Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2008/5942 E. 2008/9733 K. 02.07.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/5942
KARAR NO : 2008/9733
KARAR TARİHİ : 02.07.2008

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı gerçek kişiler vekili, … Köyü 1553 parselin ormanla ilgisi bulunmayan, … ayrılmış yerlerden olduğu iddiasıyla taşınmazın tapu kaydına konulan 2B şerhinin silinmesini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yörede 1944 yılında 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen … kadastrosu, 1951 yılında 5653 Sayılı Yasaya göre yapılan … ayırma işlemi, 04.07.1988 tarihinde ilan edilip kesinleşen aplikasyon ve 2B madde uygulaması vardır.
Davanın özelliği nedeniyle … tespit komisyonlarının kuruluşunun ve yaptıkları işlemlerin niteliğinin belirlenmesi zorunlu görülmüştür.
1- 22.03.1996 tarih 5/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile “5653 Sayılı Yasayla değişik 3116 Sayılı Yasanın 1-e maddesi uyarınca kurulan … tespit komisyonlarının yasal ve yaptıkları işlemlerinde geçerli olduğu ve … ayrılan yerlerde özel yasalar uyarınca oluşturulan tapulara değer verilmesi gerektiği” kabul edilmiş olduğuna göre, bunun karşı kavramından “yasaya uygun kurulmayan komisyonların yasal olmayacağı ve yine yasaya uygun kurulmayan ve yasaya uygun görev yapmayan komisyonların yaptıkları işlemlerin de yasal olmayacağı ve … ayrılan yerlerde özel yasalar uyarınca oluşturulan tapu kayıtları dışında kalan başka tapu kayıtlarına değer verilemeyeceği ve bu yerlerin zilyetlikte kazanılması konusunun içtihadı birleştirme kararının konusu olmadığı” sonucuna ulaşılır.
2- 24.03.1950 tarihinde kabul edilip, 03.04.1950 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 3116 Sayılı Yasanın 5653 Sayılı Yasa ile değişik 5. maddesi “Devlet Ormanlarının ve bu ormanların içinde ve bitişiğindeki …………; diğer ormanlar ve her nevi arazinin sınırlaması işi bir yüksek … mühendisinin başkanlığı altında Adalet Bakanlığınca hukuk mezunları arasında tayin edilecek bir hukukçu üye ile il genel meclisi daimi encümeni tarafından seçilecek bir üyeden müteşekkil bir komisyon tarafından yapılır. Bu komisyonlar beldelerde belediye encümenleri, köylerde ihtiyar kurulu tarafından seçilecek lüzumlu bilirkişilerin fikirlerinden de faydalanılır…” şeklinde olup, komisyonların nasıl ve kimlerin katılımı ile kurulacağını gösterdiği halde, … Genel Müdürlüğünün 17.08.1950 tarihli tamimi ile yürürlüğe konulan … ve … Sınırlarının Tesbitine Ait Yönetmeliğin “Amaç” başlıklı 1. maddesi “5653 Sayılı Yasanın birinci maddesinin (E) bendi hükmü ile ormandan sayılmadığı belirtilen ve memleketimizde Karadenizin Kızılırmaktan itibaren batısında, … sahil mıntıkalarındaki devamlı hasılat vermeyen veya muhafaza ormanı mahiyetini taşımayan makiliklerin … sahaları ile tedahüllerini önlemek için 1/25000 mikyaslı askeri haritaları bulunan ilçelerde ve diğer lüzum ve zaruret görülen yerlerde … ve …

sahalarının birleştiği hatlar üzerindeki … sınırları … tahdit komisyonları veya mahalli … işletme teşkilatı tarafından teşkil edilecek komisyonlar tarafından tesbit olunacak ve arz üzerinde özel işaretler ile belli edilecektir.
Komisyonların çalışmaları sırasında mıntıkasındaki işlerden bilgi edinmek ve komisyonda çalışmak üzere o yerin bölge şefi … bakım memuru da bulundurulacaktır.” şeklindedir.
