YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/9164
KARAR NO : 2008/13345
KARAR TARİHİ : 20.10.2008
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
… köyü 180 ada 68 parsel sayılı 2971769,03 m2 yüzölçümündeki taşınmaz yörede 2005 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında orman vasfı ile hazine adına tespit edilmiştir. Davacı … Köyü 180 ada 68 parsel sayılı taşınmaz içinde kalan 15000 m2’lik yere ilişkin olarak kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiası ile dava açmıştır. Mahkemece taşınmaz orman sayılan yerlerden olduğu ve davacıda kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanıldığı ve 6831 Sayılı Yasanın 11/1 . maddesine göre altı aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açıldığından davanın hak düşürücü süre içinde açılmamış olması nedeni ile reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre orman niteliği ile tesbiti yapılıp kesinleşen taşınmazın zilyetliğe dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Mahkemece H.G.K’nun 2005/20-327-377 sayılı kararı ile dairenin 23.11.2006 tarih 2006/14089-16155 sayılı kararlarına dayanılarak davanın reddine karar verilmiş ise de bu kararlardan sonra verilerek dairece de verilenler benimsenen H.G.K.’ nun 11.11.2006 gün ve 2006/20-619-665 ve 28.06.2006 gün ve 2006/20-467-494 sayılı kararlarında çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu 6831 Sayılı Yasa hükümlerine göre değil 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi hükmü gereğince yapıldığı ve taşınmaz orman alarak tespit edildiği ise kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak dava açma süresinin 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesinde belirtilen 10 yıl olarak kabul edildiğinden ve çekişmeli 180 ada 68 parsel sayılı taşınmaz yörede 2005 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince orman alarak sınırlandırılarak tespit edildiğinden ve tutanağın ilan tarihi olan 29.06.2005 – 29.07.2005 tarihleri ile dava tarihi arasında 10 yıllık süre geçmediğinden davanın hak düşürücü süre içinde açılmamış olması nedeniyle reddine karar verilemez,
Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasa hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 Sayılı Yasa ile sadece devlet ormanları belirlenmiştir. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 Sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 Sayılı Yasa ile iadeye tabi tutulmuştur. İadenin koşulları yasada gösterilmiştir.
Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, … fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen … ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisi veya olmadığı takdirde bir tapu … elemanından oluşan bilirkişi heyeti aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte … araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan … kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; … yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler … ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu … parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte … uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 Sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davacı yanında, murisi yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı yasanın 03.07.2005 gün 5403 Sayılı … Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince … ve … olarak kazanılmış … miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 20/10/2008 günü oybirliği ile karar verildi.