Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2008/6148 E. 2008/10686 K. 17.07.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/6148
KARAR NO : 2008/10686
KARAR TARİHİ : 17.07.2008

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacı Hazine, 07.02.2007 tarihli dava dilekçesiyle … Köyü 877 sayılı parselin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu halde genel kadastroda davalı adına kadastro tesbiti kesinleşerek tapuya kayıt edildiğini, bu yerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyecek yerlerden olduğunu, Orman Yönetimi aleyhine, davalı gerçek kişi yararına kesinleşmiş mahkeme kararları bulunsa da, bu kararların kendilerini bağlamadığını taşınmazın tapu kaydının iptalini ve Hazine adına tapuya tescilini istemiştir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğuna ilişkin kesin hüküm bulunduğu gibi çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde yapılmakta olan 3302 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması henüz ilan edilmediğinden açılan davanın dinlenemeyeceği gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptal tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1944 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1992 yılında yapılıp 24.12.1992 tarihinde ilan edilerek kesinleşen aplikasyon ve 3302 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması vardır.
… Köyü, … mevki 877 parsel sayılı 13660 m2 yüzölçümündeki tarla nitelikli taşınmaz, yörede 1960 yılında yapılan genel kadastroda, Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.04.1958 gün ve 1957/439-168 sayılı kararıyla taşınmazın orman sınırları dışında bırakıldığından da söz edilerek, 502 tahrir nolu vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle … … adına tesbiti, 01.07.1960-31.07.1960 tarihlerinde yapılan askı ilanı sonunda kesinleşerek tapuya kayıt edilmiş, 13.06.2002 tarihinde …’a satılmıştır.
Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.4.1958 gün ve 1957/439-168 sayılı kararı ve Dosya aslı incelendiğinde; Davacı … … tarafından, davalı Orman Yönetimi aleyhine 18.04.1958 tarihinde, … kalan mirasçıların kullanımındaki … Mevkiinde bulunan D: … tepesi, B: Bertmen Boğazı, G: … Sırtı, K: Kartal Düneği ve Kiremitli … ile sınırlı 40 dönüm, yine aynı mevkide … Tepesi üzerinde dört hududu taşlık ile çevrili 20 dönüm yüzölçümündeki taşınmazın orman olarak sınırlandırılmasının iptali istemiyle açılan davanın, Ziraat Vekaletinin 16.01.1958 gün ve 5877-614 sayılı yazısı ile çekişmeli taşınmazların 6831 Sayılı Yasanın 1. Maddesi gereği orman sayılmayan yerlerden olduğunun bildirildiği gerekçesiyle kabulüne ve bu taşınmazların orman sınırları dışına çıkarılmasına

ilişkin kararının, Orman Yönetimince 13.05.1958 tarihinde temyiz edilmişse de Orman İşletme Müdürlüğünün 22.09.1958 gün ve 13-4501-4041 sayılı yazısı ile Genel Müdürlüğün 20…./1958 gün ve 14906-1203 sayılı tel emri ile vazgeçilmesiyle kesinleştiği,
… Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.06.1998 gün ve 1996/142-117 Sayılı Kararı ve dosyasında; davacı … … tarafından, davalı Orman Yönetimi aleyhine 19.09.1996 tarihinde kendi adına tapuda kayıtlı … Köyü 877 sayılı parselin üzerinde bulunan ağaçların tapulu kesimi için Orman Yönetimine başvurduğu halde, taşınmazın niteliği ve komşularının … istediği taşınmaza uymadığından söz edilerek red edilerek bu konuda çekişme yaratıldığı, taşınmazın sınırlarının tesbitini ve sataşmasının önlenmesini istediği, 17.04.1998 tarihli keşifte; yerel bilirkişinin 877 parselde keşif yapıldığını, çekişmeli parselin Asliye Hukuk Mahkemesinin 1957/439-1958/168 sayılı kararındaki bir numaralı taşınmaz olduğunu, keşif sonucu Orman Yüksek Mühendisi Bilirkişi … tarafından düzenlenen 11.05.1998 tarihli raporunda; taşınmazın eğiminin % 25 olduğu, 100-150 yaşlarında karaçam ve sedir ağaçları ile kaplı olduğunun, yer yer yuvarlak ağaçlardan yapılmış ev enkazları bulunduğunun, devlet ormanını devamı niteliğinde orman sayılan yer olduğunun, en yakın 11719 ila 11722 numaralı orman sınır noktalarından oluşan orman sınır hattına 1.5-2 km mesafe orman sınırları içinde olduğunun,bu yerle ilgili Asliye Hkuk Mahkemesinin orman tahditinin iptali karar bulunduğunun, ancak bu kararın dayanağı Ziraat Vekaletinin yazısında taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirildiğine ve taşınmaz 100-150 yaşlarında orman ağaçları kaplı olduğundan bu kararın buraya uymadığının bildirildiği, mahkemece davanın kabulüne ve Orman Yönetiminin … izni vermemek suretiyle yarattığı sataşmanın önlenmesine karar verildiği, Orman