Görüldüğü gibi; yönetmelikte, … ayırma işleminin … tahdit komisyonları tarafından yapılacağı belirtildikten sonra, yasaya aykırı olarak mahalli … idaresince oluşturulacak komisyonlar tarafından da yapılabileceği öngörülmüştür. Yönetmelikler, yasa ve tüzüklerin uygulama alanını gösterir, yasalardaki düzeni değiştirir, … hükümler getiremez. Hukukun en … ilkelerinden olan hukukun üstünlüğü ilkesi gereğince, hukukun şekli kaynaklarından olan yasalar, Anayasa hükümlerine, yasaların uygulamasında karşılaşılacak sorunların açıklığa kavuşturulması için çıkarılan yönetmelikler de kaynağını bulduğu yasalara aykırı olamaz. Aykırılık durumunda, Türk Ulusu adına yargı yetkisini kullanan mahkemeler Anayasa ve yasaya aykırı olan idari tasarruf niteliğinde olan yönetmeliği uygulayamaz ve yasalara aykırı yönetmelik hükümlerine değer veremez. Hukuk Genel Kurulunun 02.03.2005 gün 2005/11-81-118 K. ve 30.06.1999 gün ve 1999/21 – 892 – 864 sayılı kararları da bu yöndedir.
Yine 3116 Sayılı Yasanın 5653 Sayılı Yasa ile değişik 1-e maddesi ile “… cinsinden her türlü ağaçlıklarla örtülü yerler … sayılmaz” hükmü getirildiği halde, … Genel Müdürlüğünün 17.08.1950 tarihli tamimi ile yürürlüğe konulan … Yönetmeliğinin 2/1. maddesinde, hangi cins ağaççıkların … florası olduğu açıklandıkan sonra, aynı maddenin ikinci fıkrasında “Yukarıda sayılan ağaççıklardan müteşekkil formasyonla örtülü sahalar düz ve inbat kabiliyeti fazla olan yerlerde, işgal sahaları itibariyle % 10 nisbetine kadar … ve % 25 nisbetine kadar … … teşkil eden ağaçları ihtiva etse dahi … sayılır” şeklinde belirtilmiştir.
Görüldüğü gibi, yasanın 1-e maddesi ile sadece “… cinsinden her türlü ağaçcıklarla örtülü yerler … sayılmaz” hükmüne karşılık, yönetmeliğin 2/2 maddesi ile “% 10 nisbetinde … ve % 25 nisbetinde … ORMANLARIN da … sayılacağı” belirtilerek, yasanın … olarak tanımladığı yerler yasaya aykırı olan yönetmeliğin bu maddesi ile … sayılmış ve … kavramı … aleyhine genişletilmiş olduğundan, yukarıda belirtildiği gibi yasaya aykırı yönetmeliğe değer verilemez.
3- Somut olayda, yörede … kadastrosu 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşmiştir. … kadastrosunun yapıldığı tarihte 3116 Sayılı Yasanın 7. maddesi gereğince … kadastrosuna itiraz süresi üç aydır. Bu süreyi geçirenler için 08.09.1956 tarihinde yürürlüğe giren 6831 Sayılı … Yasasının Muvakkat 3. maddesi hükmü ile “3116 Sayılı Yasanın 7. maddesinde yazılı üç aylık itiraz süresini geçirenlere bu yasanın yürürlük tarihinden itibaren altı aylık itiraz süresi” getirildiği halde, bu süre içinde de … kadastrosunun iptali için bir dava açılmamış ve dava konusu taşınmazı … sınırları içine alan … kadastro işlemi kesinleşmiştir. Kesinleşen … sınırlarını değiştirmeye hiç bir merci ve makam yetkili değildir. … ayırma işlemi kesinleşen … sınırını değiştirme işlemi olmayacağından, esasen … ayırma komisyonlarına yasa ve yönetmelikte böyle bir yetki de verilmediğinden, yasa ve yönetmeliğe aykırı olarak … ayrılan taşınmaz … sınırları içinde kalmaya devam etmesi nedeniyle, … rejimi dışına çıkarma işleminin kesinleştiği güne kadar hukuken … olduğunun kabulü zorunludur.
