Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2008/5538 E. 2008/10511 K. 14.07.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/5538
KARAR NO : 2008/10511
KARAR TARİHİ : 14.07.2008

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı gerçek kişi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Yörede 2005 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında … Köyü 161 ada 401 parsel sayılı 2545.06 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliği ile belgesizden, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı gerçek kişi adına tespit edilmiştir. Davacı …, taşınmazın bir bölümünün kesinleşen orman sınırları içinde kaldığı iddiası ve tespitinin iptali ile bu bölümün komşu bulunduğu 161 ada 1077 sayılı Kuzardı … ile birlikte bir bütün olarak orman niteliğinde Hazine adına tescili istemi ile dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 708.06 m2’lik bölümünün tespitin iptali ile çekişmeli parselin bitişiğindeki Kuzardı … ile birleştirilmek suretiyle tek parsel halinde orman niteliğinde Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1978 yılında yapılıp 14/06/1979 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ile 1744 Sayılı Yasa ile değişik 2. madde uygulaması bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve çekişmeli taşınmazın bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 708.06 m2’lik bölümünün, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada orman tahdidi içinde kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına göre yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; davalının kabul beyanı davayı sonuçlandıran ve H.Y.U.Y.’nın 94/2. maddesinde anlamını bulan kabul niteliğinde değilse de dava kadastro tespitine itiraz davası olduğundan ve benzer nitelikte pek çok dava bulunduğu anlaşıldığından avukatlık ücretinin 3402 Sayılı Yasanın 31/3. maddesinde düzenlenen “Avukat veya dava vekili ile takip edilen davalarda vekalet ücreti; davanın önemi, vekilin sarf ettiği emek, tarafların davada iyi niyetle hareket … etmediği, hak ve eşitlik kuralları gözönünde tutularak maktuan takdir ve tayin olunur. “hükmü gereğince belirlenmesi gerekirken, bu yön üzerinde durulmadan hüküm yerinde “450 YTL vekalet ücreti” takdir edilmiş olması doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hüküm fıkrasında yer alan “450 YTL vekalet ücreti” sözcükleri kaldırılarak; bunun yerine, “200

YTL vekalet ücreti” sözcüklerinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 14/07/2008 günü oybirliğiyle karar verildi.