Yönetiminin temyiz itiraz red edilerek 1. Hukuk Dairesinin 18.5.1999 gün ve 4511-5364 sayılı kararıyla onandığı, karar düzeltme isteminin de aynı Dairenin 15.09.1999 gün ve 1999/9201-8120 sayılı kararıyla red edildikten sonra mahkeme kararının kesinleştiği, Orman Yönetimi tarafından, Davalı … aleyhine 877 parselle ilgili 04.06.1998 gün ve 1996/142-1998/117 sayılı kararının, teknik bilirkişi … …’in infaz aşamasında çekişmeli taşınmazı yanlış gösterdiğinden Asliye Ceza Mahkemesinin 29.11.2000 gün ve 2000/165-236 sayılı kararı cezalandırıldığı kesinleşen mahkeme kararının iadeyi muhakeme yoluyla kaldırılmasını istediği, mahkemece; sorunun infaz aşamasında icra dosyasında çıktığı, bilirkişinin kaldırılması istenen mahkeme kararının dayanağı bilirkişi raporunun usulsüz düzenlendiği yönünde delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, hükmün Orman Yönetimi tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 27.06.2005 gün ve 2005/6998-7856 sayılı kararı ile onandığı, karar düzeltme isteminin de aynı Dairenin 24.11.2005 gün ve 2005/11461-12469 sayılı kararı ile red edildiği,
… Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.04.2000 gün ve 2000/6-66 Sayılı kararı ve dosyasında; davacı Orman Yönetimi tarafından davalı … … aleyhine 23.12.1999 tarihinde, 877 sayılı parselin 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan orman kadastrosu sınırları içindeki orman alanı olduğu, tapu kaydının iptali ve orman olarak Hazine adına tapuya tescilini dava ettiği, mahkemece çekişmeli parselin Asliye Hukuk Mahkemesinin 1958/168 sayılı kararı uygulanarak çekişmeli parselin gerçek kişi adına tesbitinin kesinleştiği ve bu kararın Orman yönetimini bağladığından söz edilerek davanın reddine karar verildiği, hükmün Orman Yönetimi tarafından temyiz edildiği, 20. Hukuk Dairesinin 28.05.2001 gün ve 2001/4252-4421 sayılı kararıyla onandığı, karar düzeltme isteminin de yine Dairenin 21.06.2004 gün ve 2003/11367-6204 sayılı kararıyla “… Asliye Hukuk Mahkemesinin 1957/439-1958/168 K. Sayılı dava dosyasında ve … Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/142-117 sayılı dava dosyasında eldeki davanın taraflarını bağlayacak nitelikte ve davalı … … lehine kesin hüküm bulunduğu, Hazine davada taraf olmadığı gibi, dava konusu yerin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla her zaman tapu iptal tescil davası açabileceği nedeniyle dairenin onama kararının usul ve yasaya uygun olduğuna değinilerek red edildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda sözü edilen mahkeme kararları, mahkemece somut olay da davanın tarafları için kesin hüküm oluşturmasa da güçlü delil oluşturacağı gerekçesiyle dava red edilmiştir.

Gerçektende, sözü edilen ve Orman Yönetiminin taraf olduğu kesinleşmiş mahkeme kararları, çekişmeli taşınmazın 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalsa da, Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.04.1958 gün ve 1957/439-168 sayılı kararı ile orman sınırları dışına çıkarıldığı yönünde kesin hüküm oluşturur. Ancak, somut olayda Hazine tarafından çekişmeli 877 sayılı parselin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yer olup, özel mülkiyete konu olamayacağı, başka bir anlatımla kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilecek yerlerden olmadığı halde, davalı gerçek kişinin bayii adına kadastroca tesbit edildiği, bu nedenle tapu kaydının iptali ve Hazine adına tescili istemiyle dava açılmıştır. Hazine bu davada yukarıda sözü edilen kesinleşmiş mahkeme kararlarındaki dava nedeninden farklı bir nedene, başka deyişle farklı maddi vakıa ileri sürüldüğünden, önceki kararların Hazine aleyhine güçlü delil oluşturduğundan söz edilemez. Çünkü, çekişmeli taşınmazın kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içindeki devlet ormanı olmadığı konusu başka, özel mülk olarak kişiler adına tescil edilecek yer olması başka konulardır. Diğer bir anlatımla, Orman Yönetiminin taraf olduğu bir dava sonucu orman olmadığı belirlenen bir taşınmazın, mutlaka özel mülk olarak kişi adına tapuya tescil edilmesini gerektirmez. O yerin orman olmama dışında, kıyı, mera ve devletin hüküm ve tasarrufu altında olmayan, özel mülke konu edilebilecek bir yer olması ve ayrıca yasada yazılı diğer mülk edinme kouşllarının da gerçekleşmesi gerekir. Bu nedenle, dava konusu taşınmazın, Orman Yönetiminin taraf olduğu bir davada orman olmadığını belirleyen mahkeme kararı, taşınmazın özel mülke konu olmayacak yerlerden olmadığı iddiasıyla Hazine tarafından açılan bu tapu iptali davasında güçlü delil olarak kabul edilemez.
Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.06.1998 gün ve 1996/142-117 sayılı dosyasında yapılan keşif sonucu, Orman Yüksek Mühendisi Bilirkişi … tarafından düzenlenen 11.05.1998 tarihli raporda; 877 sayılı parselin % 25 eğimli, 100-150 yaşlarında karaçam ve sedir ağaçları ile kaplı sınırdaki devlet ormanları ile yanı yapıda eylemli orman alanı olduğunu bildirmiştir. Taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer iddiası orman iddiasından daha geniş kapsamlı bir iddiadır. Davalı, taşınmazın bu niteliğini bilerek ve görerek satın almıştır. İyi niyet iddiasında bulunamayacağı gibi, taşınmazın niteliğine göre davalının iktisabından da söz edilemez. Taşınmazın eylemli yapısı ve özel mülk olmayacağı konusu davalı gerçek kişi ve önceki davalarda davalının bayii ve Hazine tarafından kabul edilmektedir. Uyuşmazlık bu taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilip edinilemeyeceğine ilişkindir.
Medeni Yasa mülkiyet hakkının doğumunu nedene (illete) bağlı bir hukuksal işlem olarak kabul etmiştir. Medeni Yasanın sistemine göre; tescilin geçerli olabilmesi ve mülkiyet hakkının doğması için geçerli bir hukuksal nedene dayanması zorunludur. Geçerli bir hukuksal nedene dayanmayan tescil işlemi yolsuz tescil niteliğini taşır ve her zaman iptali istenebilir (Hukuk Genel Kurulunun 30/5/2001 gün ve 2001/1-464-470 sayılı ve 19.02.2003 gün 2003/20-102-90 S.K.).Yolsuz tescille ayni hak kazanılmış olmaz (Prof. Dr. ……, Prof. Dr…. … Eşya Hukuku 5.bası 1998 s.141).
Öte yandan, doğal … ve kaynak niteliğindeki Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin 5602 ve 766 Sayılı Yasalar ile 3402 Sayılı Yasanın 17/1. maddesinde yazılı koşullar oluşmadıkça özel mülkiyet konusu olmasına yasal olanak yoktur. Bu tür yerler hakkında gerçek kişiler adına sicil oluşturulması da taşınmazın özde kamu malı olma niteliğini değiştiremez. (Yargıtay 1.H.D. 11/9/1989 gün ve 1989/8162-9365). Öncesi itibarıyla Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer niteliğinde orman olan ve yapılan orman tahdidinde herhangi bir nedenle orman tahdit sınırı dışında gösterilen yerin zilyetlikle veya tapu ile kazanılması mümkün olmadığı gibi, tüm ormanlar 4785 Sayılı Yasa ile devletleştirilmiş olup, 5658 Sayılı Yasaya göre yapılmış bir iade de söz konusu olmadığından, eski tapulara da değer verilemez.
Eylemli durumu ve üzerindeki ağaçların yaşları itibariyle, kadastro tesbit tarihi olan 1960 yılında da, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyecek ve özel mülkiyete konu olmayıp devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer olduğu anlaşılan çekişmeli parsel hakkında, Hazinenin bu iddia ile açtığı davanın, H.G.K.’nın 21.02.1990 gün ve 1989/1-700-101 sayılı, 05.05.1999 gün ve 1999/1-302 -258 sayılı ve aynı gün 1999/1-304 -260 ve 30.06.1999

gün ve 1999/1-544-561 sayılı kararlarında belirtildiği gibi, bu tür iptal davalarının, 3402 Sayılı Yasanın 12/3 maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süreye de tabi olmadığı gözetilerek kabulüne karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle ve yerinde olmayan gerekçelerle davanın reddi yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 17/07/2008 günü oybirliği ile karar verildi.