4- 3116 Sayılı Yasanın 5653 Sayılı Yasa ile değişik 1. maddesinin (e) fıkrasında “… cinsinden her türlü ağaçcıklarla örtülü yerler … sayılmaz”, aynı yasanın 4. maddesinde ise “Bu yasa yayımı tarihinde yürürlüğe girer” hükümleri bulunmaktadır. Sözü edilen yasa, 03.04.1950 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Yasanın geriye yürüyeceği konusunda bu yasada ve yönetmelikte hiç bir hüküm bulunmadığı gibi, yine yasanın ve yönetmeliğin hiç bir maddesinde “Yasanın yürürlüğü tarihinden önce kesinleşen … sınırları içinde kalan makiliklerin, tapulu tarlaların, ham toprakların, meraların ya da

çayırlıkların … ayrılacağı” konusunda da hiçbir hüküm bulunmamaktadır. 6831 Sayılı … Yasasını değiştiren 23.09.1983 gün 2896 Sayılı ve 05.06.1986 gün 3302 sayılı yasalar ile de ormanlar aleyhine bir takım hükümler yürürlüğe konulmuştur. Bu yasaların yürürlüğe girdiği tarihte kesinleşmiş olan ormanlarda da bu yasaların uygulanacağı konusunda hiç bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak, her iki yasanın geçici 2. maddesinde “bu yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmasına başlanmış, ancak TAMAMLANMAMIŞ … KADASTROSU ve … rejimleri dışına çıkarılması işlemleri, bu yasa ile değiştirilen ilgili madde hükümlerine göre … Kadastro Komisyonlarınca tamamlanır.” hükmü bulunmaktadır. Demek ki, … aleyhine hükümler getiren bu … yasalar yürürlüğe girdikleri tarihten önce tamamlanmış … Kadastrosuna uygulanmayıp, ancak, tamamlanmamış işlere uygulanacaktır. Bilindiği gibi, kadastro işlemleri askı ilan tarihinin sonunda kesinleşir. H.G.K.’nun 11/03/1992 gün ve 1991/14-253-1992/170 sayılı kararı ile, … kadastro çalışmalarının bitirildiği tarihin KADASTRONUN TAMAMLANMA tarihi olacağını, askı ilanı, … yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönemde yapılsa bile, … yasanın (ilan tarihinde yürürlükte olan 3373 Sayılı Yasanın), eski yasanın (3302 Sayılı Yasa) yürürlüğü döneminde tamamlanmış işlere uygulanamayacağına karar vermiştir.
H.G.K.’nun 09/03/1988 gün 1987/2 – 860 – 1988/232 ve 23.11.1988 gün 1988/1 – 825 – 964 ve 20.12.1989 gün 1989/12 – 539 – 662 ve 06.03.2002 gün 2002/1-119 – 135 ve 26.06.2002 gün 2002/14 – 517 – 534 ve 23.10.2002 gün 2002/11-633 -847 ve 13.10.2004 gün 2004/10 – 528 – 533 ve 23.03.2005 gün 2005/14 -172 -195 ve 06.04.2005 gün 2005/10 – 183 – 241 ve 12.07.2006 gün 2006/4 – 519 -527 ve 08 – 11 – 2006 gün ve 2006/14-701-698 ve aynı gün 2006/14-699-700 sayılı ve daha birçok kararlarında kabul edildiği gibi, yasada aksine bir hüküm bulunmadıkça … çıkartılan yasa yürürlük tarihinden itibaren hukuksal sonuç doğurur. Yürürlüğe giren Yasa yürürlük tarihinden önceki olaylara uygulanmaz. Her hangi bir yasa veya düzenleyici kural yürürlüğe girdiği andan itibaren hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar ve bunun doğal sonucu yasalar yürürlüğe girdiği tarihten önceki olayları etkilemez, geriye yürümez. Yasa uygulayıcıları, başta yargı organları olmak üzere yasaları geriye yürür sonuçlar doğuracak biçimde yorumlamamakla yükümlüdür. Hukuk güvenliği bunu geriktirir. Kısaca, bu durum, “Yasaların geriye yürümeyeceği ilkesi” ile ilgili usul hukukunun gereğidir.
