarak, haritasında işaretlenen bu yerlerin orman kadastrosunun yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre çıkartılan 1940 Tarihli Orman Tahdit Talimatnamesinin 38. maddesindeki “Ormanların bitişiğinde bulunan mülk ve toprakların hepsinde, orman içindekilerden yalnız köy arazi ve camiasına dahil olanlarda vesaik ibraz edilmese bile fiili vaziyet aynen tespit ve zapta geçirilmekle iktifa edilir. Orman içinde olup da 2. madde şümulüne girmeyen diğer mülk veya topraklar için muteber tasarruf vesikası ibraz edilmezse tasarruf mevzuatı ile 2644 Sayılı Tapu Yasasının 16 ve Orman Yasasının 25. maddelerine müsteniden bunlar Devlet namına tahdit olunur” hükmü gereğince köy arazi topluluğunun uzağında ve orman içinde olan dava konusu taşınmaz ve etrafının devlet malı sayılarak orman sınırı içinde bırakılmıştır. Orman kadastrosu işleminin bu şekilde askı ilanına 1949 yılında çıkartılarak kesinleşmesi üzerine 3316 Sayılı Yasanın 13. maddesi hükmüne göre
Ekim 1951 tarih 22 numarada Hazine adına orman niteliği ile tapuya tescil edilmiş ve 1993 yılında yapılan ve kesinleşen 2/B madde uygulaması sonucu nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılmıştır. 1984 yılında yapılan arazi kadastrosunda ise taşınmazın, daha önce yapılan orman kadastrosu sınırları içinde olduğu göz önünde bulundurulmadan, hata ile ikinci kere kadastrosu yapılarak kişiler adlarına özel mülk olarak tespit ve yolsuz olarak tescil edilmiştir.
Evvelce Hazine ile tespit maliki arasında kadastro mahkemesinde görülen dava, tespit maliklerinin mirasçısı olmaksızın ölmüş olması nedeniyle taşınmazın Hazineye intikal eden yerlerden olduğu iddiasına dayalıdır. Temyize konu dava ise öncesi orman olan taşınmazın nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkarılması sebebine dayanmaktadır. Dava sebeplerinin değişik olması nedeniyle önceki davanın H.Y.U.Y.nın 237. maddesi gereğince bu davada kesin hüküm oluşturacağı düşünülemez.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve uzman orman ve fen bilirkişiler tarafından kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasına ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosu paftasının uygulanması sonucu dava konusu taşınmazın 1949 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı,31.12.2981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini yitirmesi nedeniyle Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılma işleminin de kesinleştiği taşınmaz daha önce yapılan orman kadastro sınırları içinde olduğu halde, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu göz önünde bulundurmadan, hata ile ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak sicil oluşturulmuşsa da, 766 Sayılı Yasanın 46/2 ve 3402 Sayılı Yasanın 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (T.M.Y.nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve T.M.Y.nın 1026 (E.M.Y.nın 934. İsviçre 976) maddesi gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceği, somut olayda 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının da bulunmadığı, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan sicil kaydının, davalıya hiç bir zaman mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve başlangıcından itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (ihzari), başka bir anlatımla; sicilin oluştuğu tarihten itibaren mülkiyet hakkının doğmadığını, sicilin yolsuz ve geçersiz olduğunu belirleyen bir hüküm olduğu, bu tür kayıtlarda T.M.Y.’nın 1023 (E.M.Y.931 İsviçre M.Y.974) maddesindeki “iyi niyetle edinme” kuralının da uygulanamayacağı, tespitte esas alınan ve orman kadastrosundan önceki bir tarihte oluşturulmuş bulunan tapu kaydının taşınmazın orman sınırları içine alınarak bu uygulamanın kesinleşmesinden sonra yasal değerini yitirdiği,davalıların koşulları varsa sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince satış bedelini bu yeri kendilerine satan kişilerden isteyebileceği belirlenerek kaydın iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalıların temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 20/ 10/ 2009 günü oybirliğiyle karar verildi.