Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2009/10787 E. 2009/16707 K. 13.11.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/10787
KARAR NO : 2009/16707
KARAR TARİHİ : 13.11.2009

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 05.03.2008 gün 6373-3459 sayılı bozma kararında özetle: “Çekişmeli … Mahallesi 11 ada 34 parselin ifrazından oluşan 4658 ada 9 parsel hakkında hazinenin açtığı davanın reddine karar verilmişse de, yörede 1970 yılında 2613 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan şehir kadastrosunda Belediyeye ait Ocak 1940 tarih 14 nolu 166 Hektar 1232 m2 yüzölçümlü tapunun, 1945 yılında kesinleşen … Dağı Devlet Ormanı sınırları içinde kaldığı ve 1952 yılında da kayden Hazineye devredilip Hazine yerleri ile birlikte Ağustos 1952 tarih 87 ila 266 numalarda ifrazen yeniden tescil edildiği gözönünde bulundurulmadan mera niteliği ile Gebze Belediyesi adına tespit ve tescil edildiği,
Hazinenin, Belediyeden devir aldığı Ocak 1940 tarih 14 nolu tapu kaydını kendi yerleri ile birleştirilip Ağustos 1952 tarih 87 ila 266 numaralarda ifrazen tescil ettirdikten sonra birçoğunu çeşitli kişilere devir ettiği ve bu ifraz tapu kayıtlarının büyük bölümün de 1945 yılında kadastrosu kesinleşen … Dağı Devlet Ormanı sınırları içinde kaldığı gözönünde bulundurulmadan 1970 yılında 2613 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan genel kadastroda, … Mahallesi 11 ada 1 ila 12 ve 32 ila 46 numaralı parseller ile … Paşa Mahallesinde 321 adada bulunan parsellere ve dosya kapsamında ada ve parsel numaraları belli olmayan birçok parsele revizyon göstererek yapılan kadastro tespitlerinin kesinleştirilerek tapuya tescil edildiği,
… Dağı Devlet Ormanının … Paşa Mahallesi sınırları içinde kalan bölümleri ile … Mahallesi 11 adadaki parsellerin … Dağı Devlet Ormanı sınırları içinde kalan bölümlerinin nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartıldığı ve 14.12.1994 tarihinde ilan edilerek 2/B madde uygulamasının kesinleştiği,
“Makilik sahalar sınırlama tutanağı” başlığı ile … ve … tarafından 17.09.1951 ve 20.09.1951 tarihleri arasında düzenlenen tutanakla İstanbul şosesi güneyinde XVIII numaralı poligonla 22.262 Hektar olduğu belirtilen alanın (bu alan Gebze İlçesi yerleşim yeri dahil onlarca köyün yerleşim yerlerini, tapulu tapusuz arazilerini, kadastro görüp tapuya tescil edilen ya da edilmeyen birçok orman alanlarını, meraları, dağları, tepeleri, dereleri, kayalıklar ile devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan birçok yerleri içine almaktadır). 24 adet poligon halinde toplam 71.692 hektarlık arazinin 1/25000 ölçekli Askeri Haritalar üzerinde sınırları kaba taslak çizilerek gösterildiği, dava konusu parselin bu 24 adet poligondan biri olan XXIV numaralı 17.718 Hektar yüzölçümlü poligon içinde bulunduğu, “Gebze-Tuzla-Molla Feneri Bucağı” XXIV nolu poligonu olarak belirtilen maki tutanağının 06.10.1951-10.10.1951 tarihleri arasında sadece Komisyon Başkanı … imzası ile düzenlendiği ve XXIV numaralı 17718 Hektar yüzölçümlü olduğu belirtilen bu alan hakkında aynen” 17718 Hektar vusatında olan bu poligon sahası içinde köylülere ait tapulu veya tapusuz ziraat arazisi bulunmakla beraber makilik ile örtülü sahalar içinde tarla açma mümkündür” şeklinde ifadelere yer verildiği; yine diğer 23 adet poligon içindeki araziler de buna benzer şekilde tanımlandığı, bu haliyle sözü edilen bu tutanaklarda belirtilen alanlarda yasa ve yönetmeliğin belirlediği usullere göre yapılmış bir maki tespiti işleminin bulunduğunun asla kabul edilemeyeceği, esasen 3 Nisan 1950 tarihinde yürürlüğe giren 5653 Sayılı Yasanın geriye yürüyeceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığı gibi, ne bu yasada ne de bu yasa gereğince çıkartıldığı kabul edilen 17.08.1950 tarihli Yönetmelikte, maki tespit Komisyonlarının yasanın yürürlüğünden önce kesinleşmiş orman tahdit sınırları içine girerek maki tespiti yapacağına ilişkin her hangi bir hükümde bulunmadığı, o tarihde hukukumuzda orman rejimi dışına çıkarma kavramı bulunmadığından makiye ayırma işleminin orman rejimi dışına çıkarma işlemi de sayılamayacağından, makiye ayırma işleminin yok hükmünde olduğu ve Gebze Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 21.06.2005 gün ve 2005/120-322 sayılı direnme kararını inceleyen Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2006 gün ve 2006/20-148-286 sayılı kararında da belirtildiği gibi hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağı,
Çekişmeli parselin … Mahallesi 11 ada 34 sayılı kadastro parselinden ifraz edilerek oluşturulduğu, taşınmazın tamamının orman niteliğiyle hazine adına tespit edildiği ve daha sonra Belediye tarafından hazine aleyhine açılan dava sonunda 775 sayılı kanun hükümlerine göre Gebze Belediyesi adına tapuya tescil edildiği öncesi orman olan yerde (parsel hakkında hukuken geçerli bir makiye ayırma işlemi bulunmadığından) arazi kadastro ekiplerince bu durum gözönünde bulundurulmadan, hata ile ikinci kere kadastrosu yapılıp yolsuz olarak sicil oluşturulmuşsa da,geçerli olmadığı öncesi orman olan taşınmaz hakkında daha sonra yapılan 2/B madde uygulamasının yerinde olduğu, bu nedenle hazinenin davasının kabulüne karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve dava konusu parselin 2/B niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Dosya kapsamına ve hükmüne uyulan bozma kararına göre işlem yapılmış olduğuna, 766 Sayılı Yasanın 46/2 ve 3402 Sayılı Yasanın 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (T.M.Y.nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve T.M.Y.nın 1026. (E.M.Y.nın 934-İsviçre 976) maddesi gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceği, somut olayda 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının da bulunmadığı, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan sicil kaydının, davalıya hiç bir zaman mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve başlangıcından itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (ihzari), başka bir anlatımla; sicilin oluştuğu tarihden itibaren mülkiyet hakkının doğmadığını, sicilin yolsuz ve geçersiz olduğunu belirleyen bir hüküm olduğu, bu tür kayıtlarda T.M.Y.’nın 1023 (E.M.Y.931-İsviçre M.Y.974) maddesindeki “iyi niyetle edinme” kuralının da uygulanamayacağı belirlenerek Hazinenin davasının kabulüne, taşınmazın tapu kaydının iptaline ve 2/B niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı … Başkanlığının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 13/11/2009 gününde oybirliği ile karar verildi.