Bu durumda; 5653 Sayılı Yasanın yürürlüğünden önce kesinleşen … kadastrosu sınırları içinde kalan yer … olduğu düşüncesiyle Yasa ve Yönetmelik hükümlerine uygun olarak kurulmayan ve yine yasa hükümlerine uygun olarak görev yapmayan komisyonlar tarafından, hiç bir yasal dayanağı bulunmayan işlemle … ayrılması yok hükmündedir. Komisyon, yasa ve yönetmeliğe uygun olarak kurulup yasa ve yönetmeliğe uygun olarak görev yapmış olsa dahi yine sonuç değişmeyecek, 5653 Sayılı Yasa 03.04.1950 tarihinde yürürlüğe girdiğinden bu tarihten önce kesinleşen … kadastrosu sınırları içinde kalan bölgede yapılan … ayırma işlemi, yasal dayanağı bulunmadığından yine yok hükmünde olacaktır.
Öyle ise, 5653 Sayılı Yasa ile değiştirilen 3116 Sayılı Yasanın 1-e maddesindeki “her türlü ağaççıklarla örtülü yerler … sayılmaz” hükmünün, yasanın yürürlük tarihinden sonra yapılacak … kadastro işlemlerinde uygulanması gerekir. Nitekim, yönetmeliğin 2/3 maddesi “… muhafaza karakterini haiz bütün makiliklerle, yıllık veya periyodik devamlı … hasılatı vermesi mümkün meyilli veya düz arazideki makilikler … sahaları içine alınabilir.” şeklindedir. Yönetmelik hükmü, “bu tür makiliklerin kesinleşmiş … sahası içinde bırakılır” şeklinde değildir. Bu tür makiliklerin … sahası içine alınabileceğinden söz ediyor. Yönetmeliğin bu hükmünden dahi 5653 Sayılı Yasanın yürürlük tarihinden sonra yapılacak … kadastro işlemlerinde maddede tanımı yapılan makiliklerin … sahası içine alınabileceğini göstermektedir. Çünkü, Kesinleşmiş … kadastro sahaları içinde kalan bu tür makilikler zaten … sahası içinde ve hukuken … olduğundan, yönetmeliğin bu maddesi gereğince, … komisyonlarının “… sahası içine alacağı makilikler” yasanın yürürlüğe girdiği tarihte henüz … kadastrosu yapılmamış yerlerdeki makiliklerdir.

5- Yine, yönetmeliğin 1. Maddesinde ” …devamlı hasılat vermeyen veya muhafaza ormanı mahiyeti taşımayan makiliklerin, … sahaları ile tedahüllerini (birbirinin içine girmesini) önlemek için 1/25.000 mikyaslı askeri haritaları bulunan ilçelerde ve diğer lüzum ve zaruret görülen yerlerde … ve … sahalarının birleştiği hatlar üzerindeki … sınırları’nın belirleneceği,” 4. Maddesinde de “… askeri haritalar üzerinde belli edilecek noktaların birleşmesiyle husule gelecek sınır hatları, … hududunu teşkil edeceği” 5. Maddesinde “Belli edilen sınır hatları tahdit görmemiş (… kadastrosu yapılmamış) ilçelerde … tahdit komisyonlarınca sonradan aletle ölçülüp, usulü dairesinde tespit olunmak şartıyla … ve … sahaların sınırlarını teşkil edeceği” hükümleri bulunmaktadır.
3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre … kadastrosu yapılan ve kesinleşen ormanların tümünün, tahdit tutanakları ile birlikte 1/10.000 ölçeği ile düzenlenen haritaları bulunduğu halde, yönetmeliğin hiç bir maddesinde … komisyonlarının belirleyeceği … sahaların, … kadastro (tahdit) haritaları üzerinde gösterileceği konusunda hiçbir hüküm bulunmamakta, … saha olarak ayrılacak yerlerin askeri haritalar üzerinde gösterileceği belirtilmektedir. 5653 Sayılı Yasanın yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükmü ile yönetmeliğin yukarıda yazılı hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinde, … belirleme komisyonlarının … kadastrosu (tahdidi) yapılmamış yerlerde çalışacağı açıkça anlaşılmaktadır. Çünkü, bir arazi parçasının kadastro yoluyla ya da başka bir amaçla düzenlenmiş haritası varsa, o arazide sonradan yapılacak ifraz ve değişiklik işlemlerinin o araziye ait harita üzerinde gösterilip işaretlenmesi; aklın, mantığın ve kadastronun gereğidir.
