Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2008/7916 E. 2008/12316 K. 07.10.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/7916
KARAR NO : 2008/12316
KARAR TARİHİ : 07.10.2008

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı Hazine tarafından hasımsız olarak açılan tescil davasının yapılan duruşması sonunda davanın reddine dair kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı Hazine vekili, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği Maşukiye Beldesi, … Mahallesi … mevkiinde bulunan yaklaşık 1300 m2 yüzölçümündeki taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup tapuda kayıtlı olmadığını, bu taşınmazla ilgili olarak kişiler tarafından 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın takip edilmemesi nedeniyle H.Y.U.Y.’nın 409. maddesi gereğince açılmamasına ilişkin verilen 2003/23-2003/485 sayılı kararla işlemden kaldırılmasına karar verildiğini ileri sürerek Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece, tescil davalarının hasımsız açılamayacağı gerekçesiyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 03.04.1986 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1954 yılında kesinleşmiştir. Çekişmeli taşınmaz bu çalışmada kadastro harici bırakılmıştır.
Davacı Hazine, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın adına tescili isteği ile açtığı davanın yasal dayanağı 3402 Sayılı Yasanın 18/1. ve 22/2 maddeleridir. Arzın tabi maliki olan Hazinenin, özel mülkiyete konu olabilecek nitelik taşıyan ve hiç bir özel ve tüzel kişinin mülkiyetinde bulunmayan taşınmazlar hakkında tescil davasını açmasını önleyen bir yasa hükmü bulunmamaktadır. Aksine davanın açılmasında Hazinenin hukuki yararı ve yasadan … … bulunmaktadır. Nitekim, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 18. maddesinde “tescile tabi taşınmaz mallar ile … alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerin Hazine adına tesbit ve tescil edileceği…” hükmü bulunmaktadır.
3402 Sayılı Kadastro Kanununun 22 nci maddesinin 2 nci fıkrası, “Tapulama veya kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan tapuda kayıtlı taşınmaz mallar ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait yerlerin bu Kanun hükümleri gereğince kadastrosu yapılır.” hükmü 22.02.2005 gün ve 5304 Sayılı Yasanın 6 ncı maddesi ile “Tapulama ve kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan kamu kurum ve kuruluşlarına ait yerlerin tescili yapılır.” şeklinde değiştirilmiş, böylece daha önce tapulama veya kadastro çalışmaları yapılan yerlerde bu çalışmalar sırasında tespit dışı bırakılan gerçek ve tüzel kişiler ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait tapulu ya da tapusuz tüm taşınmazların, kadastroya tabi tutulma olanağı ortadan kaldırılmış, bu yerlerden sadece kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan yerlerin idari yoldan tapuya tesciline imkan sağlanmıştır.
Milli Emlak Genel Müdürlüğünün Hazine adına idari yoldan yapılacak tesciller hakkındaki 307 Sayılı Genel Tebliğinde, Hazine adına idari yoldan yapılacak tescil işlemlerinin, Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca (Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü) yayımlanan, 12/04/2006 tarihli ve 2006/8 (1624) numaralı genelgede belirtilen esas ve usuller çerçevesinde yapılması öngörülmüştür. Sözü edilen genelgelerde, Devlet Ormanları ile 6831 Sayılı Yasanın 2. maddesi gereğince orman sınırı dışına çıkarılan yerler hakkında 30/12/2005 tarih ve 1616 (2005/22) sayılı genelgede açıklandığı şekilde işlem yapılacağı belirtilmiştir.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre, kesinleşen orman sınırı dışında kalan ya da kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı halde, 6831 Sayılı Yasanın 11/4. maddesi gereğince tapuya tescil edilmeyen ya da orman niteliğini yitirmesi nedeniyle orman sınırı dışına çıkarılan taşınmazların veya orman kadastrosu kesinleşerek 6831 Sayılı Yasanın 11. maddesinin 4. fıkrası gereğince tapu siciline tescil edilen, ancak kadastro sırasında 3402 Sayılı Yasanın 22/4. maddesi gereğince tapu kütüğüne olduğu gibi aktarılarak tescilleri yapılmayan Devlet Ormanlarının idari yoldan Hazine adına tapuya tescil edilebileceği anlaşılmaktadır. Nevar ki; kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın, Hazine tarafından idari yoldan tapuya tescil ettirme olanağının bulunması, Hazinenin bu tür yerleri, mahkemede açacağı tescil davası ile tescil ettirme olanağını ortadan kaldırmaz. Çünkü, Hazinenin tescil davası açmasını engelleyen bir yasa hükmü bulunmamaktadır. Tespit harici bırakılmış bir yerin ya da kadastro yapılmayan yerde bulunan devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve hiç bir kişi ya da kuruluşun ilgisi bulunmayan taşınmazlar hakkında hasımsız olarak, ilgilisi varsa ilerde kesin hüküm nedeniyle bir tapu iptal davası açılmaması nedeniyle o taşınmazla ilgili kişi ve kuruluşlara Hazine tarafından husumet yöneltilerek her zaman tescil davası açılabilir. Hasımsız açılan davanın devamı sırasında o taşınmazla ilgililer ortaya çıkarsa davanın özelliği nedeniyle ilgililer davaya dahil edilerek veya taşınmazda hak iddia edenlerin Medeni Yasanın 713/6. maddesi gereğince harcını vererek davaya katılmaları halinde onların huzuru ile dava görülerek karara bağlanması gerekir.
Somut olayda, Hazine tarafından dava hasımsız olarak açılmış olması nedeniyle ret edilmiştir. Nevar ki; Asliye (2) Hukuk Mahkemesinin 2003/23 sayılı dosyasında kişiler tarafından açılan tescil davasının takip edilmemesi nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verilmiş, yörede yapılan genel kadastroda çekişmeli taşınmazın bulunduğu yer Samanlıdağ Devlet Ormanı olarak tesbit ve tescil harici bırakılarak paftasında gösterilmiştir.
Bu tür tescil davalarının özelliği gözönünde bulundurulduğunda taşınmazla doğrudan yada dolaylı olarak ilgili olanların davaya dahil edilerek onların huzuru ile davanın yürütülmesi, davada hasım değişikliği yada hasım ilavesi olarak kabul edilemez.
O halde; Asliye (2) Hukuk Mahkemesinin 2003/23 sayılı dava dosyasının davacıları ile ilgili köy tüzel kişiliği ve Orman Yönetimi davaya dahil edildikten sonra işin esası incelenerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu gibi karar verilmesi usül ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 07.10.2008 günü oybirliği ile karar verildi.