6- Anayasa Mahkemesinin 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 45. maddesinin iptali konusunda verdiği 01.06.1988 gün 1987/31-13 ve 14.03.1989 gün 1988/35-13 ve 13.06.1989 gün 1989/7-25 sayılı kararlarında ve bir çok ilgili Yargıtay Daire Kararları ve H.G.K. kararlarında açıklandığı gibi, kesinleşen … kadastro sınırları içinde kalan tapu kayıtları yasal değerini yitirir. Yasal değerini yitiren bu tür tapu kayıtlarına 1744 Sayılı yasanın 2. madde uygulaması dışında hiçbir surette değer verilemez (H.G.K. 1978/778 Sayılı kararı). Yine, ……’nin Ekim 2002 sayısında yayınlanan H.G.K.’nun 27.02.2002 gün ve 2002/1-19-97 sayılı kararı ile “kesinleşen … sınırları içine alınan eski tapu kayıtları yasal değerini yitirdiğinden, o yer … ayrılmış olsa bile eski tapu kayıtlarına değer verilemeyeceği” kabul edildiğine göre, yıllar önce oluşturulan eski tapu kayıtlarına değer verilmeyen böyle bir yerde, zilyetliğe değer verilmesi düşünülemez.
7- Gerek 3116 Sayılı ve gerekse 5653 Sayılı Yasada ve bu yasa gereğince çıkartıldığı kabul edilen yönetmelikte, … ayırma işleminin … rejimi dışına çıkarma işlemi, ya da kesinleşen … sınırını daraltma ve değiştirme işlemi olduğu veya olacağı konusunda da hiç bir hüküm bulunmamaktadır. Kesinleşen … sınırı içinde kalan yerlerin niteliği ister tapulu tarla olsun, ister … olsun, isterse … içi boşluk, çayırlık olsun, o taşınmaz, 1961 Anayasasının 131/2 ve 1981 Anayasasının 169/2. Maddesindeki “Devlet Ormanları zamanaşımı ile mülk edinilemez” hükmü gereği ve … mülkiyet hukuku ve … ceza hukuku yönünden … sayıldığından böyle bir yere el atıp zilyet olan kişinin eylemi … yasasının ceza hükümlerine göre suç oluşturur. Kesinleşen … kadastrosu bulunan yerlerde ceza hakimi, kesinleşen … kadastrosunun 3116 Sayılı Yasanın 13 veya 6831 Sayılı Yasanın 11/4. maddesinin emredici hükmü gereğince tapuya tescil edilip edilmediğine bakmadan [Medeni Yasanın 715 (E.641) Maddesi hükmüne göre “…yararı kamuya ait mallar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır…. yararı kamuya ait … yerler, kimsenin mülkiyetinde değildir ve hiç bir şekilde özel mülkiyete konu olamaz” ve yine …….’nın 999 (E.912) Maddesi gereğince “Özel mülkiyete tabi olmayan ve kamunun yararlanmasına ayrılan taşınmazlar, bunlara ilişkin tescili gerekli bir ayni hakkın kurulması söz konusu olmadıkça kütüğe kaydolunmaz” kesinleşen … kadastrosu sınırı içinde kalan taşınmaz parçası hukuken kamu malı … sayılan yer olduğu ve tapu kütüğüne tescil edilmemiş olması taşınmazın hukuken … olma niteliğini ortadan kaldırmayacağı ve kesinleşen … kadastrosu sınırları içinde kalan tapu kayıtları yasal değerini yitireceğinden,] sadece …

kadastro harita ve tutanaklarını uygulayarak o yerin … sayılan yerlerden olup olmadığını tesbit ederek, o yer kesinleşen … sınırları içinde ise, … ayrılan yer bile olsa, o yere herhangi bir şekilde elatan kişiyi mahkum etmektedir. H.G.K.’nun 1998/903 Sayılı kararında açıklandığı gibi … sınırlaması kesinleşen yerlerde bir yerin … sayılan yer olup olmadığı sınırlama harita ve tutanaklarının uygulanması sonucu belirlenir. Çünkü, … ayrılmakla o yer kesinleşen … kadastro sınırları dışına çıkartılmamıştır. Bu güne kadar Ceza mahkemelerinin ve Yargıtay’ın uygulaması bu şekilde olmuştur. 3116 Sayılı Yasanın 13 ve 6831 Sayılı Yasanın 11/4. maddeleri gereğince “kadastrosu yapılıp kesinleşen ormanlar hiçbir resim ve harç alınmadan Hazine adına tapuya tescil olunur”. Yasanın bu emredici hükmü devlet memurlarınca şu ya da bu nedenlerle yerine getirilmemiş olsa bile durumu değişmez. … kadastrosu kesinleşmekle o yerin mülkiyeti … olarak Hazineye geçer. Tescil işlemi kurucu delil açıklayıcı bir işlemdir. Çünkü, arazi kadastrosunda da kesinleşen tesbit tutanağı ya da komisyon kararı 3402 Sayılı Yasanın 12/2. maddesi gereğince zamanında tapuya tescil edilmemiş olsa bile, tesbit tutanağının veya komisyon kararının kesinleşmesiyle mülkiyet … doğar. Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun oybirliği ile verdiği 06.02.2002 gün ve 2002/8-72-60 sayılı kararı ile “kesinleşen kadastro komisyon kararı ile mülkiyet hakkının belirleneceği” kabul edilmiştir. Kesinleşen … sınırı içinde olan ancak, yasaya aykırı olarak … ayrılan yerde sürdürülen zilyetlik, Anayasa ve yasalar karşısında suçtur. Kişilerin yasalar karşısında suç olan eylemleri kendi yararlarına hukuki bir sonuç doğuramaz. Bunun doğal sonucu olarak da, kesinleşen … sınırı içinde bulunan …, çayırlık ya da hali bir yere zilyet olan kişinin eylemi hukukça değer taşımaz.
8- 3116 Sayılı Yasa ve bu yasanın kimi maddelerini değiştiren 5653 Sayılı Yasa 08.09.1956 tarihinde yürürlüğe giren 6831 Sayılı … Yasasının 117. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Halen yürürlükte bulunan 6831 Sayılı Yasanın 1/j maddesi ile 5653 Sayılı Yasanın 1/e maddesine paralel nitelikte olan “funda veya … ile örtülü … ve … muhafaza karakteri taşımayan yerler … sayılmaz” hükmü getirilmiştir.
6831 Sayılı Yasanın 1/j maddesi uyarınca … Genel Müdürlüğünün 24.12.1959 ve Şb 2.2802-1 sayılı teklifi ve Bakanlık makamının 24.12.1965 günlü oluru ile yürürlüğe giren …Tespitine Ait Talimatname 17.08.1950 tarih ve 2.Şb 9857-203 sayılı tamimle yayınlanan … Yönetmeliği’ni yürürlükten kaldırmıştır. 5653 Sayılı Yasa 08.09.1956 tarihinde yürürlükten kaldırıldığı halde 5653 Sayılı Yasa hükümlerine göre … Genel Müdürlüğünün 17.08.1950 tarihli tamimi ile yürürlüğe konulan ve “… Yönetmeliği” ismi verilen düzenleme 24.12.1965 tarihine kadar yürürlükte kalmıştır. İşte, Daireye gelen dava dosyalarında görülmektedir ki; 17.08.1950 tarihli tamimle yürürlüğe konulan … Yönetmeliği dayanak gösterilerek 24.12.1965 tarihine kadar ve yine bu tarihten sonra da 6831 Sayılı Yasanın 1/j maddesine göre çıkartılan … Talimatnamesi uyarınca … ayırma çalışmaları yapılmıştır.
3116 Sayılı Yasanın 7. maddesi, … kadastrosu komisyonlarının yaptığı … kadastrosu işlemlerinin 6831 Sayılı Yasanın 11. maddesi … ve … rejimi dışına çıkartma (2/B) işlemlerinin sonuçlarının ilan edileceğini ve ilan süresi içinde itiraz edilmez ve dava açılmasa işlemlerin kesinleşeceğini bildirmiştir. Yine bu yasa ve bu konuda çıkarılan yönetmeliklerde, ilanın süresi ve nerelerde nasıl yapılacağı, ilandan sonra kişiler tarafından nasıl itiraz edileceği, itirazın nasıl inceleneceği ve itirazın reddi halinde davanın kimler tarafından ne zaman, hangi mahkemelerde açılacağı, konuları ayrıntılarıyla gösterildiği gibi 2613, 5602, 766 ve 3402 Sayılı Kadastro Yasaları ve bu yasalar gereğince çıkartılan yönetmeliklerde de bu konuda açıklayıcı emredici hükümler bulunduğu halde, gerek 6831 Sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 08.09.1956 tarihinden önce ve gerekse bu tarihten sonra yapılan çalışmaların hiçbiri ilan edilmemiş olduğu gibi yasa, yönetmelik ve talimatnamede, yapılan çalışmanın yerindeliğinin, hangi makam tarafından incelenip denetleneceği ve onanacağı, konularında hiçbir hüküm bulunmamaktadır.

Bu durum, … ayırma çalışmalarının … İdaresinin bir iç işi olduğu, yapılan işlemin her zaman iptal edilebileceği, ya da yeniden yapılacak bir … kadastro çalışmasında … ayrılan yerlerin … kadastro sınırı içine alınabileceği, yine kesinleşen … kadastro sınırı içinde bulunan taşınmaz hakkında yapılan … ayırma işleminin … sınırı ve … rejimi dışına çıkartma işlemi olmadığı, (20. Hukuk Dairesinin konularla ilgili kararları ve 16. Hukuk Dairesinin 08.10.1996 gün 1996/3416-4415 Sayılı kararı) … ayrılmakla birlikte o taşınmazın hukuken … olmaya ve kesinleşen … kadastro sınırı içinde kalmaya devam ettiği kabul edilmelidir. Çünkü, “… niteliğini kaybetme nedeniyle … rejimi dışına çıkarma” kavramı 1961 Anayasasının 131. Maddesinin, 1970 yılında 1255 Sayılı Yasa ile değiştirilmesinden sonra hukukumuzda yer almış ve Anayasanın bu maddesinin değiştirilmesinden sonra 6831 Sayılı Yasanın 2. Maddesi değiştirilerek “bilim ve … bakımından … niteliğini yitirme” nedeniyle … rejimi dışına çıkartma işlemi … kadastro komisyonları tarafından yapılmaya başlanılmış ve kesinleşen … sınırları içinde iken … ayrılan yerler kesinleşen … kadastro sınırları içinde kalmaya devam ettiği kabul edilerek somut olayda olduğu gibi … rejimi dışına çıkartılmıştır. … Yönetiminin uygulamalarına paralel olan 20. Hukuk Dairesinin konu ile ilgili tüm kararlarında ve 1. Hukuk Dairesinin 19/07/2001 gün 8253/9337 Sayılı kararında, … sınırı içinde olan ancak … niteliğini taşımadığı halde … ayrılan yer hakkında yapılan … ayırma işleminin geçersiz olduğu, o yerin … sınırı içinde kalmaya devam ettiği kabul edilmiştir.
9- 20. Hukuk Dairesinin Y.K.D.nin Aralık 2001 sayısında yayınlanan 10/05/2001 gün ve 2001/3179-3713 sayılı kararını direnme yoluyla inceleyen ve 20.Hukuk Dairesinin kararında belirtilen ilkeleri aynen ve oybirliği ile benimseyen, Hukuk Genel Kurulunun 03/07/2002 gün ve 2002/20- 558- 588 sayılı kararı ve 20. Hukuk Dairesinin bir çok kararları ile 1. Hukuk Dairesinin 27/06/2000 gün 6766/8652 ve 02/04/2001 gün ve 2670/3847 ve 14/05/2001 gün ve 5062/5949 sayılı 7. Hukuk Dairesinin 13.12.2004 gün 2004/4196-4556 ve 17. Hukuk Dairesinin 24.01.2005 gün 2004/13872-165 ve 25.01.2005 gün 2004/13823-163 sayılı kararlarında … ayırma çalışmalarının idare tarafından her zaman iptal edilebileceği ve … ayrılan yerin halen … sınırı içinde kalmaya devam ettiği kabul edilmiştir.
… Yönetimi de, … Yönetmeliği ve … Talimatnamesindeki hükümleri bu şekilde anlayıp yorumlayarak, uygulamalarını da buna göre yürütmüş, yasaya aykırı olarak yapılan bir kısım … çalışmalarını iptal etmiş, kesinleşen … sınırları içinde … ayırma çalışması yapılmışsa bunun hiç bir yasal değeri bulunmadığını kabul ederek somut olayda olduğu gibi 6831 Sayılı Yasanın 2. madde uygulaması yaptığı yerlerle 2/B madde koşullarını taşımayan yerleri … kadastro paftalarının yenilenmesi (aplikesi) sırasında … sınıları içinde bırakmış, … niteliğini yitiren yerleri 6831 Sayılı Yasanın 2. maddesi gereğince … rejimi dışına çıkartmış ya da 6831 Sayılı Yasanın 7. maddesindeki “… her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tesbiti, … kadastro komisyonları tarafından yapılır.” hükmü gereğince çıkartılan 26/Mayıs/1958 tarihli … … Talimatnamesinin 31. maddesi ve 25 Haziran 1970 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan … … Yönetmeliğinin 26-38. ve 19 Ağustos 1974 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan … Kadastro Yönetmeliğinin 32/j-51. ve 20 Mayıs 1984 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan … Kadastro Yönetmeliğinin 22/k-35. ve 02 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan … Kadastro Yönetmeliğinin 17/k-28. ve son olarak 15 Temmuz 2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan … Kadastro Yönetmeliğinin 20/k-31. maddelerindeki “… tefrik komisyonlarınca yapılan belirtme tutanağı ve haritaların yapılacak … kadastrosuna (tahdidine) hazırlık olmak üzere bulunduğu yerlerden getirtilerek … kadastrosu (tahdidi) çalışmaları sırasında kadastro komisyonlarınca döküman olarak kullanacağı” ve yine “daha önce … ayrılan yerlerin … olduğunun tesbit edilmesi halinde bu yerlerin yapılacak … kadastrosu sırasında … kadastrosu sınırları içine alınacağı” hükümleri gereğince, … ayrılan bir kısım yerler, sonradan yapılan … kadastrosu sırasında … sınırları içine alarak işlemleri

kesinleştirmiştir. Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin konu ile ilgili bir çok kararlarında sözü edilen yönetmelik hükümlerine göre yapılan bu tür işlemlerin yasaya uygun olduğu kabul edildiği gibi 16. Hukuk Dairesinin 15.01.1991 gün 1990/5423-121 ve 1. Hukuk Dairenin 19/01/2000 gün 1999/13546- 257 sayılı ve Hukuk Genel Kurulunun 05/02/2003 gün ve 2003/20-84-50 ve 28/05/2003 gün 2003/20- 371- 358 sayılı kararlarında da kabul edilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve uzman … ve … bilirkişi tarafından yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen … sınırlama tutanak ve haritası içinde kaldıkları Mayıs 1946 tarih 19 numarada … niteliğiyle hazine adına tescil edildiği,1956 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında … kadastrosu sonucu oluşan bu tapu kaydının 1100 numaralı … parseline revizyon gösterilerek tespit tutanağı düzenlendiği ve bu parsel hakkında gerçek kişilerin Gezici Arazi Kadastro Mahkemesinde açtıkları dava sonucu … ayırma işlemine değer verilmeyerek, dava konusu parselin de içinde bulunduğu 1100 parselin … niteliği ile hazine adına tesciline dair verilen kararın kesinleştiği , 1957 yılında hükmen … olarak tescil edilen 1100 numaralı … parselinin bazı bölümlerinin … Tevzi Komisyonu tarafından 1967 yılında … tevzi yoluyla dağıtıldığı ve 14.09.1968 tarihinde gerçek kişi adına … tevzi tapu kaydının oluştuğu, çekişmeli parsellerin 1100 parselin bir bölümü olan tevzi parseli olduğu,1950 yılında 5653 Sayılı Yasa hükümlerine göre … ayrılmış ise de yasaya aykırı olarak yapılan … ayırma işleminin hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağı, 1988 yılında yapılan … sınırı dışına çıkarma işlemine karşı herhangi bir dava açılmadığı, kesinleşen … sınırları içinde iken oluşan eski tapu kayıtları yasal değerini yitireceğinden, böyle bir yer … ayrılmış olsa bile o yere ait eski tapu kayıtlarına değer verilemeyeceği böyle yerler için oluşturulan özel tapulu taşınmazlar hakkında 22.03.1996 gün ve 1993/5-1 Sayılı İnançları Birleştirme Kararının uygulama yerinin olmadığı,bu nedenle yazılı şekilde karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı anlaşılmıştır
.SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 02/07/2008 günü oybirliği ile karar verildi.